Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Kararı ile belirlenen konular ile ilgili yaptığı açıklamada bu seçimlere de, toplumun bütün kesimlerinin siyasal temsiline olanak sağlayan seçim yasaları ve tüm halkın demokratik olarak aday olabileceği, sadece parti liderlerinin değil, halkın belirlediği ya da onayladığı adaylarla seçime gidilebilecek bir siyasi partiler yasasından yoksun olarak gidilmekte olduğunu söyledi.
Kurt, seçimlerin Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 günü meydana gelen ve 11 ilde büyük bir yıkıma ve can kaybına neden olan depremin acısının ve ekonomik krizin gölgesinde gerçekleşeceğine de işaret ederek, “Bu dönem seçilecekleri, her zamankinden daha ciddi ekonomik sorunların beklediğini söylemek yanlış olmaz. Bu bağlamda, daha etkin yönetim anlayışında, halka dönük, çağdaş, kaynakları doğru, yerinde ve verimli kullanan, hukukun üstünlüğünü dikkate alan yönetimlerin işbaşına gelmeleri ortak beklentimizdir” dedi.
Antalya’da dahil olmak üzere birçok kentin iç göçün yanı sıra son yıllarda Dünya’da yaşanan olaylar sonucunda Suriyeli, Rusya ve Ukraynalı göçmenlerin yoğunluğu nedeniyle yaşanılamaz duruma geldiğine de dikkat çeken Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, “Göç nedeniyle Antalya’nın yaşadığı sorunların gözden kaçırılmaması çok önemlidir. İşsizlik, yoksulluk, kira ve konut fiyatlarındaki fahiş artışlar, kente uyum güçlükleri, suçluluk oranlarındaki artış, güvenlik sorunları, eğitim kalitesindeki düşüş, barınma, alt yapı, beslenme, sokakta çalışan çocuklar sorunu, genç nüfusun istihdam olanaklarından yeterince yararlanamaması, çevrenin, ormanların, su kaynaklarının, tarım alanların korunamaması ve doğru planlanmaması, kültür miraslarının korunamaması, hayvan sağlığı ile ilgili yeterli önlemlerin alınmayışı yaşanan sorunların önemli bir kısmıdır” diye konuştu.
Yönetimlerin açık, şeffaf ve katılımcı anlayışdan uzak olmaları ve kamusal alanların işgallerinde denetim mekanizmalarının görevlerini gereğince yapmamalarının talanın önünü açtığına da dikkat çeken Kurt, vatandaşla seçimden seçime ilişki kurulduğu, seçim sonrası vatandaşın unutulduğu kentte ve kırsalda yaşayanlar açısından sorun olarak devam etmekte olduğunu ifade etti. Kurt, bu nedenlerle kamu rezerv alanlarının da tüketilmekte olduğuna dikkat çekerek, “Benzer kentlerde olduğu gibi ‘Dünya Kenti’ olmakla ifade edilen kentimizdeki sorunlar her geçen gün daha da büyümektedir” dedi.
Hazırlanan raporda sorunlar ve çözüm önerileri başlık altında şöyle sıralandı:
SAĞLIK VE SOSYAL
*Sağlık hizmetleri geliştirilmeli ve yaşlı nüfusun sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırılmalı, daha fazla doktor, hemşire ve sağlık personeli istihdamı yapılmalıdır.
*Yaşlı dostu çevreler oluşturulmalı, yaşlılar için daha güvenli, erişilebilir ve yaşanabilir çevre yaratılmalıdır.
*Emeklilik sistemi güçlendirilmeli, emeklilik sisteminin sürdürülebilir olması için reformlar yapılmalıdır.
*Genç nüfusun eğitim, sağlık hizmetleri ve istihdamın için daha fazla yatırım yapılmalıdır. Genç nüfusun azalması demografik yapıyı değiştirerek ekonomi, iş gücü ve sosyal hizmetleri etkilemektedir.
Azalan genç nüfusa yönelik nüfus politikaları geliştirilmeli, doğum oranları arttırılmalı ve göç politikaları düzenlenmelidir.
*Genç nüfusun aile kurmasını teşvik edici politikalar geliştirilmeli, uygun konut koşulları, çocuk bakım hizmetleri ve diğer aile destek programları geliştirilmelidir. Sağlık sigortaları oluşturulmalı ve sağlık bilincinin arttırması için politikalar ve uygulama alanları oluşturulmalıdır.
