Vekili Burç Coşkunkan, ülkeler karması olarak tarif edilebilecek Antalya’da yabancı dil
problemine dikkat çekti. Coşkunkan, “Bu konu gerçekten çok önemli olmakla beraber,
insanlara mağduriyette doğurabiliyor” dedi.
**
Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Bilişim Komisyonu Üyesi ve Bilişim Mağdurları
Derneği (BİLMADER) Başkan Vekili Burç Coşkunkan, kullanıcıların internette aradığı,
kullandığı ve içerik ürettiği interaktif iletişim platformu olan sosyal medyayı ve kullanıcı
profillerini yorumladı. Teknoloji kullanımının etkilerine, güvenilir bilgi ediniminin önemine,
MEB Müfredatının bireylerin bilinçlenmesindeki rolüne, Sosyal Medya Yasası’na
açıklamalarında yer veren Coşkunkan, çeviri kullanımı ile kendisini hatırlatan yabancı dil
sorununa da ışık tuttu. Dil, din, ırk bakımından farklı niteliklere ev sahipliği yapan Antalya’da
sıklıkla tercih edilen çeviri programlarının noksanlıkları da Coşkunkan’ın başlıkları arasında
yerini aldı.
ORTA YAŞ VE DAHA ÜZERİ YAŞTAKİ BİREYLER BİLİŞİM MAĞDURU
Sosyal medyayı kullanan kesimlere baktığımızda gençlerin daha sorgulayıcı, orta yaş ve daha
üzeri yaştaki bireylerin sorgulama yapmaksızın okuduklarına, izlediklerine hemen
inandıklarını yönlendirme yönteminin verimli olmayacağını ifade eden Coşkunkan, “Doğru
yönlendirmeden ziyade belli bir yaş üzerindeki kullanıcılara dijital içerikleri nasıl
kullanacakları konusunda ücretsiz eğitimler verilmeli. Dikkat ederseniz haberlerde
dolandırılan insanların büyük bir çoğunluğu internet ortamında dolandırılan orta yaş üzeri
kullanıcılardır ki bunu engellemek için kurduğumuz Bilişim Mağdurları Derneğimizde de en
çok başvuru bu yaşlardan gelmektedir. Çünkü yaşlı dede ve teyzelerimiz maalesef sosyal
medyada her gördüğüne ve duyduğuna inanıyorlar. Bunun en önemli sebebi ise; ‘Mehmet
amca paylaşmış kesin doğrudur’, ‘Hafize teyze WhatsApp üzerinden gönderdi yalan olamaz’
gibi düşünceler bu konuya örnek olarak gösterilebilir” dedi.
“MÜFREDATA SOSYAL MEDYA KULLANIM EĞİTİMİ EKLENMELİ”
Seçkin platformlar daha kaliteli bir hedef kitleye hitap ederken, bazı platformların insanlara
akıl seviyesini sorgulatacak nitelikte yayın yapmasının bilinçli kullanıcı filtresi ile
engelleneceğini ifade eden Coşkunkan, “Eğitim müfredatımıza günümüz şartlarına da uyarak
sosyal medya kullanım eğitimi eklenmeli. İşte o zaman TikTok vb. platformlarda daha
kaliteli içeriklere sahip olacaktır. Bir de arz talep meselesi var TikTok gibi platformların
içerik üreticileri kullanıcıların taleplerini göz önünde bulundurarak içeriklerini üretiyorlar.
Aslında sizin akıl seviyesini zorlaştırıyorlar dediğiniz içerikler, içerik üreticilerini takip eden
kullanıcılara hitap eder şekilde oluşturuluyor” diye konuştu.
“VERİLERİNİZİ GÜVENİLİR KAYNAKLARDAN ELDE EDİN”
Gerçek paylaşımlarla, kurgu-montaj gibi tanımlamalarla tabir edeceğimiz paylaşımları ayırt
etmek için sosyal medya kullanıcılarının nelere dikkat etmesi gerektiğine değinen Coşkunkan,
“Öncelikle paylaşılan içerikten şüphe etmemiz lazım. Objektif olarak şüphe ile yaklaşıyorsak
o zaman doğru bir analiz yapma şansımız olur. İçeriğin araştırılması için araç kullanmak
istersek www.tineye.com isimli internet sitesi çok işinize yarayacaktır. Fake yani sahte
olduğundan şüphelendiğiniz görseli buraya yükleyerek görselin orijinalini ve ilk nerede
paylaşıldığını sosyal medyadan arındırılmış şekilde size sunacaktır. Bunun dışında arama
motorlarında konuyu araştırıp güvenilir kaynaklardan elde edilen veriler ile kurgu-montaj
olduğunu kendi mantığımızca anlayabiliriz” şeklinde konuştu.
“SOSYAL MEDYA DİLİ İNSANLARI KONTROL ALTINDA TUTMAK İSTİYOR”
Günlük hayatta kullanılan dili etkisi altına alarak yeni kavramlar üretilmesini ve iletişim
biçimlerinin şekillenmesini sağlayan bir dil türü olarak tanımlanan sosyal medya dilinin
özelliklerine de açıklamalarında yer veren Coşkunkan, “Sosyal medyanın kendisi başlı başına
evrensel bir dildir. Tıpkı lehçede olduğu gibi onda da bazı jargonlar var. Mesela bilimsel, gezi
veya spor ile alakalı paylaşımlar düzgün lehçe olarak kabul edilirse, sahte ve fake paylaşımlar
da sosyal medya dilinin sokak jargonu/argosu diyebiliriz. Bu dil insanları kontrol altına
tutmak ve içerik üreticilerinin istedikleri doğrultuda yönlendirmek adına sıkça kullanılmakta.
