Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) önderliğinde ve Antalya Ticaret Borsası ev sahipliğinde Antalya Tarim İl Müdürlüğü, ATAK, BATEM iş birliği ile ‘Antalya’da Tarımın Geleceği ve Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma Çalıştayı’ düzenlendi. Çalıştayda tarımın sorunları ve çözümleri, sürdürülebilir tarım modeli için üreticilerin kırsaldaki şartları nasıl düzeltilebileceği ve neler yapılabileceği konuşuldu.
Moderatörlüğünü FAO temsilci yardımcısı Dr.Aysegül Selışık’ın yaptığı Gökhan Karaca
Prof.Dr.Bülent Gülçubuk, Gonca ERTOK, Çetin Baver Salman’ın konuşması olduğu toplantıda “Sürdürülebilir Kırsal Kalkınmada Kırsalda Yaşayanların Rolü ve Önemi, Kırsalda Yaşayanlara Yönelik Kırsal Kalkınma Destekleri, Geçici Koruma Altındaki Sığınmacıların Tarımsal Ekonomiye Katkısı, İklim Değişikliği ve Kırsal Alanda Tarımın Geleceği” gibi konulara yer verildi.
Tarımda farkındalık oluşturulacak
Çalıştayın açılışı konuşmasını yapan Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği Antalya Şubesi Başkanı Cahit Urfan, “Şüphesiz insanoğluna hizmet eden tüm sektörler önemlidir. Fakat önem sırasına göre bir sıralama yaparsak ilk başa tarım sektörünü koymamız gerekmektedir. Hamdolsun ülkemizde yokluk, kıtlık yok. Buna rağmen geçen yıldan bu yana bazı gıda ürünlerindeki fiyat artışı nedeniyle hemen hemen her gün bu sektör üzerine konuşur olduk. Bu durum konunun önemini net bir şekilde ortaya koymaktadır. İşte bu nedenle tarım ve gıda güvenliği, gıda savaşları, su gibi konuları önemsiyoruz. Tarımda farkındalık oluşturacak yeni yaklaşımları, bölgesel ve küresel imkânları en güzel şekilde kullanarak oluşturulacak yeni stratejileri yakından takip ediyoruz” dedi.
Bakanlığın destekleri var
Türkiye tarım konusunda son dönemlerde dünyadaki gelişmelere paralel artan yeniliklerle ve her geçen gün daha da artan bir bilinç olduğunu belirten Urfan, “Tarım konusunda gönüllerimizi rahatlatmaktadır. Evet çok geniş ve toplumun üreticisinden tüketicisine her bir ferdini ilgilendiren bir sektörden bahsediyoruz. Bu nedenle haliyle çok çeşitli alanlarda yoğun çalışmalar yapmak gerekiyor. Bakanlığımızın bu konularda saymakla bitiremeyeceğimiz birçok çalışmaları ve destekleri var. Bitki sağlığı ve bitki koruma hizmetlerinden tutun da sertifikalı tohum kullanım desteği için milyon TL’leri bulan ödeme yapmasına kadar haftalarca, aylarca konuşabileceğimiz buradan saymakla bitiremeyeceğimiz çalışmaları var. Bu hassas konularda özverili bir şekilde çalışan başta sayın bakanımız ve yardımcıları olmak üzere bakanlığımızın tüm çalışanlarına teşekkürü bir borç biliriz” diye konuştu.
“Kalite yükseltilerek tarımın verim artırılabilir”
Urfan, tarımın sektörel katkılarına bakıldığında ‘gıda gereksiniminden tutunda, sanayi sektörüne hammadde tedariki, ihracata, istihdama ve Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya sayısız katkılar sağladığını ifade etti. Urfan, “Bu nedenle tarım sektörü üzerine en çok titizlikle eğildiğimiz sektörlerin başında gelmektedir. Her geçen gün daha da kalabalıklaşan bir dünyada bu konuda daha çok rekabetçi olup, öngörülerimiz ile gelecekte sıkıntı yaşamamak adına bugünden tedbirlerimizi almamız gerekmektedir. Malumunuz endüstri çağında teknolojinin sürekli gelişerek kendisini çeşitlendirdiği bir dünyada yaşıyoruz. 7 milyar olan dünya nüfusu 2050 yılında 10 milyar olacak. Artan nüfusla birlikte gıda talebi de artacak. Tohuma duyulan ihtiyaç da artacak. Öte yandan iklim değişikliği, kuraklık, farklı gen yapısına sahip tohumları gerekli kılacak. Biyoteknoloji ve yenilenebilir enerji sayesinde toprağı koruyup iklim değişikliklerinin etkisini azaltan ve ürünün verimliliğini arttıran bir teknoloji, insanlığın hayat kalitesini yükselterek tarımın da devamlılığını sağlamaktadır. Üretim masraflarının azaldığı, tabiatla uyumlu tarım faaliyetleri de artık mümkün. Uydu ve sensörlerle donatılmış zirai makineler, enerji ve işgücünden tasarruf sağlamaya çoktan geçmiş halde. Bu ortamda Ar-Ge altyapısı ve ilgili bilimlere hâkimiyeti yeterli yenilikçi firmalara ihtiyaç olacaktır. İşte bu noktada hayati önem taşıyan gıda konusunda da yerli ve milli firmaların önemi bir kere daha ortaya çıkacaktır” diye kaydetti.