ENGELLİLERİN KULLANDIĞI MEDİKAL VE SAĞLIK GEREÇLERİ
*Yakın zamanda yaşanan deprem kurbanları başta olmak üzere engellilerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli ve hatta zorunlu tıbbi ve diğer sosyal güvenlik destekleri (Ortez, protez, tekerlekli sandalye, akülü sandalye, ilaç vb.) nin ücretsiz katılım payı olmadan sağlanmalı.
Engelliler çözüm mekanizmalarında yer almalı. Özel gereksinimli bireylerin aileleri desteklenmeli.
EĞİTİM
*Türkiye’nin her yerinde açılan ancak kaynak, akademisyen, mekân ve öğrenci sorunu yaşayan özellikle vakıf veya özel üniversitelerin belirlenecek kıstaslar doğrultusunda birleştirilmesi, eğitim kalitesinin yükseltilmesi ve YÖK’ün tümüyle tartışmaya açılması.
*En kısa zamanda tüm öğretmen açığı giderilmeli ve gerekli öğretmen atamaları yapılmalıdır. Özellikle dezavantajlı bölgelerden başlanarak, ilk ve ortaokul öğrencilerine sabah kahvaltısı verilmelidir. Ayrıca acilen tekrar uluslararası saatle uyum sağlanmalıdır.
*Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin “kamu arazisine” “kamu kaynakları” ile yaptığı ve “bedelsiz olarak” iki ayrı özel vakfa devrettiği, iki ayrı kız ve erkek öğrenci yurtlarını, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından derhal geri almalıdır.
*Tüm Türkiye’de öğrencilerin barınma sorunları çözülmeli, kırsaldan kente göçün önlenebilmesi için başta köy okulları açılmalı, öğretmen okulları da yeniden açılmalıdır.
AFET VE ACİL DURUM
*Genel de ve yerelde bir kriz yönetim planı olmalıdır. Genel olarak; Sosyo ekonomik değişimlere bağlı olarak imar planları yenilenmeli ve revize edilmelidir. Planlamada ve çevre denge ilişkileri kurularak, çevreye duyarlı şekilde oluşturulmalıdır. Mikro bölgeleme haritaları hazırlanmalıdır.
*Antalya ilinde mevcut yapı stokları incelenmeli, riskli yapı stokları acilen yenilenmelidir. 2000 öncesi yapılan binalardan karot alınarak sağlamlık testi zorunlu hale getirilmelidir.
*Pik debisi yüksek olan önemli akarsuların denizle birleştiği kısımlara mendirek (dalgakıran) yapılmalıdır. Dere yataklarının ıslahı, imar ve yerleşim konularında gereken titizlik gösterilmeli, buralarda yapılaşma engellenmelidir.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
*Özellikle tarım, turizm ve sanayi kollarının iklim değişikliğinden etkilenmemesi için yerelde öne çıkan sektörler için iklim değişikliğine uyum politikası geliştirmesi konusunda teşvikler verilmelidir.
Ormanlık alanlardaki maden ruhsatlarının iptal edilmeli ve buralarda üretime ara verilmiş veya terk edilmiş sahaların da rehabilitasyonu yapılmalıdır. Ormanlık alanlardaki maden faaliyetleri, doğal yaşam alanlarını tahrip etmekte, türlerin habitatlarını bozmakta ve nesillerinin tehlikeye girmesine neden olmaktadır. Maden ruhsatlarının iptali, ormanların doğal yapısının korunmasına yardımcı olmakta ve bu alanlarda yaşayan türlerin korunmasına katkı sağlamaktadır.
*Ormanlar, birçok su kaynağına ev sahipliği yapmaktadır. Ormanlık alanlardaki maden faaliyetleri, su kaynaklarına zarar vermekte ve su kalitesinin bozulmasına neden olmaktadır. Maden ruhsatlarının iptali, su kaynaklarının korunmasına yardımcı olabilir ve bölgedeki su kalitesinin iyileştirilmesine katkı sağlayabilir. Maden ruhsatlarının iptali yerel halkın sağlığını ve refahını korumaya yardımcı olabilir ve toplumsal faydayı arttırabilir.
