ÖZEL HABERLER Haber Girişi : 26 Ocak 2024 10:39

Deprem gerçeğini hatırlattı

Deprem gerçeğini hatırlattı

6 Şubat tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremin ardından ne kadar ders aldığımız ile ilgili tartışmalar sürerken Antalya'da deprem konusunda ne gibi önlemler alınıyor?

Deprem gerçeğine dikkat çeken ve depremi asla unutmamamız gerektiğini söyleyen Akdeniz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, "Her ne kadar büyük acılar yaşatan Kahramanmaraş depreminden, güzel Antalya’mız fiilen etkilenmemişse de yarın böyle bir felakete maruz kalmayacağının garantisi yoktur" dedi.

1.VE 2. DERECE DEPREM BÖLGESİNDEYİZ

Özçatalbaş, "Akademik çalışmalara bakıldığında “Antalya il merkezi 2. derece deprem bölgesi içinde olduğu, sismik etkinliğin yoğun olduğu Antalya’nın batı kesimlerinin ise 1. ve 2. derece deprem bölgesinde olduğu belirtilmektedir. Tabi bunlara yapı kalitesinin yetersizliği ve zayıf zeminlerin bulunması etkenleri de eklendiğinde Antalya'nın depremselliği üzerinde durmak önemli hale geliyor. Antalya Körfezi içerisinde ve Antalya imar alanını da içine alan karasal bölgede yoğun mikro deprem etkinliği gözlenmektedir. Antalya yerleşim alanının bir bölümü Antalya ve bir bölümü ise Aksu sismotektonik bölgeleri içinde yer almaktadır" açıklamasında bulundu.

ARKEOLOJİK KAYITLARDA DA VAR

"Antalya çevresindeki tarihsel büyük depremlere ait izlere arkeolojik kayıtlarda da rastlanmaktadır" diyen Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, "Termessos, Rhodiapolis, Perge, Side, Selge ve Faselis gibi antik kentlerde işlenmiş büyük taş bloklardan yapılmış tapınak ve tiyatrolar gibi devasa yapıların yıkılması, yangınlar, zararlı gazların ortaya çıkması, su sistemlerinin çökmesi, tsunami dalgaları ve bazı yerleşim yerlerinin denize gömülmesi gibi olaylar, Duggan tarafından depremlerin etkisi olarak yorumlanmıştır" ifadelerini kullandı.

TSUNAMİ OLUŞTUĞU BİLİNMEKTE

Özçatalbaş, "1459 Antalya Depremi ile ilgili olarak Leonardo Da Vinci’nin yazılarında Antalya ve Rodos’ta denizi yaran bir deprem olduğu ve 3 saatten fazla süren bu olay nedeniyle deniz tabanının çıplak kaldığı sonrasında da büyük dalgalar oluştuğu, belirtilmektedir. Yine 1743 Depremin hakkında Marsilya Ticaret Odası’nın arşivlerinden alınan bilgilere göre, 6 - 20 Mayıs 1743 tarihleri arasında Antalya’da limanın bir süre suyu çekilmiş, çok sayıda ev yıkılmış ve Fransız Konsolosluğu’nun üzerine sur duvarından kopan kayalar düşerek evi tahrip etmiştir" şeklinde konuştu.

DEPREM İHTİMALİNİ ARTTIRIYOR

Deprem sonucu birçok köyün yok olduğu ve Sıçan Adası’nın batısında yer alan dağın tamamen suya gömüldüğü rapor edildiğini sözlerine ekleyen Akdeniz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş şunları söyledi: "Görüldüğü gibi Antalya 2. Deprem bölgesinde yer almakla birlikte ne yazık ki sismik boşlukların bulunduğu bölgeler 1 ve 2. Derece deprem bölgesidir. Yukarıdaki kaynaklarda da verildiği gibi  Antalya ve çevresi tarihte büyük depremlerle karşı karşıya kalmıştır. Burada dikkate alınması gereken önemli bir konu sismik aktivitenin olmadığı sürenin uzaması o bölgelerde enerji birikiminin deprem oluşturma ihitimalini artırmaktadır. Dolayısıyla sismik boşluk alanları beklenin üzerinde deprem şiddetine işaret etmektedir.  Demirtaş ve Yılmaz (1996) Antalya Aksu sismotektonik bölgesi olarak adlandırılan bölge için bir sismik boşluk uyarısında bulunmaktadır. Son 100 yıl içinde bu bölgede sadece bir adet yıkıcı deprem gözlenmiş ve 712 adet küçük deprem oluşmuştur. Koçyiğit ve arkadaşları (1997) ile Glover ve Robertson (1998), Aksu bölgesinde günümüzde sıkışma (bindirme) rejiminin yerini, açılma rejimine bıraktığını ifade etmektedir."

DEPREM RİSKİ YÜKSEK

Bölgede enerji birikimi olduğu söylenebileceğini kaydeden Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, "Antalya merkezden 100 km yarıçaplı dairesel alan içinde her yıl 4 ve altında büyüklükte deprem olma olası yüzde 100 olup, 5 büyüklüğünde bir depremin 10 yıl içinde meydana gelme olasılığı yüzde 71’dir. En az 6,5 büyüklüğündeki bir depremin 30 yıl içinde olma olasılığı  yüzde 9 iken, 50 yıl içinde ise yüzde 15 olasılıkla meydana gelebileceği belirtilmektedir. Burada Yağmurlu ve Şentürk (2005)’ün son yüzyıl içinde Aksu Fay Zonu üzerinde büyüklüğü 5.0 ve üzeri depremler meydana geldiğinden hareketle aktivitenin günümüzde de devam ettiğine işaret ettiğine vurgu yapmak da önemli olacaktır" açıklamasında bulundu.

Haber: Yalçın KÜÇÜK