“Sürdürülebilirlik sağlanmalı”
Antalya’da mevcut kaynakların koruyabilmesi ve hatta tarımsal alanlarını artırması geleceğimiz açısından büyük önemi olduğun vurgu yapan Cahit Urfan, “Bunun yanı sıra su kaynaklarımızın da korunarak verimli bir şekilde tüketilmesi gerekmektedir. Tarım sektöründe yer alacak kişilerin bilinçli bir şekilde eğitilmesi kaçınılmaz bir gerçekliktir. Tarım ile uğraşanları tarımda tutabilmek adına cazip programlar devreye sokulmalı göçlerin önüne geçilerek sürdürülebilirlik sağlanmalıdır. Unutmayalım ki, Sürdürülebilirlik; ekonomik gelişmenin ve kalkınmanın sürdürülebilir olmasını sağlayabilmek için doğal kaynakları tüketmeksizin ve tabiatın dengesini bozmaksızın gelecek nesillerin gereksinimlerini karşılayarak kalkınmalarına imkân sağlamak amacıyla bugün ve yarın için kalkınmanın planlanması ve uygulanmasıdır” dedi.
Çandır; “Tarıma büyük katkı sağlayacak”
Çalıştaya ev sahipliği yapan Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, “Bu çalıştayımızın, Türk tarımı için çok önemli bir şehir olan Antalya’nın tarım ve kırsal kalkınma alanındaki potansiyelini hep birlikte değerlendirmek ve fırsatları ortaya çıkarmak için büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Bu sebeple bugün, Antalya’da kırsal kesimin sorunlarına eğilirken, iklim değişikliğinden, dış ticarete, turizm pazar bağlantılarına kadar uzanan geniş bir yelpazede Antalya özelinde sürdürülebilir kırsal kalkınma için neler yapabileceğimizi tartışacağız. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşmak için tarım-gıda sisteminin kapsayıcı dirençli etkin ve sürdürülebilir dönüşümü yolundaki çabalarımızın ivmelendiği bir dönemde bu çalıştayın çok önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum” dedi.
Kırsal kalkınmanın önemine vurgu
Çandır, “Tarım ve turizm kenti olan Antalya’nın tarımsal üretim bakımından fotoğrafının sadece ana hatlarına bakmak bile şehrin potansiyeli hakkında bize fikir verebilir. 19,3 milyar TL’lik bitkisel üretim değeriyle Türkiye birincisi, keçi yetiştiriciliğinde Türkiye ikincisi, ülkemizdeki örtüaltı üretim alanının yüzde 38’ine ev sahipliği yapan, meyve ve sebze üretiminde son yıllarda büyük ivme yakalayarak ihracatımızda önemli paya sahip bir kent Antalya. Uygun iklim ve ekolojik koşullar ve güçlü ihracat potansiyeli, Antalya’nın kırsal kalkınma alanında bütüncül bir plan ve programlama yaklaşımı ile fırsatlarını değerlendirebileceğimizi gösteriyor” diye ifade etti.