*Sit alanlarına ilişkin kuralların yeniden değerlendirilmesi ve sit alanlarının korunması konusunda belediyelerle iş birliği yapılması:
Sit alanların korunması ve sürdürülebilirliği için mevcut yasal düzenleme yeterli değildir. Belediyeler, sit alanlarının sürdürülebilirliği için halkı bilinçlendirmeli, gerekli bakım, onarım ve restorasyon çalışmalarını da gerçekleştirebilirler. Halkın sit alanlarına ilişkin kuralları ve koruma yöntemlerini bilmesi, bu alanların korunmasına katkı sağlar.
*ATIK İTHALATININ YASAKLANMASI
Atık ithalatı çevre kirliliği ve sağlık riskleri sebebiyle yasaklanmalıdır. İthalatçı ülkeler, yüksek çevre kirliliği riskleri ile karşı karşıya kalmaktadır. Atık malzemelerin depolanması ve işlenmesi, toprak, su kaynakları ve hava kalitesine zarar vermektedir. Atıkların işlenmesi, taşınması ve depolanması, işçilerin sağlığına zararlı kimyasallar ve maddeler içerebilmektedir. Bu maddeler solunum problemleri, kanser ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.
Ayrıca, atık ithalatı, gelecek nesilleri de etkileyebilecek uzun vadeli çevresel etkilere neden olabilir. Atıkların depolanması ve işlenmesi, toprak, su kaynakları ve biyoçeşitlilik üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir.
KONSENSÜS SAĞLANMALI
*Kent sorunlarının çözümünün özendirilmesi için üniversitelere STK’larla, meslek örgütleriyle kent konseyleriyle ve belediyelerle TÜBİTAK aracılığıyla proje hazırlatılmasının özendirilmesi:
Farklı bakış açılarının bilimsel platformda bir araya getirilmesi ile kentsel problemlere çözüm önerileri getirilerek yereldeki siyasi beklentiye bağlı kalmadan somut çıktıları olan projeler geliştirilmesi gerekmektedir. Kent sorunlarının çözümü, sadece belediyelerin çabaları ile gerçekleştirilemez.
ELEKTRİK VE DOĞALGAZ FATURALARI
*Elektrik ve doğalgaz faturaları tarifelerinin bölgesel ihtiyaçlar çerçevesinde yeniden değerlendirilmelidir, Bölgesel ihtiyaçlar çerçevesinde yeniden değerlendirilmiş tarifeler, enerji tüketimini optimize etmek için daha adil ve dengeli bir yaklaşım sunar. Bu, farklı bölgelerin enerji tüketim alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını dikkate alarak, daha uygun fiyatlandırma yapılmasını sağlayarak, tüketicilere daha adil ve uygun faturalar sunabilir. Ayrıca, enerji tüketimini daha verimli hale getirerek, enerji kaynaklarının daha sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına yardımcı olur.
*Kent Ağaçlandırma ve Bitkilendirme Planları yapılmalıdır.
Ağaçlar ve bitkiler kentlerimizi güzelleştirmenin yanında stresimizin ortadan kalkması, nabzımızın düzene girmesine yardımcı oldukları kadar kent ve küresel iklim kalitesinin yükselmesine de önemli katkılar sağlamaktadır. Beton ve asfalt yüzeyler, yatay ve dikey yönde, ağaç ve bitkilerle kaplandıkça, ormanlar kentlerimizle buluşturuldukça yaşam kalitemiz de yükselecektir.
İMAR , PLANLAMA VE ŞEHİRCİLİK
*Bölge Planları: Geçmiş yıllarda DPT ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca uygulanan bölge planlarının kalkınma ajanslarına devredilmesi ve bu sürecin ulusal politikalar bağlamından koparılarak bölgesel sermaye bileşenlerinin yatırım danışmanlığı kimliğine dönüştürülmesi karar mekanizmasında uzmanlardan çok siyaset - bürokrat ve sermaye bileşenin yer alması toplumsal ve iktisadi gelişimleri mekânsal boyutta bütüncül değerlendirme olanağını kaldırmıştır. Plan yapma ve onama yetkisinin merkeziyetçi anlayıştan çıkarılması için bakanlık yetkilerinin yerel idareye devredilmelidir.
