Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO) Ekim ayı olağan meclis toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, Antalya'nın her yıl 20 bin yurtiçi, 20 bin yurtdışı olmak üzere 40 bin kişilik göç aldığını söyledi.
Başkan Bahar, “Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy'a günübirlik ev kiralamalarının ekonomik ve sosyal olarak verdiği rahatsızlıkları ilettik. Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ilk 16 maddesi TBMM'de kabul edildi. Bu düzenlemeye göre kısa dönem kiralamalara 100 gün sınırı, belge alma, kimlik bildirimi ve sakinlerden muvafakat alma zorunluluğu geldi. Bu ATSO'nun gücüdür, Antalya'nın gücüdür" dedi.
ATSO meclisinin onur konuğu olan Antalya Valisi Hulusi Şahin, ATSO'nun Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'na sunduğu rapora değinerek, “Bu şehrin çok güçlü bir limana ihtiyacı var. Bu limandan kaynaklanan bir ticari faaliyetin olmayışı, ihracat ithalat akışının olmayışı, güçlü demiryolu bağlantısının olmayışı önemli bir eksi" dedi.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ATSO), Ekim ayı olağan meclis toplantısı Antalya Valisi Hulusi Şahin ve meclis üyelerinin katılımıyla gerçekleşti. ATSO Başkanı Ali Bahar Ekim ayı Meclis Toplantısı’nda, ekonomi ve ticaret, Antalya’nın gündemi, göç sorunu, günübirlik kiralık evler, projelerin ve komitelerden gelen taleplerin görüşüldüğü bakanlık ziyaretleri ve Türkiye ekonomisine ilişkin iş dünyasının talep, öneri ve beklentilerini gündeme taşıdı. Meclisin açılış konuşmasında, geçtiğimiz günlerde ani bir şekilde babasını kaybeden Başkan Bahar, “Her ölüm erkendir, her ölüm kederlidir. Bizler de babamızı, atamızı kaybettiğimiz için çok üzgünüz. Mekânı cennet olsun. Hepimiz geride bıraktığımız hizmetlerimizle, yaptığımız hayırlarla anılacağız. Allah’tan, gıyabında iyi anılan, hayırla anılan insanlardan olmamızı diliyorum. Bu süreçte dualarınızla ve taziye dileklerinizle bizlerle birlikte olduğunuz için teşekkür ediyorum. Allah, sizlere ve sevdiklerinize uzun ve sağlıklı ömürler versin” dedi.
GAZZE’DE YAŞANANLAR YÜREKLERİMİZİ YAKIYOR
Dünyada ve Türkiye’de çok ciddi gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçildşğini kaydeden ATSO Başkanı Bahar, “Maalesef Orta-Doğu yine acıların, ölümlerin, işkencelerin yaşandığı, masumların katledildiği günler yaşıyor. Gazze’de yaşananlar hepimizin yüreklerini yakıyor. İsrail ordusunun masum sivillere yaşattığı bu vahşeti lanetliyorum, kınıyorum. Bölgede yaşanan acıların bir an evvel son bulmasını, gerginliğin bir an önce bitmesini diliyorum” diye konuştu.
VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ
Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar: “60 bin üyesi ile Türkiye’nin 4’üncü büyük odası olan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın yönetim kurulu görevine gelmemizin üzerinden bir yıl geçti. Antalya Sevdası ile çıktığımız bu yolda, ilimizi ekonomi ve ticaret alanında, eğitim ve sanayi alanında, kültür-sanat alanında, sağlık ve sosyal hizmetler alanında, teknoloji ve inovasyon alanında yukarı taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.
