• imsa
GÜNDEMHaber Girişi : 20 Kasım 2023 16:09

Bilim Kurulu'ndan tam not

Bilim Kurulu'ndan tam not

Antalya Büyükşehir Belediyesi, Boğaçayı’nda geçmişte yaşanan büyük taşkın ve sellere karşı koruyucu önlem amacıyla ‘Boğaçayı Taşkın Önleme ve Rekreasyon Alanı Projesi’ni hayata geçirecek. Boğaçayı köprüsünün kuzeyinden yaklaşık 1200 metre uzunluğundaki alanda planlanan dere ıslahı ve yaşam alanlarını kapsayan projeyle ilgili olarak Boğaçayı Bilim Kurulu bir değerlendirme toplantısı ve saha incelemesi gerçekleştirdi. Kurul üyeleri, Boğaçayı’nın doğal ortamını bozmayan projeye tam not verdi.

 

Antalya Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde akademisyenler, ilgili meslek odaları ve kurum kuruluş temsilcileri ile alanında uzman isimlerden oluşturulan Boğaçayı Bilim Kurulu’na, Büyükşehir Belediyesi'nin Boğaçayı'nda gerçekleştireceği ‘Taşkın Önleme ve Rekreasyon Alanı Projesi’ hakkında bilgilendirme yapıldı. Toplantıda görüş alışverişi yapan kurul üyeleri daha sonra projenin yapılacağı Boğaçayı’nda incelemelerde bulundu. Kurul üyeleri, projenin Boğaçayı’na ve doğal yaşama uygun umut verici bir proje olduğunu ifade etti.

İLK PROJE EKOLOJİK DENGEYİ BOZDU

Bilim Kurulu üyelerine projeyle ilgili sunum yapan Büyükşehir Belediyesi Başkan Başdanışmanı Dr. Cem Oğuz, geçmiş dönemdeki yönetim tarafından Boğaçayı’nda uygulanan hatalı projenin sonuçlarına kamuoyunun şahit olduğunu belirterek, yapılan yanlışları anlattı. Dr. Cem Oğuz, şunları söyledi: “2017 yılında başlatılan projenin ilk etabı, Boğaçayı'nın 750 metrelik bölümüne yatların ve denizin içeri girmesi hayal edilerek ortaya atılan, ekolojik dengeyi bozan bir projeydi. Projeye o günlerde sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve bilim insanları karşı çıkmıştı. Boğaçayı’nda yaklaşık 750 metre uzunluğunda, 200 metre genişliğindeki alanda, çok sayıda betonarme perdeler yapılarak 2019 yılında hayata geçirildi. Yapılan diğer hata da denizi içeri alacağız diye bu alanda 2.5 metre derinliğinde bir kazı yapılması oldu. Bütün bunlarla maalesef doğal denge tamamen bozuldu.”

KIYI EROZYONU, ÇAMUR, SİNEK VE KOKU

1. Etap projesinin Boğaçayı’na verdiği zararları tek tek anlatan Dr.Cem Oğuz, şunları aktardı: “Beklediğimiz sonuçlar 2019 Mayıs’tan sonra ortaya çıkmaya başladı. Yaz aylarında su akışı olmadığı için bu alan gölet haline geliyor. Sucul bitki ve yosunlaşma başlıyor. Görüntü kirliliği yaşanıyor. Şu ana kadar burada 8 bin 929 ton sucul ot ve 62 ton da fiziksel atık çıkardık. Kazılan 2.5 metre derinliğin bazı kısımları tamamen doldu. Yukarıdan gelen rüsubat yani kum, çakıl gibi malzemeler bu alanın kazılması nedeniyle kıyıya ulaşmadığı için kıyıda erozyon başladı. 2020 yılında bilim insanlarının araştırmasına göre 1.2 metreye varan bir kıyı gerilemesi tespit edildi. Sudaki oksijen dengesi bozuldu. Dipte biriken hidrojen sülfür nedeniyle koku başladı. Durgun su nedeniyle sinekler arttı.”

