DİYANETE KARIŞMAYIN!

Antalya Müftüsü Nazif Fethi Yalçınkaya, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Anayasa’nın vermiş olduğu görev kapsamı dahilinde yürüttüğü faaliyetlere ilişkin, belirli kesimler tarafından algı yönetimi yapıldığına dikkat çekti.
Müslüman bir ülkede, ‘Diyanet İşleri Başkanlığı şunu yaptı, bunu yaptı’ ifadelerinin kullanıldığını kaydeden Yalçınkaya, “Bu konuda hiç rahatsız olunmaması gerekiyor. Devletin bir kurumunun nasıl, ne yapacağına karışılamaz” dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 11 Temmuz’da 81 müftülüğe ‘Merkezi Ezan ve Vaaz Sistemi’ başlıklı bir yazı gönderdi. Diyanet İşleri Başkanlığı, 81 il müftülüğüne yolladığı talimatta ‘turistlere İslam’ı tanıtmak’ için ‘tarihi ve turistik bölgelere mobil mescit ve İslam’ı tanıtıcı broşür, kitap dağıtılacak stantlar’ kurulmasını istedi.
EZAN SESİ ULAŞMAYAN BÖLGELERE DİKKAT ÇEKİLDİ
Belirli sitelerden servis edilen haberlere göre söz konusu yazıda, daha önceki genelgede yer alan düzenlemeler anımsatıldı, ancak son iki hükmün yeni olduğu görüldü. Yazıda, ‘tarihi ve turistik bölgeler ile yaz aylarında nüfusu artan ve ezan sesi ulaşmayan bölgelerdeki vatandaşların da ezandan istifade edebilmeleri amacıyla gerekli teknik altyapının oluşturulması ve bu bölgelerde cuma namazı kılınabilmesi için imkanlar ölçüsünde mobil
mescit temini konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması’ istendi.
TEMSİL GÜCÜ YÜKSEL PERSONELE GÖREVLENDİRME
Ezan sesinin artırılması için gönderilen genelgede ‘başta yolcu terminalleri olmak üzere yerli/yabancı turistlerin uğrak yerleri, turistik mekânlar ve insanların gezi düzenledikleri yerlere Türkçe ve diğer dillerde İslam’ı tanıtıcı kitap ve broşürlerin dağıtımı yapılmak üzere Diyanet stantları kurulması; temsil gücü yüksek personelin bu stantlarda nöbetleşe görevlendirilmesi’ kaydedildi.
MÜFTÜ YALÇINKAYA’DAN DETAYLI DEĞERLENDİRME
‘Merkezi Ezan ve Vaaz Sistemi’ başlıklı bir yazıya ilişkin Akdeniz’de Yeni Yüzyıl Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Antalya Müftüsü Nazif Fethi Yalçınkaya, konuya ilişkin birtakım başlıkların detaylı şekilde ele alınması ve belirli noktalara vurgu yapılması gerektiğinin altını çizdi. 81 il müftülüğüne gönderilen metni ‘eksiksiz’ bir şekilde yorumlayan Müftü Yalçınkaya, cami merkezli din hizmetlerinde verimliliği artırmanın ana hedefler arasında yer aldığını söyledi.
“CAMİLER, İSLAM KARDEŞLİĞİNİN SEMBOLÜDÜR”
Huzur ve sükûnun adresi olan camilerin hayatın merkezi olduğunu kaydeden Müftü Yalçınkaya, “Kimi zaman hayatın karmaşası içinde insanların nefes almasını sağlayan ve onları manevi yönden yücelten bir mabet, kimi zaman çaresizler ve kimsesizler için sığınak, kimi zaman da yalnızlıktan bunalan ruhlar için sosyalleşme mekânıdır. İslâm kardeşliğinin ve birlikteliğinin sembolü olan camiler, belli kişi ve zümrelerin değil, kadın-erkek, genç-yaşlı her yaştan ve her sınıftan Müslümanın rahatlıkla ziyaret edip ibadetlerini eda edebilecekleri yerlerdir” dedi.
“ONURLU BİR SORUMLULUK GÖREVİNDEYİZ”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, kurulduğu günden beri camilerin ibadet, eğitim, öğretim ve kültür merkezi olarak kullanılmasını sağlamak amacıyla yoğun çaba gösterdiğini dile getiren Müftü Yalçınkaya, “Son yıllarda camilerimize yönelik hizmet çeşitliliği artarak devam etmektedir. Toplumun her kesimini din hizmetiyle buluşturmayı onurlu bir sorumluluk kabul eden, camilerde bilfiil görev yapan din görevlilerimiz, yirmi dört saat kapısı ve gönlü halka
açık din gönüllüleridir. Camilerden vatandaşlarımızın azami derecede istifade edebilmesini temin etmek ve cami merkezli din hizmetlerindeki etkinlik ve verimliliği artırmak amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çeşitli projelerin hayata geçirildiği bilinmektedir” diye konuştu.
“İSLAM’I TANITICI KİTAP VE BROŞÜR DAĞITILACAK”
Müftülüklere gönderilen yazıda Türkçe ve diğer dillerde İslam’ı tanıtıcı kitap ve broşürlerin dağıtımı için yapılmak üzere Diyanet stantları kurulmasının istendiğini hatırlatan Müftü Yalçınkaya, “Yerli/yabancı turistlerin uğrak yerleri, turistik mekanlar ve insanların gezi düzenledikleri yerlere Türkçe ve diğer dillerde İslam’ı tanıtıcı kitap ve broşürlerin dağıtımı için yapılmak üzere Diyanet stantları kurulması; temsil gücü yüksek personelin bu stantlarda
nöbetleşe görevlendirilmesi kaydedildi” şeklinde konuştu.