Bu dilin maalesef herhangi bir yazılı kuralı bulunmamakla beraber daha çok kültürel örfler
çerçevesinde bir takım doğal kuralları bulunmaktadır” ifadelerini kaydetti.
“UZMAN EĞİTMENİ MEB MÜFREDATINDA BULMAK ÇOK ZOR”
MEB müfredatında yer alan derslerin (bilişim teknolojileri ve yazılım, medya okuryazarlığı)
genç beyinleri şekillendirmek adına etkili olduğunun altını çizen Coşkunkan, önerilerde de
bulundu. Coşkunkan, şöyle devam etti; “MEB müfredatında ilgili bu konuya ilişkin dersler
var. Ancak bildiğim kadarıyla okullarda seçmeli ders olarak gösteriliyor ve eğitim süresi
kısıtlı olmakla beraber, uzman eğitmeni MEB okullarında bulmak çok zor. Genelde özel
eğitim kurumlarında uzman eğitmenlere rastlamak mümkün. Eğitmen sorunu çözüldükten
sonra müfredata kodlama dili, sosyal medya uzmanlığı, grafik tasarım, yapay zeka geliştirme
gibi konularında eklenmesi önemlidir.”
“SOSYAL MEDYA YASASI, DEFORMASYONLARIN ÖNÜNE GEÇECEK”
Sosyal Medya Yasası’na da konu başlıkları arasında yer veren Coşkunkan, şöyle konuştu;
“Dezenformasyon Yasası veya Sosyal Medya Yasası olarak dile getirilen yasa kesinlikle
doğru bir yasa ancak, tam anlamı ile herkes için kullanıldığı taktirde amacına ulaşmış olur. Bu
yasa doğru kullanılması durumunda sosyal medyada ki çok ciddi deformasyonların önüne
geçecektir. Fakat bu yasanın şimdiki veya gelecekteki iktidar sahipleri için de bir güç olarak
kullanılabileceğini atlamamız gerekir.”
“YABANCI DİL PROBLEMİ, MAĞDURİYETE DAVETİYE ÇIKARIYOR”
Ülkeler karması olarak tarif edebileceğimiz Antalya’da dil probleminin hala etkin bir şekilde
çözülemediğine değinen Coşkunkan, çeviri programları ile iletişim kurmaya çalışan kesimi
yorumladı. Coşkunkan, mevcut bilgi kirlilikleri, hali hazırda azaltılamamışken olası yanlış
anlaşılmaların önüne geçilmesi adına atılması gereken adımlara şöyle vurgu yaptı; “Şunu
ifade etmeliyim bu konu gerçekten çok önemli olmakla beraber insanlara mağduriyette
doğurabiliyor. Platformlar çeviri yaparken her platformda çeviride farklı kelimeler ile
karşılaşılabiliyor. Mesela aynı metni Google, Yandex ve Bing farklı şekilde çevirebiliyor.
Çevirileri iki dilde de çapraz çeviri kullanarak çevirmeyi tavsiye ediyorum. Şöyle ki; Rusça
metni örneğin Yandex’te Türkçe’ye çevirip, Türkçesini de Google’da Rusça’ya çevirdiğinizde
metnin içeriğini daha doğru anlamanız sağlanacaktır.”
“İÇERİK ÜRETİCİLERİ, MÜZİK İLE DUYGULARIMIZI YÖNETİYOR”
Fotoğraflar ve videolar üzerine müzikler yüklenerek insanların duygu ve düşüncelerinin ciddi
anlamda yönlendirildiğini söyleyen Coşkunkan, “Bu konu ile ilgili yakın zamanda Nature
Reviews Neuroscience dergisinde yayımlanan araştırmada araştırmacılar, müziğin sadece
duygusal durumumuzu etkilemediğini, müzik dinlemenin kişide duygusal tepkiler vermesine
neden olduğunu açıkladı. Bu çalışmadan da yola çıkarsak aynı görsele duygusal bir müzik
eşliğinde verilen tepki ile hareketli müzik eşliğinde verilen tepki farklı olabiliyor. Nörobilimci
Valorie Salimpoor’un önderliğinde yürütülen bir başka çalışmada ise; müzik soyut bir uyaran
olduğundan öfori ve özlem duygularını uyandırabiliyor. Bunun bilincinde olan içerik
üreticileri de içeriğe ulaşacak olan kullanıcıların tepkilerini kullanmış olduğu müzik ile
yönlendirmiş oluyor” dedi.
Sosyal medya kullanımı sürecinde insanların kategorize edilmesini doğru karşılamadığını
ifade eden Coşkunkan, bunun yerine fırsat eşitliği odaklı, daha kaliteli ve eğitime özen
gösterilen bir strateji belirlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Haber: Duygu TEKİN