Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin, Hızla sert tedbirlere dönülebilir dedi.
Korona virüs salgınının tüm dünyada etkisini hız kesmeden sürdürdüğünü dile getiren Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Şahin, Antalyada Eğitim Araştırma Hastanesi,Kepez Devlet Hastanesi ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin pandemi hastanesi olarak hizmet verdiğini belirtti. Geçtiğimiz hafta bu sağlık merkezlerinden gelen verilerin iç açıcı olmadığını dile getiren Prof. Dr. Şahin,söz konusu hastanelere günlük 300 ile 400 arasında değişen sayılarda korona virüs başvurusu olduğunu, başvurular sonucunda günlük 50 ile 60 kişinin test sonuçlarının pozitif çıktığını söyledi.
Evlerdeki sayı çok yüksek
Geçtiğimiz hafta Antalyada 150ye yakın vaka tespit edildiğini belirten Prof.
Dr. Şahin, Sağlık Bakanlığının pandemiyle ilgili belirlediği yeni kriterler
gereği herkesi enfekte olarak kabul edilmediğini hatırlattı. Prof. Dr. Şahin,Genç olup semptomları çok ciddi olmayan, tomografi bulgularında akciğer tutumu
küçük bir bölgede olanlar, PCR testi pozitif bile olsa hasta eve gönderiliyor.
Dolayısıyla evlerdeki sayı çok yüksek. Bu insanlarla teması bulunanlara test
yapılmıyor. Şu ana kadar Antalyada epeyce test yapıldığı söyleniyor; ama
bunların evlerdeki takibi aile hekimlerine bırakılmış durumda. Aile
hekimlerimiz enfekte insanlarla teması bulunanları arıyor ve koronayla ilgili
belirti tespit etmeleri halinde ilgili birimlere haber veriyorlar dedi.
Enfekte olan vatandaşların bulunduğu evlerin ya da apartmanların karantina altına alındığını hatırlatan Prof. Dr. Şahin, Karantina uygulamasının takibi bırakılmış gibi. Evine git, 14 gün dışarı çıkma denilen insan sayısı çok fazla. Bu insanların takibini telefonla aile hekimleri yapıyor. Aile hekimleri bu takibi önceden de yapıyordu; ama emniyet vakanın ikamet ettiği konut ya da bölgede bir karantina uyguluyordu. Bu uygulamayı şu an zayıflamış olarak görüyoruz. Bunun nedeni de vakanın çok olması diye konuştu. Hastanelerdeki sistemin yığılmalar nedeniyle çökmemesi adına uygulamayı doğru bulduklarına değinen Prof. Dr. Şahin, Evlerdeki takibin dikkatli olması gerekiyor açıklamasında bulundu.
Palyatif bakımlardaki yoğunluğa dikkat çekti
Enfekte olanlarla teması bulunanlara test yapılmadığı için salgına yakalananlarla ilgili net sayısının belirsizliğini koruduğunu aktaran Prof. Dr. Şahin,Antalyada iyi bir takip olduğunu belirtiyorlar. Ancak bu tablo salgının başındaki tabloya geri döndüğümüzü gösteriyor. Kesin rakamlar olmayınca net vaka sayısına ilişkin açıklama da bulunamıyoruz. Hastane yoğun bakımlarındaki hastaların palyatif bakımlara gönderildiği söyleniyor. Evine gönderemediğimiz;ama yoğun bakımlık bir durumu bulunmayan bir hasta grubu oluşturmuşuz. Bizlere,sağlık müdürlüğünden iyi bir takip olduğu belirtiliyor. Bu tablo, salgının başında ulaştığımız rakamlara ulaşmış görünüyoruz. Geçtiğimiz hafta hastanelerde 150ye yakın yatan hasta gözüküyordu. Bir de hastaları palyatif bakımlara göndermişler. Buralarda da 100 kişi olduğu söyleniyor. Yoğun bakımdaki hasta sayısı, entübe hasta sayısı düşük gösterilmeye çalışılıyor. Bu nedenle sağlık çalışanları bir baskı altında. Yoğun bir mesai içindeler ve söyledikleri; o salgının başındaki seviyeyi yakaladık, onun üzerindeyiz. Çünkü evlerde çok fazla hasta var diye konuştu.
Okulların durumu ne olacak?
Okulların açılmasıyla ilgili tartışmaların devam ettiğini belirten Prof. Dr. Şahin, Eğer okullar açılacaksa gençleri okullara göndereceksek test sayısını çok arttırmalıyız. Onların ya da onların virüsü bulaştıracağı kişileri tespit etmeliyiz ki salgının bir anda çok geniş bir yayılım göstermesinin önüne geçelim. Genç ve çocuk grupları okulların açılmasıyla bir araya gelecek. Bu çocuklar nasıl korunacak, koşulları bilmiyorum. Okulların açılması haricinde bayramın, düğünlerin etkisini göreceğiz. Eylülde ikinci dalga bekleniyordu;ama biz daha birinci dalgayı düşüremedik. Sayıların çok artmasından endişe ediliyor. Önümüzdeki hafta elimizdeki sayıları karşılaştıracağız. Temas alanlarımızın artmasına izin veriyorsak test sayısını da arttırıp vakaları hemen tespit etmemiz ve izole etmemiz gerekiyor. Bu koşullarda okulların açılmaması gerektiğini Bilim Kurulu üyeleri söylüyor, tüm bilim insanları söylüyorlar. Vaka sayısı bu kadar yüksekken, veri gizleyerek okulları açarsak ve vaka sayısı artmaya devam ederse herhalde kısa bir süre sonra kapatırız. Göz göre göre hem çocuklarımızın hem halkın sağlığını tehlikeye atamayız değerlendirmesinde bulundu.
