• imsa
GÜNDEMHaber Girişi : 28 Kasım 2023 17:26

CUMHURİYET’İN 100. YIL KONFERANSLARI “CUMHURİYET VE KADIN”

CUMHURİYET’İN 100. YIL KONFERANSLARI “CUMHURİYET VE KADIN”

Antalya Kent Konseyi ve Antalya Bilim Üniversitesi Sosyal, Ekonomik ve Politik Araştırma Merkezi’nin  (SEPAM) birlikte düzenlediği Cumhuriyet’in 100. Yıl Konferanslarının altıncısı 24 Kasım 2023 tarihinde Antalya Kent Konseyi Konferans Salonu’nda gerçekleşti.

Konuşmasının ilk bölümünde Dr. Gözde Turan Batı ülkelerindeki kadın hakları hareketlerine paralel şekilde Türkiye’deki kadın hakları gelişiminin de öncelikle siyasi ve bireysel haklar çerçevesinde başladığının altını çizmiştir. Kadınların hukuki düzlemde erkeklerle eşitliğinin amaç olarak belirlendiği bu ilk dalga hareket, modernleşme hareketi ile aynı düzlemde buluşmuştur. Cumhuriyet’i kuran iktidarın modernleşme ve Batılılaşma çerçevesinde devrimleri hızlı şekilde uygulamaya koyabilmesi kadınlar için öngörülen siyasi ve bireysel hakları da kapsamış, Batılı ve modern bir devletin kurulması hedefinin kadın hakları ile örtüşmesi Türkiye’de kadınların siyasi haklarını göreli olarak oldukça erken bir tarihte elde etmesi sonucunu doğurmuştur. Kadın hakları alanında Cumhuriyet’le birlikte yaşanan bu atılım konusunda Gözde Turan bazı eleştirel görüşlere de yer vermiştir. Kimi yazarlara göre bu ilk dalga hareketin kadınlar tarafından yürütülen zorlu bir mücadele sonucu değil de yeni bir devlet kurma çabasındaki iktidar tarafından kontrol edilmesi ilerleyen dönemlerdeki kadın hareketlerini olumsuz etkilemiştir. İkinci, üçüncü ve dördüncü feminist dalgaların Türk toplumunda yeterli yankı uyandırmaması, bugün halen ilk dönem Cumhuriyet rejiminin getirdiği hakların toplumda kadının yerini dönüştüren en radikal adım olarak kalması ve bunun ötesine ciddi anlamda geçilememesi paradoksal biçimde ilk dalganın devlet eliyle gerçekleştirilmesi midir? 

Gözde Turan’a göre, Türkiye’de kadın haklarının geldiği nokta ve toplumda kadının yeri açısından devletin başat rol oynaması, sorunun sadece kısmi bir açıklaması olacaktır. Kemalist kadroların da diğer toplumsal aktörler gibi ataerkil yapıda olduğu ve esasen kadının siyasal ve toplumsal rollerinin ataerkillikten kurtulamadığı tartışması geçerli ve önemli bir tartışma olmakla birlikte gözden kaçan nokta Kemalist kadroların yerini alan muhafazakâr-sağ kadroların 1930’lardaki devinimi devam ettirme konusundaki isteksizliği ve hatta karşı duruşudur. Diğer bir deyişle, kadın gruplarının ve hareketlerinin yerine devletin kadın haklarını getirmesinin ilerlemenin önünde bir set meydana getirdiği görüşü kabul edilirse, devletin söz konusu başat konumunun ilk dalga ile sınırlı olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının kadın haklarının gelişimi yönünde attığı adımlar kadar daha sonraki kadroların kadının toplumsal rolü konusunda benimsediği ve farklı yollardan dayattığı görüşleri de önemlidir. Bu doğrultuda Turan’a göre, ilk dalga ile gelen siyasi ve medeni hakların geri alınması mümkün görülmese de, sosyal-ekonomik ve kültürel boyuttaki eşitsizliklerin üstesinden gelinmesi, devletin sadece siyasal alanda değil toplumsal alanda da başat konumunun devam ettiği Türkiye gibi ülkelerde devlete hâkim olan grup ve sınıfların ideolojileri tarafından şekillenecektir.