Bu bağlamda özellikle Antalya için 2634 sayılı Turizmi Teşvik kanunun kapsamında yapılan merkeziyetçi sektörel planlama anlayışından vazgeçilmelidir.
*Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sınırsız yetkileri; Kent kültürü kentsel ihtiyaçların belirlediği yerel idarelerin yetkilerini tamamen ortadan kaldıran merkezi müdahaleyi sınırsız hale getirilen KHK (Kanun Hükmünde Kararnameler) in yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
*Dirençli Kentlerin Oluşturulması
Ulusal ölçekte yaşanan afetler ile yaşadığımız acılara son vermek amacı ile çıkarılan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi hakkında kanun kapsamının yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Kentsel ölçekte her türlü doğal ve insan kaynaklı afet risklerine karşı staratejik ve mekânsal ölçekte sakınım planlaması yapımını esas alan bir yapıya dönüştürülmelidir.
*Düzenleme Ortaklık Payına dair getirilen %45 sınırlandırılması planlamanın amacı ve ilkeleri ile çelişki oluşturmakta planlama sonucunda oluşacak nüfusun ihtiyacını esas alan teknik ve sosyal donatı alanı uygulaması için tek kısıtlamanın nüfus olduğu yüzdelik dilimle sınırlamanın olmadığı aynı zamanda eşdeğerlilik ilkesini esas bir uygulamanın yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
KÜLTÜR VE SANAT
*Türkiye’nin sanat konusundaki en büyük sorunu, eğitimin en etkili olduğu küçük yaşlarda (anaokulu, ilkokul) sanat eğitiminin yok denebilecek durumda olmasıdır. Acil olarak anaokullarında ve ilkokullarda sanat derslerini dal öğretmenlerinin vermesi sağlanmalıdır. Kent kültürünün korunmasını, zenginleştirilmesine yönelik, bütüncül bir kültür politikası benimsenmelidir. Sanatsal, kültürel etkinliklerin halkın geniş kesiminde yaşanır, paylaşılır olmasına ağırlık verilmelidir. Antalya’ya uzun gelecekte yeterli olabilecek, kültür/sanatla ilgili çok amaçlı etkinlikler için mekanlar,özel tasarımlı bir kültür merkezi yapılmalıdır.
TARIM
*5957 sayılı kanunda bazı değişiklikler yapılmalıdır. Yaş sebze ve meyve ticareti sadece toptancı halleri üzerinden yapılmalıdır. Hal içi ve dışı Tüccar kavramı yasadan çıkarılmalıdır. Haller, sadece görev sınırları belirlenmiş komisyonculardan oluşmalıdır. Kooperatifler hariç, üreticilerin hal dışında toptan ürün satışı yasaklanmalıdır. Üretici, yasada da yer alan Hal içindeki üreticiye ayrılan bölümde ürününü toptan satabilmeli, perakende olarak da Pazar yerlerinde, üretici pazarlarında satabilmelidir. Tarım ve Gıda temini, arz ve talebe göre oluşan Serbest Piyasa Ekonomisi kurallarına göre olmamalıdır.Üretim bölgelerindeki hallerde “Ürün İşleme ve paketleme tesisleri” kurulmalı, üreticinin ürünü kalite sınıflarına ayrılarak üründeki firenin önüne üretim bölgesinde geçilmelidir.
*Tarım alanları korunmalı:
Tarım alanlarının tarımsal üretim dışında kullanımına, başka amaçlar için tarım dışına çıkarılmasına ve tarım alanı üzerinde ve yakınında tarımsal üretime zarar verecek her türlü faaliyetin önlenmesine yönelik yasal düzenlemeler yapılmalı ve bu konudaki yasalar esnetilmeden uygulanmalıdır. Özellikle madencilik ve enerji faaliyetleri amacıyla tarım alanları ve zeytinliklerin yok edilmesine yönelik yasa değişikliği çabalarına son verilmelidir. Tarım alanlarının ve Zeytinlik sahalarının bugüne kadar olduğu gibi yasa ile korunması esastır. Gücünü yasadan almayan bir koruma anlayışının, çoğu kamu kurumu ve personeli kişilerden oluşturulmuş kurulların inisiyatifine bırakılması doğru değildir.
Kooperatifleşmenin arttırılması için yasal düzenleme yapılmalı, Üretici Birlikleri yasası tekrar düzenlenmelidir.
