Allah-u Teâlâ Dünya hayatında olduğu gibi yaratılan her şeyi bir denge üzerine bina etmiştir. Kâinatın mevcudiyetini sağlayan bu dengeye/düzene/kanunlara sünnetullah denir. Allah-u Teâlâ’nın koyduğu herhangi bir dengenin bozulması haline yaşanacakları bize, 1400 yıl önce Rum suresinin 41. Ayetinde: İnsanların kendi ellerinin (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları(yapacakları) işler yüzünden, karada ve denizde fesad meydana çıktı/çıkar/çıkğında(Bunun neticesi olarak), Allah,(Sünnetullahı gereği) işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara taddırır şeklindebuyuruyor.Neden bu şekilde bir kanun ya da sünnetullah koyduğunu ise Allah-u Teâlâ ayetin devamında şöyle açıklıyor: Olur ki (işledikleri hatadan) dönerler.
Sanayi devriminde sonra gözünü para bürüyen insanoğlu iki konuda Dünyanın dengesinin bozulmasına sebep olmuşlardır. Birincisi gökyüzüne salınan gazlar sebebi ile atmosferin delinmesinden dolayı küresel ısınmaya sebep olurken, ikinci olarak ta hayvanların şuursuzca yok edilmesi sonucu ekolojik dengeyi bozmuştur. Ayette bahsedilen ceza ile muhatap olan insan gönüllü olmasa da mecburiyet karşısında hatadan dönme adına çözümler üretmeye başladı. Gönülsüz olduklarından olsa gerek ki çözümler üreteyim derken geri dönülmesi daha zor yeni problemlere zemin hazırladılar.
Mesela: Hayvan neslini koruma adına çözümler üretmeye çalışırken, yaşadığı çağın sorunları yüzünden farkında olmadan kendilerini bir cenderenin içinde buldular. Korumaya çalıştıkları hayvanlarla farkında olmadan duygusal bir ilişkiye girdiler. Bu duygusal ilişki neticesinde hayvanların statüsünü bilerek ya da bilmeyerek değiştirip, insan seviyesine yükselttiler. Böylelikle kaş yapayım derken göz çıkarmaya zemin hazırlamış oldular.
Dün doğada vahşice katlettiğimiz hayvanları, insan seviyesine yükseltince mecburen evlerimize aldık. Onlar artık ailenin bir parçası olmaya başladılar. Ailenin bir parçası olunca, sıra ailenin olmazsa olmaz değerlerinden kendine rol çalmaya geldi. Gel zaman git zaman hayvanlar artık çocukların alternatifi olmaya başladılar. Böylelikle aile yapısının temel taşı olan çocuk müessesinin köküne dinamit koyuldu. Aileler artık çocuk yerine kedi-köpek edinmeye başladılar. Çocuklar gibi elbiseler giydirilip sokaklarda yürüyüp parklarda birlikte oynamaya başladılar. Bir çocuğa ayır(a)madığımız yada ayırmak istemediğmiz vakti hatta daha fazlasını kedi köpeğe ayırmaya başladık. Tüm bunları meşrulaştırmak içinde Onlarda bir can yada onları da Allah yarattı gibi demagoji türü lafların arkasına sığındık. Söylemlere bakarsak sanki sadece kedi köpek can, inek, balık ya da tavuk ise patlıcan.
Her şeye rağmen hayvanlara yapılan bu muameleye sevap/iyilik penceresinde bakarsak şunu görürüz; Yapılan iyilik hangi canlıya veya neye yapılırsa yapılsın Allah(cc) katında insana yapılan iyilik kadar değerli ve kıymetli olamaz. Çünkü Allah kuran-ı kerimde tüm yaratılanları insan için, insana hizmet etsinler diye yarattığını söylüyor(2/29). O zaman, İnsan dışındaki bir canlıya insan gibi hatta ondan daha fazla değer vermekte insanı daha merhametli, daha medeni veya daha Müslüman yapmazken, Allah’ın hoşnutluğunu kazanma vesilesi de olmasa gerek.
Hayvanları sevmeyelim onlara iyi davranmayalım demiyoruz. Hayvanların insanların kadim dostu ve yardımcısı olduğu da bir gerçektir. Fakat bizim aklımızın almadığı bir hayvana neden insan gibi hatta insandan daha fazla ilgi ve sevgi gösterilir oldu? Bugün hayvanlara elbiseler giydirilip, kuaförlerden geri gelinmezken, hayvanlarda dâhil, her şeyi sizin için yarattım dediği insanlar, soğuktan hastalıktan ya da açlıktan ölüyorlar. Bunlardan daha vahimi aile yapısı ve toplumumuz için tehlike çanları çalıyor. Ayette de buyrulduğu gibi ; İnşaallah kendi ellerimizle sebep olduğumuz fesadın (yanlışın) sonuçlarını fark ederek, geç olmadan hatamızdan döneriz.