Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, Türkiyenin bütçe açığının kapatılmasında önemli görev üstlenen Antalya ekonomisi pandemi süreciyle birlikte adeta Ekonomik Afet yaşadığını belirtti.
Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramaza Düzen, Pandemi 2020 yılında dünya ekonomisini altüst ettiğini ve Türkiye de nasibini alırken en fazla etkilenen şehirlerin başında ise Antalya yer aldığını ifade ederek;2020 Mart başından itibaren pandemi süreci ile sarsılan ülke ekonomisinin tarım ve turizm ayağında dünya çapında önemli bir yük taşıyan şehrimiz Antalya,söz konusu süreçte yüzde 80'den fazla küçülerek ciddi manada hasar almıştır dedi.
Düzen, Turizm ve tedarikçiler ile istihdam kısacası Antalya ekonomisi altüst oldu. Mutlaka Antalyaya ayrıcalıklı destek sağlanmalı diyerek; Özellikle yarım sezon faaliyette bulunan turizm sektörü ve buna bağlı olarak hayatiyetini devam ettiren yan sektörler süreçten direkt olarak etkilendikleri için 2021e yeni başladığımız şu günlerde hayatta kalma mücadelesi vermektedirler diye konuştu
Yine tarım sektörü de hem yükselen maliyetler, hem de turizm sektörünün yeterli gelmemesi nedeniyle zor günler yaşadığını belirten Düzen, Çiftçilerimizin üzerine, hali hazırdaki borç yüklerine bir de pandemi nedeniyle eklenen yeni borçlanmalar eklenmiştir.Şehrimizin birbirlerine kısmen bağlı ve en önemli iki sektörü olan tarım ve turizmde ortaya çıkan yıkıcı tablodan devlet destekleri ile çıkmaktan başka bir yol kalmamıştır diye belirtti.
Düzen, Bu anlamda Saadet Partisi olarak Antalya Ekonomisinin pandemi sürecinden en az hasarla çıkması için devletimizden beklentilerimiz şunlardır:
1-Yılın başında (2020) Türkiye geneli için 55 milyon turist ve 40 milyar dolar gelir hedefine, şehrimiz için de 18 milyon turist ve 13 milyar dolar gelir hedefine uygun olarak hazırlık yapan Antalya, sonuçta tam bir şokla karşı karşıya kalmıştır.
Tabiri yerindeyse Türkiye ortalaması bir şok yaşadıysa Antalya en az üç şok yaşamıştır.
Bu vesileyle Antalya için "ekonomik afet bölgesi" ilan edilmelidir.
2-Zira turizm sektöründe yaşanan bu istihdam kaybı şehrin en önemli sorunlarından birisidir.
Sektör gereği zaten tam yıl çalışamayan turizm çalışanları, 2020 yılında sektörün kısıtlı açılması nedeniyle sektörde yeterince iş bulamamışlardır.
Ülke çapında getirilen kısıtlamalar nedeniyle başka sektörlerin de aynı anda durması, turizm çalışanlarının diğer sektörlere geçişine imkân vermemiştir.
Bu manada turizm çalışanlarına esnek çalışma imkanının iyileştirilerek sunulması, tamamen işsiz kalan sektör çalışanları için işsizlik maaşlarının geçimlerini sağlayabilecek seviyelerde ödenmesi elzem bir durumdur.
3-Turizme bağlı sektörlerde yaşanan durgunluklar nedeniyle küçük ve orta ölçekli firmalarda başta kamuya ve bankalara olmak üzere yapılan borçlanmaların 2021 yılı içinde ödenmesi de pek mümkün görünmemektedir.
Pandemide ikinci dalganın çok daha kuvvetli gelmesi piyasaları tekrar bozmuş, hafta sonu kısıtlamaları ile devam eden kısıtlama uygulamaları işletmeleri derinden etkilemiştir.
İyi şartlarda Nisan ve Mayıs aylarında tekrar piyasaların normale döneceğini düşünsek bile geçmiş dönem borçlar ve onların faizleri kalıcı sorunlar oluşturacak gibi görünmektedir.
Bu bağlamda kamunun alacaklarını 2022 ve ileri yıllara faizsiz olarak tehir etmesi, banka borçlarının da faizsiz yapılandırılması noktasında devlet desteğine ihtiyaç vardır ki diğer ödemelerin yapılabilme kabiliyetine sahip olunsun.
4-Söz konusu süreçte seri iflasların olabileceği endişesini taşıyoruz.
Böyle bir riskin gerçekleşmemesi için başta kamu otoritesi olmak üzere hepimiz tedbirler almalıyız.
Dolayısıyla iflas noktasına gelen KOBİler için devlet tarafından mevcut işi kurtarabilecek ek destek paketlerine özellikle ihtiyaç vardır.
Başta gıda sektörü olmak üzere (restoran, hazır gıda,fast food) bir çok sektör ikinci dalga önlemlerinden çok şiddetli olarak etkilenmişler, bir çoğu tezgahını kapatmak zorunda kalmıştır.
Sağlanacak destekler ile söz konusu işletmeler varlığını devam ettirebilir hale getirilmelidir.
5-Tarımda talep zayıflığı, son 91 yılın en kurak döneminin yaşanması ve sıra dışı soğuk ve sıcak dalgalanmalar nedeniyle başta zeytin ve narenciyede ortalama yüzde 50 civarında ürün kaybı yaşanmıştır.
Çiftçilerimiz yıllık ortalama girdi maliyetleri yüzde 50 artmışken yüzde 15'lik fiyat artışına katlanmaya devam etmektedir.
Ancak bilinmelidir ki tarımsal faaliyetlerle uğraşanlar yıllardır bu gelir kaybını yaşamaktadır.
O halde piyasada yaşanan talep boşluğunu ihracatla kapatmanın yoluna gidilmeli, ihracatçılara verilecek çeşitli destekler ile özellikle tarımsal ürünlerimiz yurtdışı pazarlarda daha rekabetçi olacak şekilde satışa sunulmalıdır
05.01.2021 11:27:00