GÖÇ HER ZAMAN BİR SORUN DEĞİLDİR
2008’den bu yana, son 15 yılda Antalya’nın diğer illerden aldığı net iç göçün 317 bin kişi olduğunu kaydeden Bahar: “Buraya geldikten sonra evlilik ve doğan çocuklar ile birlikte sayı 400 bini geçiyor. Bu sadece iç göç. Bir de yurtdışından Antalya’ya sürekli yaşamak için göç edenler var. Yabancıların yerleşmek için Antalya’ya gelenlerin net sayısı 143 bin olarak gerçekleşmiş. Yani her yıl ortalama 20 bini içeriden, 20 bini dışarından net 40 bin göç alıyoruz. Dolayısıyla Antalya, sadece bizim değil, tüm Türkiye’nin hatta Dünyanın gözbebeği olmuş ve on binlerce kişi yaşamak için burayı tercih etmiştir” ifadelerini kullandı. Bugün başta sanayi olmak üzere Avrupa’nın en gelişmiş ülkesi olan Almanya’nın nitelikli göç aldığını belirten Başkan Bahar sözlerini şöyle sürdürdü; “Göç her zaman bir sorun değildir. Göç her zaman yasaklanması gereken bir mevzu değil, ülke yararına yönetilmesi gereken sosyolojik ve ekonomik bir gerçektir. Biz de ATSO yönetimi olarak, Antalya’ya ve Antalyalılara hizmet etmek için bu yola çıktık. İlkleri yapmak için çalışıyoruz. Sadece üyelerimizin değil tüm Antalya halkının refahını yükseltmek ve şehri daha ileri taşımak için varız. Hem ülkemizde, hem bölgemizde pek çok sorunla karşı karşıyayız. Bunları inançla ve yapıcı bir tutumla gündeme getiriyor, ilgili makamlara iletiyor ve takipçisi oluyoruz.”
ATSO’NUN VE ANTALYA’NIN GÜCÜ
Günübirlik kiralık evlere ilişkin yaşanan kayıt dışı başta olmak üzere yaşanan sorunları gündeme getirdiklerini belirten Başkan Ali Bahar: “Aylar boyunca gerek bu kürsüde gerek farklı vesilelerle, günübirlik ev kiralama konusunu dile getirdik. Bunun gerek ekonomik açından turizm tesislerimize verdiği zararı, gerek kayıt dışılıktan dolayı devletin vergi kaybı, gerekse de kimi durumlarda sosyal hayata ve apartmanlardaki komşulara verilen rahatsızlıkları öne çıkardık. Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a konuyu bizzat ilettik. Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ilk 16 maddesi TBMM'de kabul edildi. Bu düzenlemeye göre kısa dönem kiralamalara 100 gün sınırı, belge alma, kimlik bildirimi ve sakinlerden muvafakat alma zorunluluğu geldi. Bu ATSO’nun gücüdür, Antalya’nın gücüdür” dedi.
KAPSAMLI BİR ÇALIŞMANIN KABULÜNÜ BEKLİYORUZ
Uygulamaların göz önünde bulundurularak çalışmaların kapsamlı hale getirilmesi gerektiğini belirten Başkan Bahar, “Genel kurulda görüşmeye başlanan düzenleme turizm sektörümüz açısından olumlu karşılansa da, daha koruyucu, daha kapsamlı, daha sıkı tedbirlerin uygulandığı bir çalışmanın genel kuruldan kabulünü bekliyoruz. Alanya ilçemiz gibi satılan bu konutlarda 365 gün yaşayan, sonrasında akrabalarının geldiği ve ilçemizin merkez ekonomisine katma değer sağladığı yabancı popülasyonunun uzaklaşmaması adına konunun muhakkak terzi usulü değerlendirilmesinin ve lokal çözümlerle gerekli katma değerin ülkemize kazandırılmasının ve kayıp oluşmasının önüne geçilmesini de not olarak değerlendirmeliyiz” diye konuştu. Yabancı göçünün etkisiyle iş dünyasna etki eden sorunlar da yaşandığına dikkati çeken Bahar, “Kaçak ve merdiven altı çalışan işletme ve işçi sayısının artmasını, bunun yarattığı vergi kaybı ve rekabet bozucu etkisini de gündeme getiriyoruz. İlgili tüm makamlarla paylaştığımız bu sorunu da takip ediyoruz” dedi.
