Tek Kulakta İşitme Kaybı Varsa!

Sınıfta derslerde söz almıyor, soruları yanıtsız bırakıyor, dikkatsiz görünüyor; tekrarlaması istendiğinde, sesleri karıştırıyor veya yanlış telaffuz ediyor…

Sınıfta derslerde söz almıyor, soruları yanıtsız bırakıyor, dikkatsiz görünüyor; tekrarlaması istendiğinde, sesleri karıştırıyor veya yanlış telaffuz ediyor… Hiç akla gelmese de bu ve benzeri bazı davranışlar çocuklarda işitme sorunlarının önemli sinyallerinden olabiliyor! Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Engin Çakmakçı, çocukluk döneminde işitme kayıplarının geç fark edildiğinde gelişim geriliği sorunu olarak karşımıza çıkabildiğini, bu gelişim geriliğinin de akademik başarısızlığı ve sosyal olarak toplumda yer edinememesi sorununu beraberinde getirebildiğini belirterek “Bazen, yalnızca tek kulakta olan işitme kaybını anlamak zor olabiliyor. Oysa tek kulaktaki işitme kaybının bile çocuğun işitme yoluyla öğrenme kabiliyetini olumsuz etkileyebileceğini unutmamak gerekir. İşitme kayıplarının erken fark edilmesi, tanınması ve çözüm üretilmesi sayesinde bebek ve çocukların engelli birey olmaktan çıkarılıp yaşamını sağlıklı şekilde sürdürmesi sağlanabilir” diyor. KBB Uzmanı Dr. Mustafa Engin Çakmakçı, 20-26 Eylül Uluslararası İşitme Engelliler Haftası kapsamında yaptığı açıklamada, çocuklarda işitme kaybının 10 önemli sinyalini sıraladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

Çocukluk dönemi işitme kayıpları, genetik yani doğuştan olabileceği gibi okul öncesi ve okul çağında da ortaya çıkabiliyor. İşitme doğuştan hiç olmayabileceği gibi ağır, orta ve hafif düzeyde işitme kayıpları ile karşılaşılaşılabiliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Engin Çakmakçı “Gelişimsel bozuklukların yanı sıra sonradan kazanılmış işitme kayıpları da olabiliyor. Yenidoğan sarılığı, prematüre doğum, geniz eti büyüklüğü, alerji, sık sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmek, orta kulakta sıvı birikimi, enfeksiyonlar, travmalar, ilaçlar ve yüksek gürültüye maruz kalmak işitme sorunlarına yol açabiliyor. Tanı konulmamış doğumsal veya çocukluk çağında gelişen işitme kayıpları çocuğun dil, sosyal, duygusal, bilişsel ve akademik gelişimini, dolayısıyla yaşam kalitesini olumsuz olarak etkiliyor” diyor. Bebeklerde işitme kaybının en yaygın görülen nedeninin gelişimsel (doğumsal) bozukluk olduğunu belirten Dr. Mustafa Engin Çakmakçı, erken tanının her yaşta önemli olduğunu vurgulayarak “İşitme kaybı tanısının doğumdan sonraki ilk 6-9 ay içerisinde konması ve erken cihaz ile eğitim sağlanması durumunda bu çocukların dil ve konuşma gelişimleri normal ya da normale yakın duruma getirilebilir” diye konuşuyor. 

Öğretmenin farkındalığı çok önemli

Özellikle bebeklerde işitme kaybının ilk altı ay içerisinde fark edilmesi ve erken tedavi durumunda çocukların dil gelişimleri normal ya da normale yakın duruma getirilebiliyor. Ülkemizde işitme kaybının araştırılması her yeni doğan bebekte yapılıyor. 2004 yılında ulusal bir program olarak uygulanmaya başlanan “Yeni doğan İşitme Tarama Programı” her bebekte işitme taramasının yapılmasını, erken tanı konulmasını ve işitme kaybının giderilmesi için seçeneklerin ortaya konmasını sağlıyor. KBB Uzmanı Dr. Mustafa Engin Çakmakçı “Tarama programında işitme kaybı ortaya çıkmayan bebekte ve çocukluk döneminde işitme kaybının erken fark edilmesinde anne ve babaların, yuva ve ilkokul öğretmenlerinin ve çocukla ilgilenen her bireyin farkındalığı büyük önem taşımaktadır” diyor. 

Konuşma gelişimi işitme hakkında önemli bir gösterge!

Bebek ve çocuklarda konuşma gelişiminin, işitmenin sağlıklı olmasına bağlı olduğunu belirten Dr. Mustafa Engin Çakmakçı şöyle konuşuyor: “Konuşma gelişimi işitme hakkında önemli fikirler verir. Her çocuk benzersiz olsa da, bebeklerde ve çocuklarda iletişim gelişiminin genel aşamaları vardır: Örneğin; ilk 3 aya kadar bebek ani ve yüksek seslerde irkilir, tanıdık sesleri duyduğunda sakinleşir. 3-6 ay arasında; ismi söylendiğinde veya ortamda bir ses varlığında sizi görmese de başını çevirir, kendi kendine mırıldanma şeklinde sesler çıkarır. 6-9 ay arasında; adı söylendiğinde tepki verir ve başını sesin yönüne çevirir. Anne, baba, hayır, bay bay gibi basit sözcükleri kavrayabilir. 10. ayda; bebekçe sesler, tek tek heceli sesler çıkarabilir ve konuşma benzeri seslere dönüşür. 12. ayda birkaç sözcük söyleyebilmelidir. 12-18 ay arasında; basit kelimeleri ve sesleri tekrarlar. Tanıdık nesneleri işaret etmeye çalışır, basit talimatları anlar, tanıdık hayvan seslerini taklit edebilir. Yedi veya daha fazla kelime kullanabilir. 18 aylık çocuğun konuşmasının yüzde 25’i anlaşılabilir olmalıdır. 18-24 ay arasında; basit cümleleri anlar, komutla tanıdık nesneleri alır ve vücudun çeşitli kısımlarını gösterir. 20 ila 50 sözcüklük konuşulan kelime hazinesine sahip olur ve kısa cümleleri kullanır. 2-3 yaş arasında; 50-250 sözcük ile konuştuğu kelime hazinesine sahiptir. Basit iki sözcük içeren cümleler kullanır. Konuştuklarının çoğu, her gün çocukla birlikte olmayan yetişkinler tarafından yüzde 50-75'i anlaşılır olmalıdır. Dudak hareketlerini görmeden, söylendiğinde vücudun bazı kısımlarını işaret eder. 3 yaşından itibaren, hemen hemen her şeyi tek kelimeyle adlandırır. Sizinle veya oyuncaklarla sohbet eder. 450 kelimelik bir kelime dağarcığa sahiptir. 4 veya 5 kelimelik cümleler kurar, konuşmaları takip eder. Çocuğun konuşmasının yüzde 75 ila yüzde 100'ü anlaşılır olmalıdır. 3- 5 yaş arasında; günlük olarak isteklerini anlatır, duyguları yansıtır, bilgi verir ve sorular sorar. Okul öncesi yaştaki bir çocuk söylenenlerin neredeyse tümünü anlar. Sözcük hazinesi 1000 ila 2000 sözcüğe ulaşır. Karmaşık ve anlamlı cümleler kurar. Tüm konuşma net ve anlaşılabilir olmalıdır.”


22.09.2021 11:50:00