Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) Başkanı Davut Çetin, Merkez Bankasının politika faiz kararına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) Başkanı Davut Çetin, Merkez Bankasının politika faiz kararına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başkan Çetin yaptığı açıklamada iş dünyasının önünü görebilmesi için Merkez Bankasının gerçekçi hedeflere uygun bir yol haritasını kamuoyu ile paylaşması gerektiğini belirtti.
Başkan Çetin açıklamasında şunları kaydetti:
Merkez Bankamızın sürpriz bir şekilde politika faizini 100 baz puan düşürerek %13e indirmesi, para politikasının kamuoyunda daha detaylı tartışılmasının gerektiğini göstermektedir.
Sorun politika faizinin değil, kredi faizlerinin yüksek olmasıdır
Piyasada şu an yaşadığımız sorun krediye erişimin zorlaşması ve kredi faizlerinin yüksekliğidir. Merkez politika faiziyle piyasa kredi faizi arasındaki fark bu kadar yüksekken bunun nedenleri araştırılmalı ve bu farkı azaltacak önlemler alınmalıdır. Aksi halde politika faizinin %13 olması bir şey değiştirmeyecek, sadece soru işaretlerini artıracaktır.
Faiz politikasında enflasyon beklentisi önemli
Düşük faiz politikası, 2008 küresel finans krizi sonrasında ABD, Avrupa ve Japonyada uzun süreli durgunluk ve sıfır enflasyon koşullarında uygulanan bir politikadır. Birçok ülke sıfır veya negatif faizlerle durgunlukla mücadele etmiştir.
Halen ABD ve Avrupada enflasyon çift haneli rakamlara gelirken merkez bankaları faizleri sıfır düzeyinden %2-3 bandına çıkarmaktadır, yani faiz oranları enflasyona göre oldukça düşük kalmaya devam etmektedir.
TCMB, ABD ve Avrupadaki bu durumu örnek alarak düşük faiz politikasına geçmiştir. Ancak, ABD ve Avrupada faiz oranlarını belirleyen temel unsur beklenen enflasyondur ve enflasyonun orta-uzun vadede %2-4 bandına doğru gerileyeceğine inanıldığı için politika faizleri de bu banda yaklaştırılmaktadır.
Enflasyon algısı bozuk
Ülkemizde ise orta ve uzun vadede enflasyonun hangi düzeyde kalacağına dair piyasada ve kamuoyunda net bir beklenti oluşmamıştır. 2022 yılına ilişkin enflasyon algısı 3 hanelidir. 2023 yılına ilişkin enflasyon algısı üç haneli olmasa da halen çok yüksek düzeydedir. Merkez Bankası anketinde bile 24 ay sonrası enflasyon oranı %30 civarındadır.
Düşük faiz politikasının diğer koşulu ülkenin döviz sorunu olmamasıdır. Oysa ülkemizde yüksek döviz borcu, yüksek cari açık ve döviz rezervi gibi sorunlar bulunmaktadır.
Merkez Bankası enflasyon beklentisini iyileştirecek bir politika seti açıklamalıdır
Orta ve uzun vadede iyi bir yatırım iklimi için kısmi uygulamalar ve piyasa müdahaleleri yerine, iyi tanımlanmış, kapsamlı ve tutarlı politika setleri gereklidir. Aksi halde kısa vadede büyüme, döviz kuru, faiz hedeflerine ulaşılabilir, ancak uzun vadeli yatırım iklimi iyileştirilemez.
Bu konuda en önemli husus ise enflasyon sorunudur. Yüksek enflasyonun spekülatif yatırımları teşvik ettiği, piyasayı, gelir ve kar dağılımını bozduğu, ekonomiyi verimsiz bir hale getirdiği bütün dünya tarafından bilinen bir husustur. Bu nedenle bilim insanları enflasyonu uyuşturucuya benzetmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığında Merkez Bankasının faizi düşürme çabalarının ancak enflasyonun hiç olmazsa %20lere inmesi durumunda anlamlı olacağı düşüncesindeyim. Bunun için de beklentilere aykırı sürprizler yerine ne zaman, nasıl düşeceği net olarak açıklanmalıdır.