ÖNCELİK TAŞKINI ÖNLEMEK

Boğaçayı’nın bir taşkın havzası olduğuna dikkat çeken Dr.Cem Oğuz, “2003, 2009 ve 2015 yıllarında ciddi büyük taşkınlar yaşandı. Taşkınla ilgili önlemleri almak zorundayız. Büyükşehir Belediyemizin yapacağı projenin önceliği burada taşkını önlemek. Taşkın önleyici setler özellikle 1. Etaptaki gibi 11 metre derinliğindeki kazıklarla yapılan betonarme perdeler şeklinde olmayacak. Dere yatağına müdahale etmeden yani kazı yapılmadan, doğal yaşama uygun bir şekilde Devlet Su İşleri’nin belirlediği doğal taş kaplamalarla set yapılacak. Üstünde de yaşam alanları oluşturulacak.” dedi.

DOĞAL ORTAM BOZULMADAN YENİ YAŞAM ALANLARI

Başkan Danışmanı Şehir Plancısı Alper Gökçay ise Boğaçayı’nda planlanan proje hakkında şu bilgileri verdi: “47 bin 300 metrekarelik bir alanda yeşil alanları, bisiklet ve yürüyüş yolları, çocuk oyun alanları, spor sahaları, kuş gözlem istasyonları ve skate park gibi imkanların sunulacağı rekreasyon alanı oluşturulacak. Boğaçayı’nın doğal ortamına dokunulmayacak. Çevre ve doğa dostu uygulamalar yapacağız. İklim değişikliğine uyumlu bitkiler peyzaj çalışmaları, su enerji tasarrufu sağlayan sistemler, uygun alanlarda güneş panelleri, otopark alanında elektrikli şarj istasyonları yer alacak.”

KENTE FAYDALI BİR PROJE

Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. Dursun Büyüktaş, projenin Antalya’ya faydalı olacağına inandığını söyleyerek, “Büyükşehir Belediyesi’nin hem taşkın koruma hem rekreasyon projesinin doğal yapıyı da koruyacak şekilde hazırlandığına tanıklık ettik. Bizlerin de projeye önerileri oldu. Toplantıdan sonra sahayı gezdik. Doğal yapıyı koruyacak şekilde bu alanın düzenlenmesinin faydalı olacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

BÜYÜKŞEHİR KAYGILARIMIZI GİDERDİ

Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Çeltik, “Son projeyle alakalı 2 kaygımız vardı. Biri taşkın problemi, biri de yeraltı suyu problemi. Arazilere baktık. Kaygılarımızın yersiz olduğunu gördük. Büyükşehir tarafından burada tüm önlemler alınmış. Taşkın veya yeraltı suyuyla ilgili bir sorun yok. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederiz. Gelinen noktada buraya kamu için rekreasyon alanları ve parklar yapılmış. Son derece faydalı bir proje hazırlanmış” ifadelerini kullandı.

YABAN HAYATI CANLANACAK

Ekoloji ve yaban hayatı uzmanı Ornitolog Prof. Dr. Ali Erdoğan, havzanın çevresindeki bitki örtüsünün kuşlar için uygun bir alan olduğuna dikkat çekerek, “Projeyle birlikte buradaki yaban hayatı ve göçmen kuşlar için neler yapabiliriz konusunda çalışacağız.

Buradaki kuş aktivitesini arttırıp, kuş gözlemcilerinin ve fotoğrafçıların rahatlıkla çalışabileceği bir yer olmasını sağlayacağız. Kuşlar özellikle ilkbahar göç döneminde buradaki gibi yerlerde bulunmayı severler. Burada da ciddi bir göç hareketi olacaktır. Özellikle o dönemde güzel görüntüler oluşacaktır” dedi.

UMUT VERİCİ

Antalya Şehir Plancıları Odası Şube Başkanı Funda Yörük, 1. Etapta yapılan hataları Büyükşehir Belediyesi’nin yeni projesinde görmediklerini belirterek, şunları ifade etti: “Bize aktarılan taşkın projesinde set taşlarının beton değil doğal taşlardan oluşturarak yapılacağını söylenmesi bizler için umut verici oldu. Yeni projede en önemlisi buradaki yaşayan canlının sadece insan olmadığının dikkate alınarak, diğer yaşayan canlıların da özenle korunacak şekilde doğal yapısının korunması.”