ALLAH-U TEÂLÂ’YI YALANCILIKLA İTHAM EDEN MÜSLÜMANLAR

  • imsa

Herkesin malumu olduğu üzere Allah-u Teâlâ’nın sözüne karşı anti tez süren ve ilk yalan söyleyen iblistir. İblis Allah-u Teâlâ’nın kendisi dâhil tüm canlılardan istediği secde (Boyun eğme/kabul etme/teslim olma) emrine itaat etmemiştir(2/34).  Yaptığı yanlışı haklı göstermek adına: Ben ondan daha hayırlıyım’’ (38/76) diyerek kendince anti tez üretmiştir. Böylelikle ilk olarak Allahın sözüne/emrine/isteğine karşı, bir yaratılanın söz söyleme mücadelesi başlamış oldu.

İblis bununla da kalmayarak davasının haklılığını ispatlama, herhangi bir şey elde etmek ya da intikam alma adına, her şey mubah tezinin de ilk temsilcisidir. Bundan dolayı adına Allah(cc) adına yalan söylemekten çekinmemiştir(7/21).  Şeytanın ilk temsilcisi olduğu bu akımlar Hz Âdem nesli tarafından çok sevilmiştir.  Nedendir bilinmez özellikle birçok insan söz konusu Allah Teâlâ ve onun söyledikleri istedikleri kısaca dini konular olunca rahatlıkla anti tez üretebiliyor ve yalan söyleyebiliyor. 

Mesela Allah-u Teâlâ kur'an-ı Kerim'de insanları ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattım’’ (51/56) dedikten sonra bakara suresinin 286 ayetinin başında “Allah hiç kimseye, gücünün üstünde bir sorumluluk yüklemez’’ buyurmaktadır. Bu ayetten hareketle âlimlerimiz şöyle demiş: Allah-u Teâlâ insandan kulluk adına yapmasını istediği herhangi bir amel insan için imkânsız değil. Hastalık gibi ekstra özel haller dışında herkesin rahatlıkla yapabileceği isteklerdir. 

Allah-u Teala’nın verdiği bu garantiye rağmen birilerinin bilerek ya da bilmeyerek Allah-u Teala’yı (haşa) yalancı çıkarma/gösterme gayretinde olduğuna şahit oluyoruz. Mesela Allah-u Teâlâ kamer suresi 17. Ayetinde “Andolsun biz, Kuran’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık’’ (54/17)  buyurmasına rağmen birileri kalkmış kuran'la muhatap olmamak adına ben anlayamıyorum benim kafam almıyor ben bilmiyorum gibi anti tezlere sarılıyor. O kadar gazete, dergi, kitabı ya da sosyal medyayı kafası alan bu insanlar, mesele dini konulara gelince nedense kafası almamaya başlıyor.

Aynı şekilde Allah-u Teâlâ’nın kullukta samimiyet göstergesi olan amellere de gelince yine bir kısım insanlar: Ya ben bunu yapamıyorum edemiyorum gücüm yetmiyor’’ gibi mazeretlere arkasına sığınıyorlar. Doktor istediğinde perhiz yapabiliyorken, Allah-u Teâlâ oruç tut diyince ülserinden girip, şekerinden çıkıyorlar. Yoga yapmaktan tutunda her türlü aktiviteye, maça, kahveye vakit ayırabilen bu Müslümanlar, iş namaza inandığını söylediği dininin gereğini öğrenmeye gelince:  Vaktim yok’’ dedikten sonra çalışmakta ibadettir deyip kendilerince anti tez üretebiliyorlar.

Müslüman'ın diyen bu insanlar bu tavırları ya da sözleri ile Allah-u Teâlâ’yı yalancılıkla itham ettiklerinin farkındalar mı acaba? Çünkü Allah-u Teâlâ: Ben kimseye gücünün yetmeyeceği bir şey yüklemeyeceğim’’ yani Allah-u Teâlâ istediğim bu ibadetler/hareketler herkes tarafından yerine getirilebilecek isteklerdir demesine rağmen birileri de kalkıp diyor ki: “Bunu benim kafam almıyor, yapamıyorum ya da vaktim yok’’.

O zaman ortada bir yalancı var. Hâşâ bu Allah olamayacağı için, çünkü zaten yalancı olsaydı Allah olmazdı.  Kullarını kandıran, onlara yalan söyleyen, onlara zulmeden bir ilahın adaletinden bahsedilemez.  O zaman geriye bir tek seçenek kalıyor. O da bu söz söyleyen kişi ya da kişiler. Bu kişiler Allah(cc) adına yalan söylemekle kalmıyor aynı zamanda Allah-u Teâlâ’ya iftira atıyorlar. 

Allah (cc) kendisine bu ve buna benzer iftira atan ve onun adına insanlara yalan söyleyenlere nasıl bir son beklediğini kitabında şöyle ilan ediyor: O gün Allah onlara hak ettikleri cezayı eksiksiz verecek; onlar da Allah’ın hakkı, adâleti tam sağlayan ve kendisinden hiçbir şeyin gizlenemeyeceği mutlak Hak olduğunu bileceklerdir. (24/25)

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.