Sert tedbirlere dönülebilir
Vaka sayılarındaki artışın bu şekilde devam etmesi halinde önümüzdeki Eylül ayında sıkı tedbirlerin hayata girebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Şahin,Sayı açıklamak istemiyorlar. Ankara ve Erzurum ortaya çıktı. Konyada yer kalmamış, Diyarbakırda yoğun bakımlar dolmuş. Bireysel sorumluluğa bu kadar yaslanmamız lazım. Salgını ve ekonomiyi yönetemediğimiz için her şeyin maske takmayan, sosyal mesafeye uymayan bireylere bırakılacağı gibi bir görüntü var. Sayıları gizlesek ne kadar gizleyeceğiz. Bu durumun ekonomiye faturası ileride çok ağır olabilir. İstanbul, Ankara, Konya, Diyarbakırda yataklar ve yoğun bakımlar dolmuş durumda. Eylül ayında günlük vaka sayısında 2 bin ve üzerinin görülebileceği belirtiliyor. Hızla sert tedbirlere dönülebilir. Bu gibi durumlarda test sayısının artması gerekiyor. Test sayısı artmalı ki bir semptomatik olmayan vakaları da bulalım. Kontrolü yapalım ve yayılımı düşürelim şeklinde konuştu.
Kurallara uyulmuyor vurgusu
Prof. Dr. Şahin açıklamalarına şöyle devam etti:
Antalya, yaz mevsiminde tatilcilerin buluşma noktası haline geliyor ve virüs
yayılımı açısından riskli bir bölge haline geliyor. Konya, Isparta gibi çevre
illerle Türkiyenin her noktasından ve yabancı ülkelerden tatilciler kente
geliyor. Ispartada pandemi hastanesi yatakları dolduğu söyleniyor, şehir
hastanesinin ayırdığı bloğun dolduğu söyleniyor. Oralardan bize gelmeyecek
midir, mutlaka gelecektir. Bu kadar çok çeşitli bölgelerden gelen insanlarla
bulaşmamızın artma olanağı yüksek. Bir de gördük ki önlemlere uymuyoruz. Maske
ve mesafe kuralı terk edilmiş durumda. Bunları denetleyen de yok. Tek tek
insanlara kurallara uy demenin bir anlamı yok. Bu, bir salgın yönetimi ve
toplumsal bir sağlık yönetimi. Ona göre önlemler alıp kontrol etmemiz lazım.
Sadece ekranlarda aman dikkat edin demekle olacak bir şey değil. Kimsenin
bireysel sorumluluğuna bırakıp tüm toplum sağlığını feda edilebilir mi, olmaz.
Pazarlarda bile kimse kurallara uymuyor. Kimse maske takmıyor, ortada ne polis
var, ne zabıta.
Sağlık çalışanlarının psikolojileri
Prof. Dr.
Şahin son olarak pandemi sürecinde yoğun çaba gösteren sağlık çalışanlarının
içinde bulundukları süreçle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Şahin,Sağılık çalışanları öfkeli. Zaten çok çalışmaktan dolayı bir tükenmişlik
durumu söz konusu. Tüm önlemleri alıyorlar. Çocuğuma sarılamadım, annemi-babamı
göremedim, evime gitmedim diyenler var. Ben bu kadar fedakarlık ediyorum ve
hastalıkla mücadele ediyorum. Niye diğer insanlar durumu umursamıyor diyorlar.
Bir anda şu da serbest bu da serbest, düğünü şöyle yaparsın dersek AVMleri
açarsak bir algı oluşuyor. Bu bir salgın yönetimi. Bizler bu kadar rahatlamasak
ve vatandaşı da sürekli uyararak kontrol etseydik her halde şimdikinden daha
iyi olurduk. Bunu başaran İtalya, İspanya gibi ülke örnekleri önümüzde. Biz
şimdi hastalıkla baş edemiyoruz pozisyonundayız. Dünya Sağlık Örgütü her şeyi
yayımlıyor. Biz ekonomik nedenlerden ötürü sıkışıyoruz. Aşı bulunsa bile bize
ulaşacağı zamanı da hesaplayarak hemen gevşememiz lazım. Önlemlerimizi ve
kontrollerimizi hiçbir zaman rehavete kapılmadan devam ettirmeliyiz diyerek
sözlerini noktaladı.
Veli AKOĞLU
11.08.2020 12:29:00