Doğa hepimize emanet!

Türkiye’nin termik santrallere mahkum olmadığını söyleyen TEMA Vakfı Konyaaltı Temsilcisi Av. Sitare Alkım Ünver, “Farklı bir enerji ve kalkınma politikasının mümkün olduğunu bilimsel veriler ortaya koymaktadır” dedi

ONARILMASI GÜÇ HASARLAR

Ülkemizde madencilik ve enerji konusunda yatırımlar hız kazanmış, planlamaların interdisipliner bir yaklaşımla ele alınmaması nedeni ile çeşitli sorunlar ortaya çıktığını dile getiren Ünver, “Enerji odağında enerji verimliliği ya da tasarrufunun önceliklendirilmemesi, doğaya uyumlu enerji üretim teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımı konusunda teşviklerin yetersiz olması, ÇED süreçlerinin bilimsel ve etik standartlara, üstün kamu yararına dayandırılarak yürütülmemesi ve tüketim odaklı alışkanlıklar, başta orman ve tarım alanları olmak üzere doğanın bütününde onarılması güç hasarlara neden olmaktadır” ifadelerini kullandı.

BAŞKA BİR YÖNE EVRİLİYOR

2012 yılının ‘kömür yılı’ ilan edilmesiyle birlikte, madencilik ve termik santral çalışmaları hız kazandığına dikkati çeken Sitare Alkım Ünver, “Söz konusu faaliyetlerin oluşturduğu ekoloji ve halk sağlığı problemleri nedeniyle de kömür yakıtlı termik santralller, madencililik ve enerji politikaları başlığı içerisinde zaruri ve öncelikli bir çalışma alanı haline gelmiştir. Söz konusu süreç, 2021 yılında Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylaması, 2053 Net Sıfır Taahhüdünün verilmesiyle başka bir yöne evrilmeye başlamıştır. Bu bağlamda, TEMA Vakfı olarak başta tarım alanları ve su varlıklarımızı korumak amacıyla kömür madenciliği ve termik santrallere karşı faaliyetlerimizi sürdürmekte, politika önerileri geliştirmeye, çevre yatırımlarını tamamlamamış özelleştirilmiş termik santralleri izlemekteyiz” açıklamasında bulundu.

TERMİK SANTRALLERE MAHKUM DEĞİLİZ

“Türkiye’nin pek çok yerinde toprağı, suyu, havayı tehdit eden termik santrallere karşı hukuki çalışmalar yürütmektedir” diyen TEMA Vakfı Konyaaltı Temsilcisi Av. Sitare Alkım Ünver şunları söyledi: ““Doğaya ve insan sağlığına ciddi zararlar veren termik santraller yerine alternatif enerji kaynakları, enerji verimliliği ve tasarrufu gibi enerji ihtiyacını azaltacak çalışmalara ilişkin politika notları hazırlayarak Türkiye’nin termik santrallere mahkum olmadığını, farklı bir enerji ve kalkınma politikasının mümkün olduğunu bilimsel veriler ile ortaya koymaktadır. Türkiye’deki madencilik uygulamalarında kümülatif etkinin ve fayda-maliyet dengesinin gözetilmemesi, özellikle metalik madencilik odağında doğaya ve sosyo-ekonomik yaşama kalıcı zararlar veren siyanürlü liçleme yönteminin tercih edilmesi en önemli sorunlar olarak öne çıkmaktadır. TEMA Vakfı; su ve toprak varlıkları üzerindeki geri döndürülemez etkisi nedeniyle enerji ve maden projelerini yakından takip etmekte, ekosistem üzerinde olumsuz etkisi olacağını düşündüğü projelere karşı çalışmalarını bilimsel ve hukuksal olarak yürütmekte, gerektiğinde kampanyalar düzenleyip farkındalık yaratarak konuyu kamuoyunun gündemine getirmektedir.”

 

Haber: Yalçın KÜÇÜK


28.05.2024 10:29:40