AYETLERLE AHİRETTE PİŞMALIK SAHNELERİ

  • imsa

İlahi vahyin son halkasını oluşturan Kur’ân-ı Kerîm’de günün birinde mutlaka gerçekleşecek olan âhiret günü ile ilgili yüzlerce âyete yer verilmesinin yanında kıyamet ve hesap gününde meydana gelecek olaylardan ve sahnelerden bahsedilmektedir. Kıyamette meydana gelecek birçok sahneye uygun olarak o anı niteleyen farklı isimlerin verildiği de dikkatlerden kaçmamaktadır. İşte o gün gerçekleşecek olan sahnelerden biri de “pişmanlık” sahnesidir. Nitekim Allah Teâlâ Meryem 19/39. âyette kıyametin bir adını “pişmanlık günü” olarak isimlendirmiş ve Hz. Peygamber’den bu güne karşı insanları uyarmasını istemiştir: “(Ey Peygamber!) O kâfirleri pişmanlıkların yaşanacağı kıyamet günü hakkında uyar…

Âyette Allah’ın âyetlerini inkâr eden kâfirlerin, kendileri için Allah’ın takdir ettiği karşılığı görünce pişmanlık içerisine düşecekleri ancak bu pişmanlıklarının bir faydasının olmayacağı zikredilmektedir. Ayrıca o gün, sadece Allah’ı inkâr edenlerin pişmanlığı ifade edilmemektedir. Aksine hata yapan hataları için; kötülük yapan iyilik yapmadığı için; iyilik sahibi olan da daha fazla iyilik yapmadıklarına pişman olacaktır.

Kıyamette yaşanacak “hasret” ve benzeri sahnelerin önceden Kur’ân-ı Kerîm’de haber verilmesi, Rahman ve Rahim sıfatlarıyla muttasıf Allah’ın sonsuz rahmetinin ve sınırsız merhametinin bir tezahürüdür. Nitekim pişmanlığın, dövünmenin, “keşke” ile başlayan temenni cümlelerinin hiçbir fayda sağlamayacağı dönüşü olmayan sonsuz bir güne karşı bütün tedbirlerin alınmasının istenmesi başka türlü anlaşıl(a)maz. Bir başka ifadeyle Yüce Allah’ın bu bildirimlerinin Müslümanların böyle sahneler yaşamaması için üzerinde tedebbür, tefekkür ve tezekkür edilmesi gereken harika bir öğüt niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

Âhirette, insanın pişmanlık sahneleri Kur’ân’da sıklıkla zikredilmektedir. Bu bazen doğrudan pişmanlık ifade eden bir kelime ile olabileceği gibi bazen de pişmanlık anlamı içeren bir hayıflanma, veryansın veya ileriye dönük imkânsız bir temenni olarak karşımıza çıkmaktadır.

“Onların ateşin karşısında durdurulup ‘Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha rabbimizin ayetlerini yalan saymayıp inananlardan olsak’ dediklerini bir görsen!” enam/27, Furkân 25/27-28. ayetlerde hak ve hakikatten sapmış kulların kıyamet günü ellerini ısırarak “Keşke peygamberle birlikte aynı yolda olsaydım! Eyvah! Keşke falancayı kendime dost edinmeseydim!” diyecekleri bildirilmektedir.

 Ahzâb 33/66. âyette ise yüzleri ateşe dönük olan insanların pişmanlıkla ağızlarından dökülen ifade “Keşke Allah’a itaat etseydik, resulü dinleseydik” şeklinde olmaktadır. Bunun gibi diğer âyetlerde de mücrimlerin pişmanlık içerisinde “Keşke seninle -şeytana hitaben- aramız doğu ile batı kadar uzak olsaydı!”, “Keşke, bana kitabım verilmeseydi de hesabımın ne olduğunu bilmeseydim! Keşke ölümüm her şeyi bitirseydi”, “Keşke toprak olsaydım!”, “Keşke (âhiret) hayatım için daha önce bir şeyler yapmış olsaymışım!”  ifadelerinin ağızlarından döküleceği zikredilmektedir.

“Artık amel defteri ortaya konmuştur; suçluların, onda yazılı olanlardan korkuya kapılmış olarak, ‘Vay halimize! Bu nasıl kitapmış! Küçük-büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş!’ dediklerini görürsün. Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez.” (Kehf 18/49).

“O gün, zalim/müşrik kimse derin bir pişmanlıkla parmaklarını ısırıp şöyle uğunacak: ‘Keşke ben de peygamberin tuttuğu yolu tutmuş olsaydım!” Furkan/27 “Veyahut azabı görünce, ‘Keşke bana dünyaya dönme fırsatı verilse de iman edip Allah’ı razı edecek işler yapan bir kimse olsam’ diye pişmanlık içinde kıvranmak zorunda kalmasın.” Zümer/58

Kâfirlerin âhirette pişmanlık içinde yaptıkları hiçbir istekleri kabul edilmeyecektir. Allah o zaman şöyle buyuracak: “Hayır! İş işten geçti artık. Vaktiyle sana âyetlerim geldi ve sen onları yalanladın. Büyüklük tasladın ve böylece kâfir oldun.” (Zümer 39/59)