ŞEHRİMİZİN KADERİ OLMAMALI
Başkan Ali Bahar: “Geçtiğimiz haftalarda Ankara’da Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Ulaştırma-Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nu ziyaret ettik. Sayın Bakanlarımıza, meslek komitelerimizden gelen ve bizlerin ayrıca önemli bulduğumuz sorunlarımızı, çözüm önerilerimizi ve taleplerimizi arz ettik. 2028 planlanmasında ön görülen hızlı trenin Antalya ile buluşmasının da çok geç olduğunu kendilerine ilettik. Antalya’da bir metre dahi metro olmamasının, raylı sistem ve kara ulaşımının gelişmemiş olmasının cari açığa turizm, tarım, ticaret ve sanayi yoluyla, hizmet sektörleriyle bu kadar değer katan şehrimizin bir kaderi olmaması gerektiğini de birinci ağızdan zat-ı alilerine ilettik” diye konuştu.
TARIM SEKTÖRÜNDE YAŞANAN PEK ÇOK SORUN VAR
Antalya’nın güçlü bir tarım merkezi olduğunu kaydeden Başkan Bahar, “Bu topraklarda yapılan üretim, sadece Antalyalıları değil, ülke genelinde milyonlarca insanı, ihracat yoluyla yine milyonlarca insanı ve ilimize gelen 13 milyondan fazla turisti beslemekte, hatta ülkemize gelen 45 milyondan fazla turisti besliyor. ATSO olarak Geçen ay AB Türkiye Delegasyonu desteği ile burada Tarımın Kalbinden Dünyaya Antalya Tarım Zirvesi’ni gerçekleştirdik. Bu toplantıda sektörün sorunlarını, potansiyelini ve geleceğini konuştuk. Hem ilimizde hem Türkiye’de tarım sektöründe yaşanan pek çok sorun var. Bunların başında verimli tarım arazilerinin imarlı ya da kaçak yollarla yapılaşmaya açılması, arazilerin miras yoluyla bölünmesi, hatalı gübreleme ve ilaçlama geliyor” dedi.
ELMALI’DA YAŞANAN SU SORUNU
Elmalı’da gerçekleştirdikleri üye buluşması ile ilçelerin sorunlarını birebir dinlediklerini belirten Başkan Bahar, “Elmalı’da en büyük problem su sorunuydu. Artık şehrimizin ve ülkemizin en büyük sorunu budur. En önemli yanı tüketimin ölçülememesi ve planlanması sorunudur. Artık üreticimiz kendisi bu konuda sayaç sistemini istemektedir. 3 Yılda kullanılacak su, ölçülemediği için 1 yılda kullanılmakta, buna rağmen meyve üreticimiz sırf iklim problemi nedeniyle rekoltesinin yüzde 70’ini maalesef meyve suyu fabrikalarına göndermek zorunda kalmaktadır. İşte artık değerlerimize alın terimize önem, katma değer verme zorunluluğumuzu buradan sizlere ve devletimize bildiriyorum” diye konuştu.
ANTALYA’YA GÜVENİYORUM
Tarım sektöründe yaşanacak olan bir Rönesans olduğuna işaret eden Başkan Bahar, “Bu ülkede tarım sektöründe bir rönesans olacak, tarımsal üretim nicelik ve nitelik açısından bir patlama yaşayacak ve bunun liderliğini Antalya yapacak ve bu süreçten en çok faydayı da Antalyalı üreticiler sağlayacak. Ben şahsen bu konuda Antalya’ya güveniyorum.” diye konuştu. Tarımda bilinçli olunması gerektiğini belirten Bahar, “Hepimiz bunun hazırlığı içinde olmalıyız. Üreticilerimizi, üretici birliklerimizi, kooperatiflerimizi bilinçlendireceğiz. Bankalar ile gübre ve ilaç şirketleri ile ortak projeler yapacağız. AB ile gümrük birliğinin tarım ürünlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi sürecine daha yolun başında hazırlıklarımızı tamamlayacağız. Bu ülkenin geleceğinde iki sektör kritik role sahip olacak. Biri teknoloji diğeri milli tarım ve gıda güvenliği. Bizler bu iki olguyu birleştirecek, teknolojiyi çok iyi kullanan bir tarım sektörü ile inşallah bunu başaracağız” dedi.
