Silah edinimini engelleyin!

Sosyolog & Aile Danışmanı Rukiye Orhan, son dönemde ülkemizde artış gösteren ve basında sıklıkla yer bulan şiddet temalı eylemlerin azaltılması için silah kontrolü politikalarının etkili bir biçimde uygulanması gerektiğini ifade etti.

Bireysel silahlanmanın şiddet içerikli olayların yaşanmasında tetikleyici bir faktör olduğunu ifade eden Orhan, “Yasalarla silah satışı ve taşıma süreçlerinin sıkılaştırılması, silah sahipliğinin düzenlenmesi ve tehlikeli bireylerin silah ediniminin engellenmesi önemlidir” dedi.

       

ŞİDDET OLGUSU ACİL OLARAK ELE ALINMALI

Son dönemde yerel ve ulusal basında sıklıkla karşılaştığımız şiddet içerikli haberler göstermektedir ki, insanlar en ufak bir olayda doğrudan cana kasteden şiddet yönelimlerini sürdürmeye devam ediyor. Toplumda katlanılamaz boyutlara ulaşan şiddet eğilimi ve yaşanan şiddet olgusu, acil olarak değerlendirilmesi gereken konu başlıkları arasında yerini alıyor.

NORMATİF DİSİPLİNLER HAK ETTİĞİ ÖNEMİ BEKLİYOR

Şiddete yol açan olgu ve etkenlerin ortadan kaldırılması için kapsamlı çalışmaların yapılması gerekli hale gelirken, devreye sokulması gereken normatif disiplinler de önemini topluma bir kez daha hatırlatıyor. Dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle oluşan farklılıkları çatışmaya dönüştüren sosyo-kültürel ortamlar da düzenleme beklentisi içinde mevcudiyetini koruyor.

“ŞİDDET İLE TANIŞMA ÇOCUKLUK DÖNEMİNE DENK GELİYOR”

Şiddeti yani saldırganlığı, ‘Bir kişiye veya bir gruba zarar vermek veya acı çektirmek amacıyla kullanılan saldırganlık, agresiflik ve güç kullanımı’ olarak tanımlayan Rukiye Orhan, konuyu hem Sosyolog hem Aile Danışmanı ünvanı ile birbirinden farklı iki disiplin olarak yorumladı. “Şiddet öğrenilen bir şey midir?” sorusuna yanıt veren Orhan, şiddetin yani saldırganlığın, ‘çocuklukta öğrenilen bir duygu’ olduğuna dikkat çekti.

“ŞİDDET, İNSAN HAKLARINA VE HUKUKA AYKIRIDIR”

Evde bebeklikten beri şiddeti gören çocukların bu davranışı kafasında normal bir durum gibi algıladığına dikkat çeken Orhan, “Çocuk, babasının annesine şiddet uygulamasını görünce bir kadına şiddet uygulanabileceğini öğrenir. Şiddet uygulanarak amacını elde edebileceğini görünce zihinsel şartlanma ile şiddet artı ödül ikilisi beynine yerleşir. Sorunları şiddetle çözmeyi öğrenir. Elbette şiddet insan haklarına ve hukuka aykırıdır ve toplumda zararlı sonuçlara yol açabilir. Şiddetin birçok nedeni olabilir, ancak genellikle güç, kontrol, öfke, kıskançlık, intikam veya önyargı gibi faktörlerden kaynaklanır. Şiddet, bireysel düzeydeki saldırılardan, aile içi şiddete, okul zorbalığından toplumsal çatışmalara kadar çeşitli şekillerde kendini gösterebilir” dedi.

MANİPÜLASYONLAR, TEHDİTLER, SUSTURMALAR…

Şiddetin, çeşitli biçimlerde tezahür edebileceğini bilgisini veren Orhan, şöyle devam etti; “Fiziksel şiddet; bir kişinin vücut veya fiziksel varlığına zarar verme niyetiyle gerçekleştirilen şiddettir. Örnek olarak dövme, saldırı, cinsel şiddet, fiziksel istismar ve cinayet verilebilir. Sözel şiddet ise sözler, ifadeler veya tehditler yoluyla bir kişinin duygusal veya psikolojik olarak incinmesine yönelik şiddettir. Sözel hakaretler, küfürler, aşağılama, tehditler ve aşağılama gibi örnekler verilebilir. Duygusal şiddet, bir kişinin duygusal ve psikolojik sağlığına zarar verme amacıyla yapılan şiddettir. Manipülasyon, tehditler, susturma, aşağılama, sürekli eleştirme veya suçlama gibi davranışlar duygusal şiddete örnek olarak verilebilir.”

ŞİDDET MİKRODAN MAKROYA HER KESİMİ ETKİLİYOR

Ekonomik ve toplumsal şiddet konularına da değinen Orhan, “Ekonomik şiddet, bir kişinin maddi kaynaklarına veya ekonomik özgürlüğüne zarar verme amacıyla gerçekleştirilen şiddettir. Örneğin, maddi kaynakların kontrol edilmesi, ekonomik bağımsızlığın engellenmesi, ekonomik istismar gibi durumlar ekonomik şiddet örnekleridir. Toplumsal şiddet de toplumun genel düzenine, kurallarına veya toplumsal yapılarına zarar verme amacıyla gerçekleştirilen şiddettir. Terörizm, çete şiddeti, ayaklanmalar, toplumsal çatışmalar ve savaşlar gibi örnekler toplumsal şiddete örnek olarak verilebilir. Bu şiddet türleri, şiddetin çeşitli biçimlerini ve tezahürlerini kapsayan bir örneklemedir. Şiddet, zarar verme, güç kullanma ve kontrol etme niyetiyle gerçekleştirilen davranışlarla karakterize edilir” şeklinde konuştu.

