Kulunu yaratan Allah-u Teâlâ, Ahsen-i Takvim dediği (Tin/4) insanda, sevdiği güzel hasletlerin tezahürünü görmek ister(Mülk/2). Bu güzel hasletlerden biride namus kavramıdır. Kuran-ı kerimde anlattığı bazı kıssalarda da namuslu ve namussuz insan modellerinden bahseder. Nikâh akdi olmadan önüne gelenle cinsel ilişkide bulunmak demek olan zina için Allah-u Teâlâ İsra Suresi,32. Ayetinde: Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, 'çirkin bir hayâsızlık' ve kötü bir yoldur diyerek böyle bir davranışın kötü olduğunu bildirmenin yanında,Ahsen-i Takvim olan insana da bu davranışın yakışmadığını bildiriyor. Kuran-ı Kerimin kıssaların en güzeli (ahsenül-kasas) olarak nitelediği Yusuf Peygamberin kıssası, cinsel istekler karşısında bir Müslümanın tavrının nasıl olması gerektiğini anlatan güzel örneklerden biridir. kıssa bize Hz Yusuf,efendisi ve onun şehvet düşkünü karısı üçgeninde, namuslu ve ahde vefalı bir Müslümanın nasıl olması gerektiğinin en güzel örneğini veriyor.
Kuranda ve sahih hadislerde böyle bir bilgi olmamasına rağmen, kıssaya sonradan yapılan eklerle,kıssa bir anda aşk hikâyesi dönüşmüştür. Uydurulan Hikâyeye göre;Mısır Kralı, Yusuf peygamberi, ölen Vezirin karısı Züleyha ile evlendirmiştir. Züleyha bir mucizeyle yeniden gençleşmiş. Yusuf peygamber Züleyhayı bakire bulmuştur. Hikâyenin devamında ise Yusuf peygamberin evlenip ondan çocuk sahibi olduğu bile anlatılır. Bununla da kalınmamış,kimileri Hz. Yusuf ile Züleyhanın gerdek gecesi konuşmalarını bile tespit edebilmişlerdir.
Züleyha ile evlilik meselesinin çıkış kaynağını baktığımızda: Sözü edilen evlilik,Kitab-ı Mukaddes ve Talmudda Hz. Yusufun evliliğiyle ilgili olarak anlatılan hikâye üzerine bina edilmiş bir kurgudur. Halk arasında şöhret bulmuş bir aşk hikâyesi türünden anlatılan bu duygusal olaydaki kadın kahraman olan Züleyha, Kuranın anlatımından anlaşıldığı üzere bu kadın, masum ve tertemiz bir insana yani Yusufa saldırıyor, onu zinaya zorluyor, istediğini elde edemeyince ona iftira ediyor, haksız yere hapse atılmasını sağlıyor ve yıllar yılı vicdanı sızlamadan onu zindanda tutturuyor. Serbest bırakılmasını sağlamak dilinin ucundaki bir itirafa bakarken, sağlamıyor. İşin aslı Yusuf 'u sevmekten öte, çığırdan çıkmış bir şehvetle ona yaklaşıyor. Maddi-manevi baskılarla onu kendisiyle beraber olmaya zorluyor. Gözünü kırpmadan tereddütsüz yalan söylüyor. Züleyha sahip olduğu tüm bu olumsuz karakter yapısına rağmen, yaptıklarını meşrulaştıran destansı bir aşk hikâyesi kahramanına dönüştürülüyor. Hâlbuki Züleyha, saf bir sevginin sembolü değildir. Onun Hz Yusufa karşı duyduğu hisleri, daha genel bir ifadeyle şehvettir.
AslındaKıssanın bu şekilde aşk hikâyesine dönüşmesiyle Allah-u Teâlânın mesajının önüne bir nevi set çekilmek istenmiştir. ÇünküAllah-u Teâlâ Kıssada namus, sadakat kavramını öne çıkarmasına rağmen, hikâyede ise aşk, şehvet kavramı öne çıkmaktadır. Hikâyede Züleyha Allah-u Teâlâ tarafından Hz Yusufla evlendirilmesinin yanında gençliğinin hatta bakireliğinin geri verilmesi olayıyla insanların bilinçaltına Aşk uğruna yapılan, her türlü yalan, iftira, ahlaksızlığın Allah-u Teâlâ tarafından da hoş ve meşru görüldüğü mesajı verilmek istenmiştir.
Bir anlamıyla hikâyede züleyhanın Hz Yusufa karşı yaptıkları meşrulaştırıldığı gibi, başka bir açıdan aşk kutsallaştırılıyor, mucizevî unsurlarla süslendirilip zihinlere güzel gösteriliyor. Bundan dolayı olsa gerek ki, televizyonlarda aşk uğruna her türlü entrikayı, namussuzluğu meşru gören dizilerden geçilmiyor. Tv lerde bu kadar aşk meşk dizisi olduğuna göre demek ki talep var.
Siz bir peygamberi, Kuranın ifadesiyle şehvet düşkünü bir kadını, aşk hikâyesinde buluşturacaksınız. Sonra akşam olunca da şehvet ve aşk için her şeyin mubah olduğu dizilerin önünden kalkmayacaksınız. Bir yandan da oğlunuza kızınıza namus timsali olarak Züleyha ve züleyhaları örnek göstereceksiniz. Toplum ve aile yapımız bozulduğu zamanda, Kendimizi avutmak içinde ne yapalım ahir zaman diyeceksiniz.Lakin Allah-u Teâlâ dakuran-ı Kerimde Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir (şuara/30)diyor.