TÜRKİYE YÜZYILINA LAYIK BİR GERÇEK
Antalya OSB Teknopark’ın açılışını gerçekleştirdiklerini belirten ve Antalya’yı bir bilişim vadisi yapma hedeflerinin olduğunu dile getiren Bahar, “Teknolojinin ülkemizin Atatürk’ün işaret ettiği çağdaş medeniyet seviyesine çıkmasında en büyük kaldıraç olduğu inancıyla kurduğumuz, Antalya OSB Teknopark’ın resmi açılışını Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mehmet Fatih Kacır, Valimiz Hulusi Şahin ve iş dünyamzın katılımı ile gerçekleştirdik. Teknoparkımız yeni açılmış olmasına rağmen, bu ay sonu itibari ile yüzde 70 doluluk oranına ulaşmıştır. Bölgemiz küresel startupların kuluçka merkezi nasıl Silikon Vadisi ise, biz de Avrupa’nın ve MENA bölgesinin Silikon Vadisi olabiliriz. Bu bizce hayal değil, gerçekle mütenasip Türkiye yüz yılı felsefesine layık bir gerçektir” diye konuştu.
TALEBİN YAVAŞLADIĞINI NET OLARAK GÖRÜYORUZ
Son aylarda ekonomi yönetiminin uyguladığı yeni politikalar nedeniyle yurt içi talebin yavaşlayacağına ilişkin konuşmalarını hatırlatan Ali Bahar sözlerini şöyle sürdürdü, “Bunun işaretlerini artık net olarak görüyoruz. Bu konuda Antalya olarak şanslıyız ancak turizm sezonunun bitmesiyle bu konunun da miladına erişmiş bulunmaktayız. İki hafta önce açıklanan perakende satış verileri, Ağustos ayında perakende hacim endeksinin geçen yıla göre yüzde 17,2 arttığını gösterdi. Bu, geçen yılın Kasım ayından sonraki en düşük artış hızı. Teknoloji ürünleri ve e-ticaret dışındaki alanlarda artış çok daha zayıf ve önümüzdeki aylarda bu süreç devam edecek. Küresel talebin de hala zayıf olduğunu görüyoruz. Avrupa’da sanayi sektörlerinden sonra hizmet sektörlerinde de yön aşağı döndü. Euro Bölgesinde imalat PMI verisi 43,4 seviyesinde gerçekleşti.”
AYAĞIMIZI YORGANIMIZA GÖRE UZATMAMIZ GEREK
İhracat tarafında kısa vadede bir canlanma ihtimali olmadığını ve iç talebin yavaşlamaya devam edeceğini sözlerine ekleyen Bahar, “Sizleri son aylarda olduğu gibi bir kez daha bu konuda uyarmak istiyorum. Önümüzdeki dönem ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız gereken bir dönem olacak. Kredi maliyetleri yüksek ve daha da yükselecek. Gereksiz her tür harcamadan, yüksek riskli faaliyetlerden uzak durmamız gereken bir sürecin içindeyiz. Bu vesile ile Merkez Bankamıza huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Politika faizi yüzde 30’a çıktıktan sonra reeskont kredilerinin maliyeti yüzde 45’e ulaşmış ve bu da reeskont kredilerinin ihracatı destekleme mantığını ortadan kaldırmıştı. Bu ayın başında reeskont kredilenin faiz maliyetinin, politika faizini aşamayacağı yönünde bir mevzuat değişikliği yapıldı.Bu, 15 puanlık bir indirim demek. Merkez Bankası ayrıca firmaların kredi limitlerini artırdı. Bu iki değişiklikten ötürü emeği geçenlere Antalya iş dünyası adına teşekkür ediyorum.”
