Her yıl yok ülkemize şu kadar Antalya’ya bu kadar turist geldi yok ülkemize gelen turistler şu kadar döviz girdisi sağladı yok Antalya’ya gelen turistler bu kadar döviz girdisi sağladı diye övünüyoruz.
Ama her yıl şehir merkezine turist gelmediğinden de yakınıp duruyoruz…
Şehir merkezindeki esnaf turistin otelden çıkmadığını söylüyor.
Sonra turist neden çıksın herşey dahil sisteminde deniliyor.
Madalyonun bir de öbür yüzü var.
Yani havutçu meselesi var.
Hanutçu turisti alttan girip üstten çıkıp bişeyler satmak için bi yerlere yönlendiriyor.
Babasının hayrına yönlendirmiyor herhalde.
Hanutçu da sonuçta bazı işletmeler ile anlaşıyor ve oralardan parasını alıp yolunu buluyor.
Turisti anlaşılan yere kim götürecek peki?
Doğal olarak yine anlaşılan UBER’ler ya da taksiler.
Taksiler de sürekli olarak turist taşıdığı için (yanlış anlaşılmasın turisti kazıkladığı için demiyorum) uzun mesafe yol olduğu için sıkıntı çıkarmıyor.
Peki hangi taksicinin ya da UBER sürücüsünün nereye müşteri götürüp götüremeyeceğine oda başkanı, oda yöneticisi ya da durak başkanı karışabilir mi?
Ne alakası var değil mi?
Ama bu da oluyor.
Birileri çıkıp şuraya girişler yasaklanmıştır diye mesaj atabiliyor.
Bunu kendi adlarına da değil makam, mevki kullanarak yapabiliyorlar.
Yasal mı diye sorarsanız ne hanutçuluk ne de şuraya gidin buraya gidin diyebilmek yasal değil.
Şimdi burada akıllara bir soru geliyor.
Hanutçu adı üstünde belli bir komisyon alarak işini yapıyor.
Taksici ya da UBER sürücüsü de taksimetre ücretini alıyor.
Yani iş karşılığında bir kazançları oluyor.
Peki ya şuraya girin buraya girin şuraya gitmeyin buraya gitmeyin diyenlerin çıkarı var mı?
Hiçbir çıkarı yok ise neden bazı işletmelerin ticaretine engel olunuyor?
Ticaret yapmak yasal olduğuna göre…
Turisti istediği yere götürmemek ve istediği alışverişi yapmasını engellemek de turizme vurulan bir darbe değil midir?
Sonra turizm bir karış ileriye gitmiyor diye dert yanar dururuz.
Böyle giderse biz Yunanistan’a daha çooook turist kaçırırız.
Birileri ülkeyi Antalya’yı düşünmek yerine kendi ceplerini düşündüğü sürece biz bir arpa boyu yol alamayız…