BARDAĞI GÖREMEMİŞ Kİ

  • SUR YAPIIIIIII

Hayata bakış açınız hayattaki mutluluk derecenizi de belirliyor.

Yarısı dolu bardağa nasıl bakıyorsunuz?

Deyiş aynı zamanda soruyu cevaplayacak bireyin iyimser mi kötümser mi olacağını basitçe belirleyecek bir test olarak da kullanılabiliyor.

Buradan “yarısı boş” diyenlerin daha karamsar, “yarısı dolu” diyenlerin de daha iyimser olduğu söylenir.

Genellemeler he ne kadar sağlıklı olmasa da yine de üzerine düşünmeye değer bir tespittir bu.

Sorgulama hatanın düzeltilmesine yardımcı olmaz mı?

Medya sektöründe çalışanlar olarak bizim görevimiz sorgulamak…

Hayattaki herşeyi sorgulamamız gerekiyor.

Bardağın yarısı boş mu yoksa yarısı dolu mu sorusu dahi aslına bakılırsa insanları kutuplaştırmaya yetecebilecek bir soru olarak dahi önümüze çıkabilir.

Bardağın yarısının boş olduğu yada diğer yarısının dolu olduğu tartışmaları eşliğinde ömrümüz bitti.

Ömrümüz gelip geçiyor ve bizler geleceğimizi gençlerimize emanet edeceğiz.

Bu nedenle de gençlerimize büyük önem veriyoruz.

Gelecek hiç kuşku yok ki gençliktedir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Miltetin bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak!” diyerek gençlere verdiği önemi ortaya koymuştur.

Okullarda serbest kıyafete geçilmesi ile birlikte sanki okullardaki otoritede de sıkıntı olmaya başladı.

Erkekler eşofmanlarla okula giderken kirli sakal diye tabir edilen sakalla okula gitmeye başladı.

Kızlar saçları rengarenk ve makyajlı şekilde okula gider oldu.

Kıyafet serbestliği ile birlikte pekçok şeyden de taviz vermeye başladık gibi görünüyor.

Öğrencilerin öğretmenlerine dahi saygılı olmadıklarına şahit olmaya başladık.

Saygı; insanların ilerideki hayatında da büyük önem taşımaktadır.

Geçtiğimiz günlerde bir yazı kaleme almış ve Antalya Valimiz sn Ersin Yazıcı’nın başlatmış olduğu AHENK projesi kapsamında bir okuldaki öğrencinin duruşunu eleştirmiştim.

Genç bir meslektaşımız da önceki gün benim yazıma atıfta bulunmuş.

Benim yazı önüne düşmüş.

O düşmemiştir ya neyse!..

Şimdi tersten örnek vermek gerekir ise…

Diyelim ki sen dünyanın en büyük gazetelerinden New York Times’ta çalışıyorsun ve senin yöneticin de Arthur Ochs Sulzberger Jr.

İşini severek ve başarı ile de yapıyorsun ve hatta gelecek de vaadediyorsun.

Bir gün gazetenin ofisine Arthur Ochs Sulzberger Jr. geldi ve sizlerle konuşmaya başladı.

Sen de o gün soğuk olduğu için kapişonlu bir kıyafet giydin.

New York Times’ın bir numaralı yöneticisi olan Arthur Ochs Sulzberger Jr.’ın karşısında kapişon kafanda elin cebinde konuşabilir miydin?

Yoksa gelecekte çok iyi bir gazeteci olmayı vadeden birisi olarak kendine olan güvenin ile elin cebinde mi konuşurdun?

Kapişon kafanda ve elin cebinde konuşacağını hiç sanmıyorum.

Ya da sn Valimiz Ersin Yazıcı sizin gazeteye geldiğinde aşağıda kapıda ceketinizin önünü ilikleyerek mi karşılıyorsunuz yoksa ofisinizde kendi odanızda eliniz cebinizde mi karşılıyorsunuz?

Yazının başında bir bardağın yarısı dolu yarısı boş örneğini vermiştik.

Genç meslektaşımız bardağı görememiş olmalı ki ne dolu tarafı ne boş tarafı göremiyor.

Bazen olur böyle şeyler ve gözlere perde iner.

Tamam…

AHENK projesi çok önemli. Gerçekten çok ama çok önemli.

Kıymetini bilene.

Ama bişeyleri görürken bişeyleri de görmezden gelmemek lazım.

Aksi halde ileride daha büyük hatalara yol açabilir…

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.