GERÇEK HAYATTAN KOPARTIYOR!

Sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, bireylerin gerçek hayatla ilişkilerinin zayıfladığı ve sosyal medyada gördükleri idealize edilmiş hayatlarla kendi yaşamlarını karşılaştırarak mutsuzluğa kapıldıkları yönündeki endişeler artıyor. Bu konuda açıklamalarda bulunan Uzman Psikolojik Danışman Levent Kayra Aygün, sosyal medyanın bireyler üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti.

Sosyal Medya ve Gerçek Hayat Arasındaki Uçurum

Aygün, sosyal medya platformlarının kullanıcılarına hayatlarının belirli anlarını paylaşma imkanı sunduğunu, ancak bu paylaşımların genellikle en iyi anlardan oluştuğunu belirtti. Aygün, “Tatiller, başarılar, lüks yaşam tarzları gibi unsurların ön planda olduğu bu paylaşımlar, gerçek hayatın sadece küçük bir yansımasını oluşturuyor. Bu durum, kullanıcıları kendi yaşamları ile bu idealize edilmiş hayatlar arasında bir karşılaştırma yapmaya itiyor. Sonuç olarak, bireyler kendi hayatlarını olduğundan daha değersiz hissetmeye başlayabiliyor” dedi.

Aygün, “Bu karşılaştırmalar, bireyleri mutsuzluğa ve hatta depresyona sürükleyebilir. ‘O bunu yapabiliyor, ben neden yapamıyorum?’ sorusu, bireylerin kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olabilir. Ancak unutmamak gerekir ki, sosyal medyada gördüğümüz her şey gerçeği yansıtmaz. Filtrelenmiş hayatların peşinden koşarken, kendi gerçeğimizi kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabiliriz” dedi.

Mutsuzluğun Yeni Kaynağı: Sosyal Medya Kıskançlığı

Sosyal medyanın bireyler üzerindeki etkileri arasında belki de en tehlikelisinin kıskançlık duygusunu körüklemesi olduğunu ifade eden Aygün, sürekli olarak başkalarının hayatlarını izleyen bireylerin, kendi hayatlarından tatmin olamamaya sürüklendiğini belirtti ve “Özellikle başarı, güzellik ve zenginlik gibi kavramlar üzerinden yapılan kıyaslamalar, bireyleri derin bir mutsuzluğa itiyor” dedi.

Uzman Psikolojik Danışman Levent Kayra Aygün, “Neden ben bu başarıyı elde edemedim? ya da ‘Neden ben bu kadar güzel değilim?’ gibi düşünceler, bireyin kendine olan güvenini sarsabiliyor. Bu duygusal dalgalanmalar, bireylerin psikolojik sağlıklarını olumsuz etkileyebilir” ifadelerini kullandı. Aygün, “Gerçek hayattaki başarı ve mutluluk, sosyal medyada görülenlerle kıyaslanmamalıdır. Her bireyin hayatında farklı dinamikler ve zorluklar vardır. Önemli olan, kendi yolculuğumuza odaklanmak ve sosyal medya tarafından dayatılan mükemmeliyetçi anlayışa kapılmamaktır” diye ekledi.

Gerçek Hayatı Yeniden Keşfetmek

Sosyal medyanın doğru kullanıldığında faydalı bir araç olabileceğini belirten Aygün, ancak bağımlılık haline geldiğinde gerçek hayattan kopuşa neden olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Bireylerin, sosyal medyada gördükleri ile kendi hayatlarını karşılaştırmak yerine, kendi mutluluklarını ve başarılarını keşfetmeye odaklanmaları gerektiğini vurgulayan Aygün, “Sosyal medyanın yanıltıcı dünyası yerine, gerçek hayatın değerini bilmek, huzurlu ve dengeli bir yaşam sürmenin anahtarıdır” dedi.

Uzmanlar, sosyal medya kullanımının kontrol altında tutulmasının, bireylerin psikolojik sağlığı ve genel yaşam memnuniyeti açısından büyük önem taşıdığını belirtiyor. Gerçek hayatta anlam bulmak ve sosyal medya tarafından sunulan yanıltıcı mükemmeliyetçiliğe kapılmamak, daha sağlıklı bir yaşam sürdürmenin temel adımları olarak görülüyor.

Haber: Yalçın KÜÇÜK


21.08.2024 11:57:40