*Kuraklık ve Kuraklığın tarıma etkilerini azaltacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İklim değişikliğinden en fazla etkilenen sektörlerin başında su kaynaklarının azalması nedeniyle tarım gelmektedir. Ülkemizde, sektörel olarak ortalama toplam su kullanımının %70’i tarımda, %20’si sanayide, %10’u ise evlerde kullanılmaktadır. Tarımda kullanılan suyun %45’i bitkiler tarafından kullanılır, %55’i ise çeşitli nedenle kaybedilir. Bu kaybın en önemli nedeni kullanılan sulama sistemlerinden kaynaklanır. Tarımsal sulamada %88 oranında salma sulama, yani yüzey sulaması yapılır. Bu da suyun %50’den fazlasının kayıp olmasına neden olmaktadır. Tarımsal sulamada yetiştirilen bitkinin su ihtiyacına göre etkin yöntemler ve teknolojiler kullanılmalı, üretici desteklenmelidir. Kullanılacak su, su kaybına neden olan açık sistemler yerine kapalı sistemlerle iletilmelidir. Sulamada salma sulama yerine basınçlı sistemler (damla ve yağmurlama sulama) kullanılmalıdır. Tarım ve hayvancılığın gelişebilmesi için; Köylerde veteriner ve ziraat teknisyeni / mühendisi istihdam edilmelidir.
TURİZM
*Turizm Sektörü; Yönetişim sorunu, çarpık yapılaşma, otellerin çevresi, yatak artışı, sezon kısalığı, yeni pazarlar, herşey dahil sistem, deniz kirliliği, kültürel değerler, tanıtım yöntemleri, kalifiye eleman, havayolu şirketleri, kış turizmi, merdivenaltı üretim, turizm şoförleri, kaçak rehberlik, çevre duyarlılığı, Expo alanı, mermer ocakları, turizme bakış başlıkları altında değerlendirilmeli ve sorunlara yönelik çözüm yolları hayata geçirilmelidir.
*Turizm Çalışanlarının Koşullarının Cazip Hale Getirilmesi:
Sektörün pandemiden beri en önemli sorunu hiç şüphesiz çalışanların sektörden uzaklaşması ve geri dönmemeleridir. Bunu yanısıra genç nesil turizme, hatta mevsimlik hizmet sektörüne sıcak bakmamaktadırlar. Sektörde çalışmanın ekonomik ve sosyal anlamda cazip bir hale getirilmesi bir an önce gerçekleşmezse Turizm Fakültelerinde okuyan gençlerimiz bile turizmden uzaklaşacaklardır.
*Her Şey Dâhil: Dünyanın en güçlü Her Şey Dâhil destinasyonu olan Antalya’nın bu konuyu artık kalıcı ve tartışılmayacak bir hale revize etmesi herkes tarafından dillendirilmektedir. Turistin şehir dışına yönlendirileceği, şehri, ülkeyi tanımasına olanak sağlayacağı şekilde oluşturulması, hem otelin, hem turistin, hem şehrin kısaca herkesin yararınadır.
*Konaklama Vergisi
2023 yılından itibaren konaklama vergisi otellerin cirosundan alınarak TGA bütçesine dâhil edilmektedir. Bu vergi tüm dünyada olduğu gibi turistlerden talep edilerek elde edilen kaynak, belediyeler ve yerel yönetimlerin kullanımına sunulmaktadır. Bir an önce bunun yeniden düzenlenmesi ve işleyiş ile kaynak kullanımı kalıcı ve sağlıklı bir şekle kavuşturulmalıdır.
*Antalya Türkiye’nin en çok yatak kapasitesi olan şehri. Aynı zamanda dünyanın da en önemlilerinden biri. Bugün itibarı ile 700 bine yaklaşan yatak kapasitesi artık iyice kontrolden çıkmış durumda. Bunun krizli yıllarda ne sonuçlar doğurduğu görülmüş, turizm bölgelerinin terk edilmiş beton yığınlarına döndüğü pandemi sürecinde yaşanmıştır. Turist arttıkça yatak artırıp, yatak arttıkça, turist sayısı hedefini büyüten obez bir bakış açısına esir oldu Antalya. Bir günde 700 bin turisti yatıracak dünyanın en yoğun yatak kapasitesine sahip bir il Antalya. Bu da yılda 20 milyon turisti ağırlayabilecek bir kapasite. Şehir nüfusunun beşte biri. Artık bir müddet durmak, beklemek olan ile yaşamak gerekir. Yoksa sürekli otel doluluk problemleri yaşanacaktır.
