DSÖ, SERMAYE GURUPLARININ OYUNCAĞI OLMUŞ

  • SUR YAPIIIIIII

Hiçbir siyasi partinin direk taraftarı olmayan Türkiye Cumhuriyeti genelinde faaliyet gösteren, insan hakları, özgürlükler, aile konusunda hassasiyeti olan ve ülkemizin menfaatini önde tutan onlarca platformun temsil ettiği 500’e yakın sivil toplum kuruluşunun adına bu açıklamayı yapmam gerekti.

Devam edegelen hukuki bir dava üzerine sözüm ona çağdaş ve batılı 10 ülke bir araya gelerek kuyrukları aracılığıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını hiçe saymaya çalışmışlardır. Bu olay karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nin geçmişten bu tarafa gelmiş olan kadim devlet geleneğine ve aynı zamanda temsil ettiği makamın ve milletimizin kendisine yüklemiş olduğu sorumluluğu yerinde kullanarak, kuyruklarıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni hizaya getirmeye çalışanlara hadlerini bildirmek amacıyla verilen diplomatik cevabın yerinde olduğunu biliyoruz ve bu konuda milletimiz adına Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkürlerimizi arz ederiz.

Biz, bu 10 sözde çağdaş batılı ülkenin iç işlerimize karışmak istedikleri gibi ülkemizi bölmek isteyen gruplarla da birlikte hareket ederek, aynı zamanda ekonomik siyasi ve lojistik olarak destekleyip onları cesaretlendirerek devletimizin altını oyma çabası içerisinde olduklarını da biliyoruz. Tarihimiz boyunca ve dünya tarihi boyunca gördüğümüz, bu ülkelerin kendi egemenlerinin çıkarları dışında hiçbir ülkeye veya hiçbir insana insani yardım yapmamışlardır. Bu sözde çağdaşların kurmuş oldukları uluslararası yapılarda yine kendi egemenlerinin ve dünyadaki kendi egemenliklerinin hakimiyetini sağlamak için olduğunu unutmamalıyız. Bu uluslararası yapılar, IMF, Birleşmiş Milletler ve Dünya sağlık örgütü gibi asla temsil ettiklerinin çıkarlarından başkasını düşünmeyen yapılardır. Bu tip yapıların insanlığı ve insanları doğruya yönlendirdikleri asla söylenemez, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Dünya beşten büyüktür ifadesi bu görüşümüzün açık göstergesidir. Birleşmiş Milletler aracılığı ile zalime hiçbir yaptırım yapamayanlar, mazlum ve Müslüman ülkelerin ensesinde boza pişirmekten asla geri durmayıp, onların yeraltı zenginlikleri ve insan güçlerini sömürerek kendi egemenlerine ve halklarına peşkeş çekmektedirler. Yine bunların kuruluşu olan Dünya sağlık örgütü de ailesiz, ahlaksız ve cinsiyetsiz bir toplum oluşturmak adına büyük çabalar sarf etmektedir. Bunu eşcinselliği meşrulaştırma kararıyla göstermiştir. Böylece DSÖ dünya nüfusunu kontrol altına alarak azaltmak isteyen çevrelerin safında yer almıştır. Bu hal dine, ahlaka, aileye, insanlığa karşı açılmış bir savaştır.  Bu bir terörizm faaliyetidir aynı zamanda bu bir insanlık suçudur.

DSÖ AİLE kurumunu ve biyolojik cinsiyeti yıkmanın yanında, akrabalık, komşuluk bağlarını da kopartma çabası içerisine girdiği görülmektedir. CoVID’le birlikte zaten ekonomisi ve eğitimi bitirilmiş toplum, FONDAŞ Medyanın algı operasyonu ve ölüm korkusu ile yargısız infazla ev hapsine mahkum edilmişti. DSÖ bugün, Global çetenin ve onların tetikçiliğini üslenen sermaye gruplarının oyuncağı olmuştur. Sahip oldukları ekonomik güçle, bazı sermaye, siyaset, bürokrasi, akademi, STK ve Medyayı fonlamaktadırlar. DSÖ sponsorlarından ilaç firması GSK’nın (GlaxoSmithKline) dopamin ilacı eşcinsel ve bağımlılık yaptığı için 200 bin Euro tazminata mahkum olmuştur... Japon yetkililer ilaçlarındaki 3200’e yakın yan etkiyi bildirmediği için DSÖ sponsoru ilaç firması Novartis’e soruşturma açmıştır. Onsekiz yaşından küçüklere anti-depresan ilaçları reklam ile teşvik ettiği için GSK ilaç şirketinin 3milyar dolar tazminata mahkum edilmesiyle insanlığa hizmet etmedikleri açıktır.

Maske bir korku politikasının aracı olarak kullanılmaktadır. Dünyada daha az oksijen alarak daha sağlıklı olan tek bir canlı türü yoktur. DSÖ ilaç sektörünün pazarlama şirketi gibi faaliyet göstermektedir. Bütün bunlardan ortaya çıkan sonuç IMF nasıl hedef ülkelerin ekonomisini yoketmeye çalışan bir “Finansal Tetikçi örgüt” ise DSÖ de insan sağlığını hedef alan bir suç örgütüdür.

DS֒nün dayattığı AŞI’yı olmayanlara karşı yapılan bürokratik oligarşi ve medya düşmanlığı Türk ceza kanununa göre suçtur.

Milletin ve TBMM nin iradesi ile DSÖ nün ipoteği altında sürdürülmekte olan  bu “küresel savaş”a elbirliği ile “dur” demeliyiz.

“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez”   sloganıyla bu gün estirilen “yalan rüzgarı”na karşı, bütün erdemli insanları haksızlıklara karşı elbirliği’ne çağırıyoruz. Çünkü birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, birlikte kazanacağımız tek bir zafer vardır. IMF’yi kovduk, Namuslular enaz namussuzlar kadar cesur olmalı anlayışıyla şimdi de Milli Güvenliğimizi tehdit eden Dünya Sağlık ÖRGÜT’üne Türkiye’den Defol  demeliyiz!..


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.