100. YILIMIZ KUTLU OLSUN
Cumhuriyetin yüzüncü yılına şahit etmekten büyük bir gurur duyduğunu kaydeden ATSO Başkanı Ali Bahar sözlerini şöyle sürdürdü; “Birkaç gün sonra Cumhuriyet Bayramını kutlayacağız. İlk yüzyılımızı geride bırakırken, küllerimizden yeniden doğuşumuzun lideri, Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Cumhuriyet’i bizlere armağan eden bütün kahramanlarımızı, şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun! Devletimiz ve cumhuriyetimiz ilelebet payidar kalsın. Önümüzdeki yüzyıl öyle bir dönem olsun ki, Cahit Sıtkı Tarancı’nın dediği gibi; “Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun, Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun, Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun, Olursa bir şikâyet varsın olsun, ölümden olsun.”
KENTİN GÜÇLÜ BİR LİMANA İHTİYACI VAR
Antalya Valisi Hulusi Şahin ise şehrin güçlü bir limana ihtiyacı olduğunu belirterek, “En temel eksikliklerden biri, güçlü bir demiryolunun olmayışıdır. Antalya gibi mükemmel bir coğrafi konuma sahip olan bu kıymetli bölgenin potansiyelini değerlendirmek için bu eksiklikler giderilmelidir. Ticaret çok daha güçlü ve katma değerli olmalıdır. Özürsüz bir şekilde limanımıza özenmeliyiz. Ekim faaliyetlerinizi izledik, çok dolu bir programdır. Bu programı bir yıl içinde başarıyla uygulayabilen çok az oda gördüm. Aynı zamanda sanayi açısından da Antalya'daki OSB'leri domine ediyorsunuz, ATSO olarak onların yürütücü ve itici gücü oluyorsunuz. Katma değerli girişimler üzerine Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin çok önemli bir rolü olduğunu biliyoruz. Üniversite ile sıkı bir iş birliği, iş dünyasına katkı sağlayacaktır. Hem üniversiteye hem de iş dünyasına, en temel sorunları çözmekte sizlerin önemli bir rolü vardır” diye konuştu.
CUMHURİYET DEĞERLERİNİ ANLATMALIYIZ
“Cumhuriyetin kurduğu değerlere tüm gücümüzle sarılmalıyız” diyen Vali Şahin, "Sadece sarılmak yetmez, bizim neslimiz zaten biliyor, sorunları da fakirliği de gördü, zenginliği de görüyoruz. Yeni nesil maalesef henüz bilmiyor, zannediyorlar ki dünya hep böyle. Böyle olmadığını genç nesillere anlatmamız lazım. Çocuklarımıza da Cumhuriyetin değerlerini ve büyük Türk milletinin bir ferdi olmanın değerini, kıymetini anlatmalıyız. Bu bizim en önemli meselemizdir. Sizler şirketlerinizde değerlerinizi ikinci nesillere nasıl anlatırız çabası içerisindesiniz, aynı şekilde cumhuriyetin değerlerini de anlatmak bir numaralı meselemizdir. Her fırsatta çocuklarımıza, gençlerimize mensubu oldukları bu büyük milletin bu büyük ailenin, devletin ne demek olduğunu anlatmalıyız. Bun başarabilirler geleceğe umutla bakarız. Bunu başarabilirsek geleceğe umutla bakabiliriz, yoksa bazı ülkelerde olduğu gibi bizim de geleceğimiz kararır” ifadelerine yer verdi.