*Kültürel Değerlerin Ön Plana Çıkarılmasına Yönelik Projeler
Turistin arttığı oranda örenyeri ziyaretlerimiz artmadığı bilinmektedir. Antalya, bırakın yüzlerce örenyerine sahip olmayı, Karain, Noel Baba Kilisesi, Alanya Kalesi, Kekova, Termessos, Likya Şehirleri, Perge, Aspendosve Yivli Minare gibi UNESCO Dünya mirası geçici listesinde olan, dünyaca bilinen 9 nadide ve özel tarihi değere sahip. Bu bağlamda 9 örenyeri ile Dünyada UNESCO bekleme listesinde en çok örenyeri olan şehir aynı zamanda. Bunları ön plana çıkaracak projelere acil ihtiyaç var. Bunun yanısıra her turistik bölgede onlarca tarihi değerimiz var. Önce bakış açımızı, ardından yöntemlerimizi değiştirmeliyiz. Müzelerimizi ve örenyerlerimizi soğuk mermer taşı kolleksiyonu görüntüsünden bir an önce kurtarmalıyız.
YABANCI GÖÇÜ
*Antalya’da özellikle yabancı göçü kontrol altına alınmalı, vatandaşlık amaçlı konut satışı durdurulmalıdır. Antalya ilimizin 1980’lerden beri almış olduğu ve özellikle son üç yıldır almış olduğu göç konusunda; iller bazında 4/5 sırada oluşu sebebiyle Çocuk, Genç,Yaşlı ve yabancı menşeili kimseler için ayrı ayrı göçmen politikaları oluşturulmalı. İşlemlerin daha çabuk çözüme ulaştırılması için Antalya ili özelinde veya tüm illerde Göç İdare’lerine tam yetki verilmeli. İl Yönetimlerinin ve Yerel yönetimlerin Göç’ün getirdiği her türlü sorun ve sıkıntılara karşı öngörüsünün ve stratejik planlarının hazır olması gerekmektedir.
Toplumsal gelişmeyi sağlayabilmek için “Cinsiyet Eşitliği” eğitimlerinin yaygınlaştırılması önem arzetmektedir.
Toplum sağlığımız için “uyuşturucu ve madde kullanımı” ile mücadelede koruyucu önleyici çalışmaların yapılması çok önemlidir. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarının eşgüdüm içinde durumun önemini fark edip işbirliği içinde program yapması gerekmektedir.
Gençlerimizi ve çocuklarımızı “Teknoloji Bağımlılığından” korumaya ve bu konuda önleme yapılmasına öncelik verilmesine ihtiyaç vardır. Konuyla ilgili yapılabilecek en önemli çalışma hiç şüphesiz teknoloji bağımlılığının anlatılması, bu konuda gençlerde ve anne-babalarda farkındalığın yükseltilmesi, doğru teknoloji kullanımı çerçevesinin çizilmesi, teknoloji bağımlılığının gelişimsel zararlarının öğretilmesi ve teknoloji bağımlılığına götüren risk faktörlerinin bilinip önlemlerinin alınmasıdır.
Toplumumuzun içinde bulunduğu ve her kesimini etkileyen (Ahlaksızlık, Adam Kayırmaca, Görev bilinci eksikliği, Adam sendecilik vb) çıkmazdan çıkabilmek için ana karnından itibaren ev, kreşler, anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite de dâhil olmak üzere bütün insanların daha karakterli bir yaşam sürmesi ve hayatından memnun kalmasını sağlamak ve toplumun iyiliğine katkı sağlamak için; Ahlak, Sorumluluk, İsraf Etmemek, Doğruluk Dürüstlük, Sevgi Saygı, Liyakat, Ulus Kimlik Bilinci, Yasalara Uymak konularında hiç vazgeçmeden eğitim verilmesi planlanmalıdır.
Tüm Kamu kurum ve Kuruluşlarının, Sivil Toplum Örgütlerinin, Özel İşletmelerin önceliği İnsan Odaklı olmalı, Kanun ve yasalara uygun bir şekilde sürdürülebilir kontrollü denetimli çalışmalar üretilmelidir.