“AŞIRI REKABETÇİ EĞİTİM SİSTEMLERİ ŞİDDETİ ARTIRABİLİR”

Şiddetin, birçok farklı kaynağı ve nedeni olan karmaşık bir konu olduğunu ifade eden Orhan, şiddetin genel kaynakları ve nedenlerinin bazı örneklerini şu ifadelerle açıkladı; “Toplumsal faktörler batığımızda şiddetin unsurlardan kaynaklandığını gözlemleyebiliriz. Bunlar arasında yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik, ayrımcılık, aile içi şiddet, suç, uyuşturucu bağımlılığı, zayıf sosyal destek ağları ve sınıf çatışmaları gibi unsurlar yer alabilir. Eğitim ve kültürel faktörler de şiddetin nedenlerinden biridir. Şiddeti teşvik eden kültürel normlar, aşırı rekabetçi eğitim sistemleri, aşırı şiddet içeren medya içerikleri, toplumda şiddetin normalleşmesi gibi faktörler şiddeti artırabilir. Bireylerin düşünce şekilleri, inançları, tutumları ve değerleri, şiddetin ortaya çıkmasında etkili olabilir. Örneğin, öfke kontrol sorunları, düşmanca düşünce kalıpları, aşırı saldırganlık eğilimleri, düşük empati seviyeleri gibi bilişsel faktörler şiddetin nedenleri arasında sayılabilir.”

“SOSYAL MEDYA ŞİDDET TEŞVİKİ İÇİN PLATFORM OLABİLİR”

Şiddetin psikolojik faktörler, siyasi ve sosyal istikrarsızlık, internet ve sosyal medya ayağını da değerlendiren Orhan, şöyle devam etti; “Şiddetin psikolojik nedenleri arasında kişisel travmalar, işkence, istismar, zihinsel hastalıklar, intikam arzusu, düşük özsaygı, kontrol eksikliği, özgüven sorunları ve öfke yönetimi zorlukları yer alabilir. Siyasi çatışmalar, savaşlar, etnik veya dini çatışmalar, terörizm gibi sosyal ve siyasi istikrarsızlık durumları şiddeti artırabilir. İnternet ve sosyal medya, şiddetin yayılması ve teşviki için bir platform olabilir. Siber zorbalık, çevrimiçi nefret söylemi, şiddet içeren içeriklerin kolay erişilebilirliği gibi faktörler şiddeti tetikleyebilir. Bu faktörler, şiddetin genel kaynakları ve nedenlerini kapsayan bir örnekleme sunar.”

“EĞİTİM KURUMLARI, AİLELER VE TOPLUM İŞ BİRLİĞİ YAPMALIDIR”

Şiddeti önlemenin birçok yolu olduğunu dile getiren Orhan, şiddeti önlemeye yönelik etkili yöntemlere ilişkin şöyle konuştu; “Eğitim, şiddeti önlemede temel bir rol oynar. Şiddetin zararlarını ve çözüm yollarını öğreten, empati ve iletişim becerilerini geliştiren eğitim programları, şiddeti azaltmada etkili olabilir. Eğitim kurumları, aileler ve toplum bu konuda iş birliği yapmalıdır. Şiddetin toplumda kabul edilemez olduğunu vurgulayan kampanyalar, medya aracılığıyla bilinçlendirme çalışmaları, seminerler ve etkinlikler düzenlenmelidir. Toplumun şiddeti reddetmesi ve şiddet karşıtı bir kültürün oluşturulması önemlidir. Şiddetin önlenmesi için etkili yasal ve hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Bu, şiddet suçlarına karşı sıkı cezaların uygulanması, koruyucu yasaların oluşturulması ve şiddet mağdurlarına destek sağlanması anlamına gelir.”

“ETKİLİ SİLAH KONTROLÜ POLİTİKALARI UYGULANMALIDIR”

Aile içi şiddeti önlemek için ailelere destek sağlanması gerektiğinin altını çizen Orhan, “Ebeveynlik becerilerinin geliştirilmesi, aile içi iletişim ve çatışma çözme becerilerinin öğretilmesi, aile danışmanlığı hizmetlerinin sunulması önemlidir. Çocukların sağlıklı bir ortamda büyümeleri, şiddetin önlenmesinde kritik bir faktördür. Şiddetin azaltılması için etkili silah kontrolü politikaları uygulanmalıdır. Yasalarla silah satışı ve taşıma süreçlerinin sıkılaştırılması, silah sahipliğinin düzenlenmesi ve tehlikeli bireylerin silah ediniminin engellenmesi önemlidir. Potansiyel şiddet olaylarının erken tespiti ve müdahalesi için etkili destek hizmetleri sağlanmalıdır” dedi.

Orhan, şiddet mağdurlarına sığınaklar, danışmanlık, psikolojik destek ve hukuki yardım gibi hizmetlerin sunulması gerektiğini sözlerine ekledi.

Haber: Duygu TEKİN


20.08.2023 19:47:44