Pes etmek yok!

Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Hukuk Komisyonu Üyesi Av. Buse Duran, Antalya’daki kadın cinayetlerine ilişkin konuştu. Kadınların yalnız olmadıklarını hatırlatan Duran, “Şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadınlarımızın, hukuki mücadelelerinden asla vazgeçmemeleri gerekir” dedi.

 ‘KADIN CİNAYETİ’ KAVRAMI OLUŞTU

‘Kadın cinayetleri neden işlenir?’ sorusu, halen yanıt bulmazken kadınların toplumsal cinsiyete dayalı nedenlerle öldürülmeleri dünya çapında çok yaygın bir durum olduğu için kanıksanmaya devam ediliyor. Durumun o denli vahim bir noktaya erişmesi, kısa süre içinde İngilizce dışındaki dillerde de bu kelimenin karşılığının bulunarak, Türkçe’de ‘kadın cinayeti’ terimi ile karşılanmasına neden oluyor.

KORKUNÇ SON, ARTIK SON BULSUN!

Varlığından kadınlar olarak son derece rahatsızlık duyduğumuz tabir olan ‘kadın cinayetleri’ hız kesmeden devam ediyor. Her gün bir yerlerde kadınlar öldürülüyor. Çocukların önünde dahi öldürülmekten kurtulamayan kadınlar için ölüm kaçınılmaz bir son haline geliyor. Gelinen noktada ise gözler ‘Uzaklaştırma Kararları’na çevriliyor. Cinayetleri önleme noktasında yetersiz kalan uzaklaştırma kararları, insanların hukuki yaptırımlarının caydırıcılık düzeyini ve güç oranının sorgulamasına neden oluyor.

“SADECE BAŞLIKLAR DEĞİŞİYOR”

Geçtiğimiz günlerde gazetelerin 3. sayfa haberlerinde kendimizi sorgulamamızı gerektirecek kadın cinayetlerine bir yenisi daha eklendi. Antalya Kepez’de yaşayan Sümeyye Yavlak, boşanma aşamasındaki eşi Mehmet Yavlak tarafından 20’den fazla bıçak darbesiyle öldürüldü. Manşetlere taşınan kadın cinayeti konusunun, başlıkları değişse de aynı acı tabloyu gözler önüne serdiğini söyleyen Duran, “Başta Antalya olmak üzere, tüm kadın cinayeti haberi sonrası, hepimiz derinden üzülüyoruz. Her geçen gün artan, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri vakaları ne yazık ki toplumumuzun kanayan yarası haline gelmiştir. Günümüzde hala kadınların yaşam hakkı için mücadele veriyor olmamızı kabullenmek zor olsa da neredeyse her gün kadın cinayeti haberi ile karşılaşmaktayız” dedi.

“HAK VE HUKUK İYİ BİLİNMELİ”

Kadına yönelik şiddetin en uç noktası olan kadın cinayetlerinin bireysel değil toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çeken Duran, “Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kadın cinayetlerinin önüne geçmek ve kadını her alanda güçlendirmek için adımlar atılmalıdır. Özellikle kadının iş dünyası, siyaset alanındaki engellerin kaldırılması gerekir. Toplumunda kadının güçlü olması toplumun da güçlü olmasını sağlayacaktır. Güçlü kadın, güçlü toplumdur. Kadının güçlü olması yani kendisini topluma ifade edebilmesi için hakları ve hukuku iyi bilmesi gerekir” diye konuştu.

“BİLİMSEL BAKIŞ AÇISI GEREKİYOR”

Toplumun kadına bakışının değiştirilmesinin sağlanarak, psikolojik ve sosyal anlamda bilinçlendirmek adına ivedi düzenlemeler getirilmesi gerektiğine dikkat çeken Duran, “Kadına yönelik toplumsal baskı ve psikolojik şiddetle mücadele edilmelidir. Psikolojik ve sosyolojik bir sorun olarak değerlendirilmesinin zorunlu olmasının yanı sıra konuya ilişkin olarak Ceza Hukuku bağlamında bir değerlendirme yapacak olursak, kişinin en temel haklarından biri olan yaşam hakkı hiçe sayılarak, kasten öldürme suçu meydana gelmiştir. Bu suç yaşayan her insan aleyhine işlenebilen serbest hareketli bir suçtur” şeklinde konuştu.

NİTELİKLİ HAL OLARAK EKLEME

Nitelikli hallerin bir arada bulunmasının ceza tayini açısından rol oynadığına dikkat çeken Duran, şöyle konuştu; “Değinilmesi gereken önemli bir husus, kanunda yapılan değişiklik ile 12.05.2022 tarihinde suçun kadına karşı işlenmesi de nitelikli hal olarak eklenmiştir. Haliyle olayda hem eşe hem de kadına karşı suçun işlenme hali mevcut olduğundan, birden fazla nitelikli halin bir arada bulunduğu görülmektedir. Somut olaya göre suçun oluş biçimi, kastın yoğunluğu, kullanılan araçlar gözetilerek cezanın alt ve üst sınırı açısından bir değerlendirme yapılacaktır.”

“YAŞAM HAKKI KORUNUYOR”

Kasten öldürme suçu ile korunan hukuki değerin yaşam hakkı olduğunu kaydeden Duran, şu ifadelerde değindi; “Bu hak Anayasamızın 17. maddesinde, ‘Herkes, yasama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir’ şeklinde güvence altına alındığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi; ‘Herkesin yaşama hakkı yasanın koruması altındadır. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimse kasten öldürülemez’ şeklinde olup yaşam hakkının uluslararası alanda da korunduğunun bir göstergesidir.”

“GEREKLİ TEDBİRLER ALINMALI”

Yaşanan cinayet vakalarının, yaşam hakkı ihlalinin önüne geçmek adına etkin ve caydırıcı pek çok hukuki düzenlemelere gereksinim duyulduğunu bir kez daha gösterdiğine vurgu yapan Duran, açıklamalarını şu sözlerle tamamladı; “Bireysel ve toplumsal düzeyde önleyici ve etkili tedbirlerin ivedilikle alınması kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir. Son olarak, kadınlarımızın yalnız olmadıklarını ve güç birliği, dayanışma ile bu vahim durumun son bulacağını, şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadınlarımızın bu anlamda hukuki mücadelelerinden asla vazgeçmemeleri gerekir.”

Haber: Duygu TEKİN

      


27.08.2023 18:18:46