Sosyal Devletin işlevselliği için tüm vatandaşların ve hassas grupların (engelli, çocuk, yaşlı, lgbti, göçmen vb) eğitim, sağlık, istihdam, sosyal hizmetler, çevre ve iş güvenliği hakları ile konforlu emeklilik haklarının gözetilmesi sağlanmalıdır.
GENÇLİK VE SPOR
*Ülkemizin ilk er meydanı olan Elmalı Yeşilyayla Pehlivan Güreşlerinin yapıldığı Elmalı ilçesine çok amaçlı güreş alanı ve tesisleri yapılmalıdır. Gençlik ve spor Bakanlığı tesislerinde amatör sporcuların, spor kulüplerinin ve bireysel spor yapan vatandaşların ücretsiz yararlanmaları sağlanmalı, ayrıca Bakanlık tarafından kulüp sporcularına spor malzemeleri yılda bir defa ücretsiz olarak temin edilmesi sağlanmalıdır. Antalya genelinde spor etkinliği görülen “bisiklet ve ledromu, yüzme havuzu, çim hokeyi, plaj voleybolu, plaj futbolu vb.” tesislerinin yapılması sağlanmalıdır.
EKONOMİ
*Antalya’nın lojistik altyapısı açısından en önemli sorunu demiryolu hattının olmamasıdır. Turizm yanı sıra lojistik sektörünün de canlanmasına yardımcı olacak yeni demir yolu hattı çalışmasına hız verilmelidir. Bu kapsamda, İstanbul-Antalya, Ankara-Konya-Antalya demiryolu eksenlerinin geliştirilmesi, Bölgenin turizm ve ticaret hacminin artmasına katkı sağlayacaktır. Antalya Limanı hinterlandının genişletilerek daha verimli kullanılması maksadıyla Antalya, Burdur, Isparta, Afyon, Denizli ve Uşak yük treni hattının bu limana entegre edilmesi ile İstanbul-Antalya, Antalya-Konya, Antalya-Alanya hızlı tren hattı projelerinin ivedilikle gündeme alınması gerekmektedir.
*Bugün ilimizde ekonomimizin sürdürülebilirliğini tehdit eden düzeyde bir barınma maliyet artışı vardır. Son süreçte konut ve kira ücretlerinde yaşanan aşırı yükseliş, nitelikli insan gücünün bile Antalya’da barınmasına imkân vermeyen düzeye çıkmış, asgari ücretli kesimin erişim gücünü çoktan aşmıştır. Gelinen noktada Antalya, asgari ücretli ve memurlar için adeta sürgün yerine dönüşerek tecrübeli, teknik ve ara eleman pozisyonunda çalışan personellerin Antalya’mızdan tersine mecburi bir göç durumu başlamıştır.
*Yabancılara konut satışında düzenlemeler yapılmalıdır. Antalya gibi bir şehirde düzensiz ve plansız yabancılara konut satışı yapılması, Antalya şehrine zarar vermektedir. Bu düzenlemelerin getirilmesi acil olarak gerekmektedir. Yabancılara konut satışına açık bölgelerde konut satışına sınırlama getirilebilir. Dünyada da çok kıymetli olan gelişmeye açık sahil bölgelerinde özellikle satış sınırlaması yapılmaktadır. Yabancılara satışlar, Türk vatandaşların yatırım yapmalarını zorlaştırmaktadır. Demografik yapı da etkilenmeye başlamıştır. Her anlamda çekici bir şehir olan Antalya’ya görev tayinleri dahi istenmeyecek duruma gelmiştir. Piyasada emsal fiyatlara yükseltici etkisi olan yabancılara konut satışına kısıtlıma getirilmesi bir çözüm seçeneği olabilir. Kısıtlama getirildiği zaman fiyatlarda düşme görülmesi mümkün olacaktır.
*Zincir firmaların Antalya’da vergi vermemesi Antalya iline yapılan büyük haksızlıktır. Antalya’nın hizmetlerinden, nimetlerinden ve tercih edilen bir şehir olmasından yararlanan zincir firmaların vergi gelirlerini Antalya’da değil başka şehirlerde vermeleri Antalya’mıza zarar vermektedir.