yoğunluğu ölçülerek ilan edilmelidir. Ancak böylelikle bina işletmecileri mekanik havalandırma sistemlerini çalıştırmama gibi bir durumdan kaçınacaklardır” ifadelerini kullandı.
Ozon bir çözüm mü?
Zamanla kirlenen ve ağırlaşan havayı baskılamak için bazı işletmelerde kontrolsüz bir şekilde ozon jeneratörleri ile ortama ozon verdiğini de dile getiren Başkan Atmaca, “Ozon aktif bir gazdır ve birçok malzeme ile reaksiyona girerek solunum için zararlı olabilecek başkaca kirleticilerin oluşmasına da neden olabilir, bu nedenle kontrolsüz ozon basılması hususuna da dikkat edilmelidir. Kirlenen havayı ozon ile baskılamak yerine mekânı taze ve temiz dış ortam havası ile beslemek en uygun çözümdür” şeklinde konuştu.
Kaliteli bir iç ortam havası nasıl sağlanır?
Atmaca, kalabalık kapalı ortamlarda dış kaynaklı toz ile yapıştırıcılar, temizlik maddeleri, ahşap ürünler, oda kokuları ve parfüm gibi maddelerden kaynaklı uçucu organik bileşenler denilen kimyasal kaynaklı kirleticiler olduğu gibi insan kaynaklı virüs ya da bakteri gibi biyolojik kirleticilerin de olduğunu aktararak, “Tüm kirleticileri ölçerek kontrol altına almak zordur ancak karbondioksit yoğunluğu iyi bir göstergedir. Kaliteli bir iç ortam havası için olması gereken en yüksek karbondioksit yoğunluğu kapalı ortamın tipine göre uluslararası standartlarda mevcuttur. Genellikle kalabalık kapalı ortamlarda 800 - 1000 ppm karbondioksit yoğunluğunun altında kalınmasına özen gösterilir. Bu da ancak verimli ve kesintisiz bir havalandırma ile sağlanabilir. Kaliteli iç ortam havası alerji, astım veya diğer birçok solunum yolu hastalığının önüne geçilmesinde önemlidir. Bu nedenle pandemi döneminde edindiğimiz havalandırma bilincinin pandemi sonrası dönemde de sürdürülmesi sağlığımız açısından önemlidir. Kapalı hacimlerde mekanik havalandırmanın kesintisiz sürekliliği önem arz etmektedir” dedi.
16.06.2023 10:12:24