Hepimizin bildiği gibi toplumlar ailelerden, ailelerde bireylerden oluşur. Neslin korunmasında ve Toplum
düzeninin muhafazasında, aileyi meydana getiren bireyler içerisinde annenin önemi çok fazladır. Sözlükler
her zaman bu önemi dikkate almadan anneyi tanımlar. Anne ya da ana, sözlüklerde bir çocuğu doğuran,
bakımını üstlenen veya kendi doğurmadığı bir çocuğu evlat edinen ve bakımını üstlenen kadın olarak tarif
edilir.
Dünya dilleri içinde Arapçanın belagat yönünden diğer dillere istisnasız üstünlüğü olduğu bilinen bir
vakıadır. Bunun en güzel örneklerini kuran-ı kerimin yanında Allah resulünün hadisi şeriflerinde de çokça
görürüz. Böyle anlatım güzelliklerinin görüldüğü hadisi şeriflerden biride Cennet annelerin ayakları
altındadır.hadisidir. (Nesaî.cihat,12)
Bu hadisi şerifi sık sık vaazlarda sohbetlerde duyarız. Lakin neden cennet Annenin ayakları altındadır? Bu
anlatımla ne kastedilmiştir, verilmek istenen mesaj nedir? Pek üzerinde durulmaz. Vaazlardan anlaşılan
Cennetin ayağın altında olması için, anne olmak yeterlidir. Annelik kıymetli bir makamdır; bunu kimse inkâr
edemez. Bundan dolayı olsa gerek ki bazı kişiler zaman zaman annelerinin ayakaltlarını cennet niyetiyle
öptükleri haberlerini duyarız. Zahiren annenin ayağıdır öpülen. Aslında yapılan; meleklerin âdemin
(a.s) üstünlüğünü kabul etmeleri misali annenin kıymetini-yüceliğini kabul etmenin bir tezahürüdür.
Neden cennet annenin ayağı altına konmuşdurda babanın ayağı altında layık görülmemiştir? Bu
sorunun cevabını teşbih sanatı içerisinde, sözün söylendiği toplumsal kültür çerçevesinde toplum-
anne-evlat ve eğitim dörtgeninde aramak lazım.
Başta da dediğimiz gibi toplumun temel taşı ailelerdir. Ailenin temel taşı ise hiç kuşkusuz annedir.
Baba iş dolayısıyla sürekli dışarıda olduğu için çocuk sürekli rol model olarak annesiyle muhataptır.
Annenin en önemli özelliği ise eğitimci olmasıdır. Bir çocuk ilk terbiyesini ve eğitimini evde annesi
aracılığıyla alır. Genel olarak çocuk; annesinin kültür ve inancının bir tezahürüdür. Ailede alınan bilgi ve
kültür, çocukların geleceğe yönelik yaşam şifrelerini oluşturur. Bunlardan dolayıdır ki hadisi şerifteki vurgu
annenin toplumu oluşturan bireyleri yetiştirmedeki öneminedir. Bireylerin yetiştirildiği yer olarak da annenin
hükümranlık alanı olan (ayaklarının altı) evidir.
Aslında Hadisi şerif; çocuklarımızın dünyada düzgün bir insan olarak yaşamasının ve cenneti
kazanmasının yolunun evdeki annelerin terbiyesine bağlı olduğunu bize kısa ve öz bir şekilde anlatıyor.
Çünkü evlatlarımız annelerin ayağının altında yani onun kontrolündeki bölgede yetiştiriliyor. Bir anne Allah
din hakkında ne düşünüyor ve hangi inanca sahipse, tüm bu fikirleri gerek sözlü gerek hareket
olarak hükümranlık alanı sınırlarındaki evlatlarına aşılıyor demektir. Onun için bir toplum
bozuluyorsa evlatlar hayırsız çıkıyorsa, Allah din nedir bilmiyor veya bildikleri halde umursamaz bir
tavır içindeyseler ilk önce anneler başlarını ellerinin arasına alıp düşünmeleri lazım. Çünkü çocuklar;
genelde annelerinin fikirlerinin birer yansıması ve hayata, ahrete bakışının birer temsilcisi durumundadırlar.
Her ne kadar anneler eğitim konusunda ön planda olsalar da; Allah din nedir bilmeyen bireylerin
yetişmesinde anneler kadar en az babalar da mesuliyet sahibidir. Çünkü Allah-u Teâlâ Ey iman
edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.(Tahrim, 66/8) buyuruyor. Her ne
kadar Anneler birer öğretmen olmakla birlikte, babalarda o eğitim kurumunun müdürü
durumundadırlar. Çocuğuna Allah din cennet cehennem öğretmeyen anneleri eş olarak seçen onlar.
Annelere eğitim konusunda yardım etmeyen, Allah ve dinden bihaber eğitime ses çıkarmayan yine
onlar. Babalarda anneler kadar evlattan sadır olan sevaba ve günaha ortaklar. Bundan dolayı
yetiştirdiğimiz evlatlar bize bu dünyayı cennet yapabileceği gibi cehennemde yapabilirler. Ahrete
geline, Dünya onun tarlası değilmiydi? O halde bu dünyada nasıl bir evlat yetiştirdiysek muhakkak
onun sevaplarından ve günahlarından bizlerde pay sahibi olacağız.