TARİHİ VE TURİSTİK BÖLGELERE MOBİL MESCİT
Müftü Yalçınkaya, şöyle devam etti; “Tarihi ve turistik bölgeler ile yaz aylarında nüfusu artan ve ezan sesi ulaşmayan bölgelerdeki vatandaşların da ezandan istifade edebilmeleri amacıyla gerekli teknik altyapının oluşturulması ve bu bölgelerde cuma namazı kılınabilmesi için imkanlar ölçüsünde mobil mescit temini konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması, tarihi ve turistik bölgeler ile yaz aylarında nüfusu artan ve ezan sesi ulaşmayan bölgelerdeki vatandaşların da ezandan istifade edebilmeleri amacıyla gerekli teknik altyapının oluşturulması ve bu bölgelerde cuma namazı kılınabilmesi için imkanlar ölçüsünde mobil mescit temini konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması’ istendi.”
“CİHAZLARIN SES DÜZEYİ UYGUN SEVİYEDE TUTULACAK”
Yaptığı açıklamada ‘ezan sesi’ konusundaki hassasiyete dikkat çeken Müftü Yalçınkaya, şunları kaydetti; “Yazıda, merkezi ezan ve vaaz sistemlerinin kontrol ve bakımlarının yapılması, cami ve minare hoparlörlerinin doğrudan binalara yöneltilmemesine özen gösterilmesi gerektiği, aynı zamanda yaz ayları içerisinde bulunmamız sebebiyle vatandaşların kapı ve pencereleri açık konumda tutması göz önünde bulundurularak cihazların ses düzeyinin ortalama 70-85 dB (desibel) arasında uygun bir seviyede tutulmasına özen gösterilmesi belirtildi.”
“GÖREV TANIMIMIZI ANAYASADAN ALIYORUZ”
Konuya yaklaşımında belirli noktalara dikkat çekilmesi gerektiğini talep eden Müftü Yalçınkaya, “Benim vurgulamak istediğim nokta şu; biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak vatandaşlarımızın dini konularda bilgilendirmekle yükümlüyüz. Anayasanın bize verdiği görev bu. İbadet yerlerini yönetmek bizim anayasal görevimiz. İslam dininin inanç, ibadet, ahlak esasları ile ilgili işlerini yürütmek, insanları doğru dini bilgi ile bilgilendirmek ve ibadet
yerlerini yönetmek. Vatandaşların da vatandaşlarımızın da büyük bir çoğunluğu Müslüman. Bizden ibadet yeri istedikleri zaman eğer mobil mescide ihtiyaç varsa bunları sağlıyor Diyanet İşleri Başkanlığı. Genelde çok ihtiyaç yok ama ihtiyaç olursa bunlar da sağlanmaya çalışılıyor” ifadelerine yer verdi.
“İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ ‘EZAN SESİNİ YÜKSELTİN’ DENİLMİYOR”
Bazı haber kaynaklarının ‘ezan’ konusunu farklı şekilde ele aldığını ve ana düşünceden uzak, farklı anlamlara yol açacak düzeylere ulaştığını söyledi. Müftü Yalçınkaya, “Yazın belirli bölgelerde bulunduğu yerlere ezan sesi ulaşmıyor. ‘Ezan sesinin ulaşmasını sağlayın’ diyor. Yani oradaki iddia gibi ‘sesi yükseltin, ezan sesini yükseltin’ gibi değil bizzat yönetmelikte
belirlenmiş olan 70-85 desibel arası olması gerektiği, daha fazla olmaması gerektiği umuluyor. Bunları söyleyebilirsiniz. Eğer 85 desibelin üzerinde ise biz zaten bunun gerekli tedbirini alıp düşürüyoruz. Şu ana kadar ‘ezan sesi yüksek’ denilen yerlerde hiç 85 desibelin üzerindeki bir sese rastlamadık ama gerçekten böyle bir şey olursa biz düşürürüz” ifadelerini kaydetti.
“DEVLET KURUMUNUN NE YAPACAĞINA KARIŞILAMAZ”
Olması gereken düzeyden fazla bir ses aralığı ile insanların hiçbir zaman rahatsız edilmeyeceklerine değinen Müftü Yalçınkaya, şöyle konuştu; “Biz vatandaşlarımıza doğru dini bilgiye ulaşabilmeleri için tabii ki Diyanet Yayınları’na ulaşabilecekleri ortamı hazırlarız. Bu konuda hiç rahatsız olunmaması gerekiyor. Müslüman bir ülkede, ‘Diyanet İşleri Başkanlığı şunu yaptı’, ‘Diyanet İşleri Başkanlığı bunu yaptı’ ifadeleri kullanılıyor. Devletin
bir kurumunun nasıl, ne yapacağına karışılamaz. Yönetmeliklerle belirlenmiş bir şey yapıyor. Anayasanın vermiş olduğu görevin dahilinde yapmış olduğu işler bunlar.”


24.07.2023 16:27:49