“Gerçekçi veriler doğru müdahaleler ile buluşturacak”
Antalya’nın kırsal kalkınma çabaları yavaşlatan unsurlar olduğunu kaydeden Çandır, “Tüm ülke için geçerli olan bir saptamayı yapmama izin verin. Bir il, havza ya da ürün bazında programlama yaparken en çok eksikliğini hissettiğimiz konu kapsamlı ve güçlü bir tarımsal veri altyapısının yetersizliği. Antalya’da 138 bin çiftçi ailesi var. Ancak, Antalya Ziraat Odalarına kayıtlı çiftçi sayısı ile Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı çiftçi sayısı arasında da büyük bir fark var. ÇKS ye kayıtlı çiftçilerin tarımsal verilerinin sıhhati biz karar alıcılar için en kilit konulardan biri. Tarım ve kırsal alana dair gerçekçi ve güvenilir veriler, bizleri doğru müdahaleler ile buluşturacak ve çiftçilerin beklentilerine cevap veren yatırım ve hizmetlerden oluşan maliyet etkin projelere zemin hazırlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Tecrübemizi sunmaya hazırız
Çandır, “Bu çalıştayda, Antalya’da tarım ve kırsal kalkınmanın durum tespitini yapıp ilin sunduğu fırsatları ve potansiyelleri birlikte değerlendirip, çevre, ekonomi ve toplum için en sürdürülebilir çözüm önerilerini ortaya koymaya çalışacağız. Bunların hepsini sistematik bir şekilde gün boyu konuşacağız. Biz FAO olarak, Antalya tarımının bütün paydaşlarına destek olmaya ve teknik uzmanlığımızı paylaşmaya, ulusal ve uluslararası tecrübemizi sunmaya hazırız. Daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi bir çevre ve daha iyi bir yaşam için, kimseyi geride bırakmadan Antalya’da sürdürülebilir tarım ve kırsal kalkınma için hep birlikte çalışalım” diye kaydetti.
“Aile işletmeleri can simidi”
FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık ise, “3 grubun tanımı yaparak geleneksel şekilde üreten küçük aile işletmeleri olarak tanımlıyoruz. 2018 yılına kadara aile çiftçiliği bizim için önemli. Küçük aile işletmelerinin üretimde kalmasını önemsiyoruz. Türkiye’de gıdanın yüzde 80’nin küçük aile işlemeleri üretiyor. Bu üreticiler can simidi şeklinde tanımlanabilir” dedi.
Genç üreticilere vurgu yapan Selışık, “Üreticilerin Kırsalda yaşarken bile kendisini iyi hissedecek standart getirilmeli. Genç çiftçi, kırsalda da sosyalleşebilsin. Orda da hastane, sağlık hizmetlerini faydalanabilsin. Türkiye’de köyler merkeze çok yakın yerlerde olduğu için ilçeleri güçlü kılmak burada önemli oluyor” diye konuştu.
Antalya’nın tarımına bakıldığında diğer illere göre avantajlı konumda olduğunu anlatan Selışık, “Bu çalıştay ile kapsayıcı bir model oluşturulabilir. Belki buradan yeni bir fikir çıkarabilir miyiz? Burada olma sebebimiz birazda bu. Bir proje oluşturabilir miyiz? bir kaynak oluşturabilir miyiz? Burada olmamızın başlıca sebebi bunlar” diye anlattı. Selışık, tarımın yaşlandığını tarım üreticisinin yaşlandığını bu nedenle özellikle genç nesili tarıma çekmenin yolunun kırsalda sosyalleşebilecekleri bir alan oluşturmak gerektiğinin altını çizdi.
Her ilçeye göre çözüm üretmek zorundayız
Antalya Tarım Orman İl Müdürü Gökhan Karaca da açıklamasında, Antalya’nın tarımsal verileri açıklayarak, “Biz tarım arazisi varlığı açısından 30’uncu sıradayız. Antalya tarımsal anlamda Türkiye’de öncü bir il. Bizde bununla gurur duyuyoruz. Antalya’nın görünmeye yüzü var. Daha etkin yararlanmalıyız ve buradaki insanları kırsal kalkınmasını sağlamak zorundayız. Her ilçenin kendine özgü sorunları var ve çözüm üretme zorundayız. Bazen çözmek zor olabiliyor ve sizlerle buna çözüm üretme istiyoruz ve çözüm üretebilirsek, kırsal kalkınmayı sağlayabiliriz diye düşünüyorum” dedi.
Susam üretimini artırmak için çabalıyoruz
Karaca, Antalya’nın tarımsal alanda üretim kapasiteleri hakkında bilgi vererek “Tropik meyve ve bluebery üretimi hızla artıyor. Antalya’da tarla bitkileri üretim alanı azalıyor. Sulama imkânının olduğu yerlerde sebze ve meyveye yönelim çok fazla. Antalya için önemi olan ürünlerden biride susam ve üretimini artırmak için çabalıyoruz. Kırsal kalkınmada buradaki girişimcilerimiz yılın 12 ayı üretim yapmak istiyor. Antalya’da son yıllarda ülkemiz de yayla seracılığı başladı. Türkiye’de birçok yer yayla seracılığına uygun. Yayla seracılığı buradan gelişmeye başladı. Söğüt başlı başına üretim merkezi oldu” diye kısaca Antalya’da tarım üretimi hakkında bilgiler paylaştı.
MÜHÜBE TAŞKIN
20.10.2022 11:10:37