ARAŞTIRAN HER BİREY KUR’AN ÜZERİNDE DÜŞÜNME VE FİKİR ÜRETME HAKKINA SAHİPTİR

  • imsa

İnsana hitap ederken aklı merkeze alması sebebiyle Kur’an’ın asıl itibarıyla rasyonel bir kitap olduğu söylenebilir. Ancak Kur’an, insanın çok yönlü bir yapıya sahip olmasından dolayı sınırsız sayılabilecek insan davranışlarına elindeki sınırlı sayıdaki ayetlerle cevap vermektedir. Yani bu sınırlı sayıdaki ayetin sınırsız durumlar karşısında rehberliğini sürdürebilmesi, Kur’an’ın çok etkili bir anlatım biçimine sahip olmasına bağlıdır. Bu nedenle Kur’an’ın; kalıcılık, etkileyicilik ve az sözle çok şey anlatabilecek şekilde söz sanatlarını, edebi ve lugavi üslubu kullandığı söylenebilir. Kur’an’daki edebi ve sanatsal ifadelerinin anlaşılabilmesi için de edebi bir kavrayışla ayetlere yaklaşmak ve güçlü bir yorum gücüne sahip olmak gerekmektedir. 

Bu durum herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek muhkem ayetlerin yanında Kur’an’ın çoğunluğunu oluşturduğunu düşündüğümüz edebi anlatımların anlaşılmasını sağlayacak şekilde ilimde derinleşmeyi gerektirebilmektedir. Literal okumalar neticesinde içerisinde tutarsızlıkların meydana geldiğini düşündüğümüz ayetlerin Kur’an’ın ruhuna uygun bir şekilde yorumlanması kimi zaman geleneksel anlayışlar tarafından eleştirilmiştir. Bunun çeşitli sebeplerinin varlığının yanı sıra en önemlisinin geleneksel inancın verdiği güvenin sarsılması olduğu söylenebilir. Geleneksel yapıya göre yorum yapacakların, ancak geleneksel kültürün kabul ettiği âlimlerin yorumları ile iktifa etmeleri ya da geleneksel âlimlerin yorumlarını değerlendirmeleri gerekmektedir. Nitekim Gazzali (ö. 505/1111), İslam dünyasında, sahip olduğu otoritesi ile kendi acısından iyi niyet gözeterek halkı koruma adına, avamın müteşabih ayetlerle ilgili konuşmamasının vacip olduğunu belirtmiştir. Ayrıca delile dayanmaksızın taklidi bir şekilde inanmanın, insanın yapısında/fıtratında olduğu ve böyle bir inancın sahih olduğunu dile getirmiştir.

Kur’an’ın edebi türleri kullanmak suretiyle anlatımlarını zenginleştirdiğini düşündüğümüz bu tur ifade biçimlerinin anlaşılmasını durağanlaştıran bu yaklaşımların aksine ayetlerde belirtildiği üzere, araştıran her birey Kur’an üzerinde düşünme ve fikir üretme hakkına sahiptir. Kur’an’ın, nasıl bir dil kullandığını bilmek onun kendi içerisinde tutarlı olduğunun ortaya konması acısından önem arz etmektedir. Araplar, günlük konuşmalarında hakikat, mecaz, çok anlamlılık, amm-has gibi birçok dilsel ifade kullanmışlardır.  Arap dilinin özelliklerini kullanan bir kitap olmasından ve özellikle de sözlü bir kültür ürünü olup daha sonra yazıya geçirilmesinden dolayı, Kur’an’ın bu dilin kurallarını kullanmış olması kaçınılmaz bir gerekliliktir.

Bir anlatımın hangisinin mecaz olup olmadığını en iyi bilen, sözün sahibidir. Söze muhatap olan kişi ise ifade edilen durumun söyleniş tarzına, belirtilen zaman ve mekân bütünlüğüne, metnin ait olduğu dil kurallarına ve konunun bağlamına bakarak bu anlatımla mecazın mı yoksa hakikatin mi kastedildiğine karar verir.  Buna rağmen, farklı coğrafi, tarihsel, fiziksel ve biyolojik dış etkenlerin insan psikolojisi üzerindeki etkilerinden dolayı okunan metinlerin ya da yaşanan durumların farklı anlaşılması kaçınılmazdır. Bir sözcüğün, belli bir kültür bağlamında kazandığı yeni anlamlar dışında, farklı coğrafyalarda da aynı anlamı çağrıştırması mümkün bir durumdur. Örneğin balina denildiğinde zihinde suda yaşayan en büyük canlı, at denildiğinde ise dört ayaklı ve hızlı koşan hayvan figürü canlanır. 

Ancak sosyal değerler acısından belirli anlamlar yüklenmiş olan kavramlar, yerel sosyolojik kültürün etkisi ile zihinlerde farklı derecelerde etkiler bırakabilmektedir. Aynı şekilde dini terimlerin, farklı inançlara sahip kişiler tarafından, kendisine yüklenen farklı anlamlardan dolayı kişiler üzerinde yaptığı etkiler de aynı olmamaktadır. Kur’an, kıyamete kadar sürecek olan mesaj ulaştırma serüveninde, tutarlı bir şekilde amacını gerçekleştirmek ve düşünenler için zaman değişse de eskimeyen bir anlatım bırakabilmek amacıyla edebi sanatları kullanmıştır. Hangi acıdan bakılırsa bakılsın Kur’an, aynı anlama gelebilecek muhkem ayetlerin yanında dinamik özelliğinden dolayı düşünenleri yoruma zorlayan ayetleri ile her seviyede insanın ana mesajı anlamasını sağlayan eğitim yöntemlerinin kullanıldığı edebi bir kitaptır.

 

 

*Bu yazı: Dr / ÖĞRETMEN NEVZAT ÇİÇEK’in Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisinin 2022/2 ayında yayımlanan “KUR’AN’IN İFADE BİCİMLERİ: teosentrik, antroposentrik ve edebi sanat dili yaklaşımlarına yönelik bir sentez denemesi’’ adlı makalesinden alıntılanmıştır