Bugün sizlerle altı bölümden oluşan İstanbul Üniversitesi ilahiyat fakültesinin bağcılar belediyesi ile mayıs 2013 yılında ortaklaşa gerçekleştirdiği HALKIN SORUNLARI BAĞLAMINDA GÜNÜMÜZ İNAÇ PROBLEMLERİ sempozyumunda sunum yapan Dr. Mücteba ALTINTAŞIN Ecel, Rızık ve musibet anlayışımızınsosyal hayattaki izdüşümleriadlı makalesinin ikinci bölümünü kaldığımız yerden paylaşacağız.
I. İLAHİ YAZGI ANLAYIŞININ DOĞURDUĞU TEMEL SORUNLAR
İnsan fiillerinin ezeli ilim kapsamında olduğu için belirlendiği konusunda en çok tartışılan ayetlerden birisi Rad-39 ayetidir. "Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır. Ana kitap O'nun yanındadır." Ayet kişinin ecel, rızık ve ahlaki sorumluluk getirecek bütün davranışlarının sonucunun her hangi bir kurala bağlı kalmaksızın silinip bırakılması ve tayin edilmesi olarak anlaşılmaktadır. Bu düşünceye göre insanların bireysel olarak said veya şaki olması bu kitapta önceden kaydedilmiştir.Ancak ismi levh-i mahfuzda said yazılmışolan şaki, şaki yazılmış olan said olabilmektedir. Zira Yüce Yaratıcı dilediğini siler,dilediğini olduğu gibi bırakır. Yani ilahi irade insanların herhangi bir kurala bağlı kalmadan keyfi olarak dilediği gibi iyi veya kötü olarak belirlemektedir.
Fakat böyle bir düşünce Kur'an mantığına göre tamamen zıttır ve insanın ahlaki sorumluluğunu reddetmektedir. Zira said bir kimse şaki haline gelebilme imkânına sahip olmasaydı, peygamber ve kitap göndermenin bir anlamı olmazdı.Hâlbuki ayetin insan davranışlarınınyazılıp silinmesi ile bir ilgisi yoktur. Çünkü Allah istediğini siler, istediğini bırakır ifadesi ilahi iradenin kanun koymadaki otoritesini vurgulamaktadır. Silmesi ve tespit etmesi ilahi kanunlara tabidir.
İnsandavranışlarının ezeli yazgının kapsamı içerisinde olduğuna delil gösterilen ayetlerden birisi de Enam-59 ayetidir. Ayetteki yaş ve kuru her şeyin bir kitapta olması ifadesinin içerisine insan davranışları da sokulmuş, irade ve sorumluluk göz ardı edilmiştir. Hâlbuki yaş ve kuruher şeyin bir kitapta olması ifadesi kanun ve kurala bağlı olmayan hiçbirvarlık yoktur, her şey bir kuralatabidir demektir. Âlemde bir düzen ve nizam vardır. İnsana bırakılan alanlarda ise kaderi insan davranışlarıbelirlemektedir. İnsanın sorumlu olduğu hususlarda kaderi insan çizmektedir.
Yüce Yaratıcı insanları iman ve inkâr edebilecek kapasitede yaratmış, kimseyi buna zorlamamıştır.Birey olarak yaratılan insan bu fiileri kendisi işlemektedir. Bu anlamda insan, tabiat olayları gibi her şeyiyle, iyiya da kötü olacak şekilde belirlenmemiştir. Ayetlerdeki kitap kavramıyla bağlantılı olan önemli konulardan bir tanesi de birbiriyle yakındanilgili olan ecel, rızk ve musibet konularıdır. Tartışmalara baktığımızda ecel ayetleri bağlamlarındankoparılarak anlaşıldığı için birbirinden farklı ve tutarsız sonuçlar ortaya çıkmıştır. Hâlbuki bu ayetleri konu bütünlüğü içinde bağlamlarıyla ele almak tutarsız ve yanlış düşünceleriengelleyecektir. Temel tartışma konusu insan ecelinin ilahi irade tarafından belirlenip belirlenmediği fikridir.
Bu konuda en çok tartışılan ayetlerden biri Yunus-49 ayetidir. "Her ümmetin bir süresi vardır.
Süreleri dolunca ne bir an geri kalırlar, ne de bir an ileri gidebilirler." Genel anlayışa göre ayet herkes için tayin edilmiş bir ecel düşüncesine delil olarak kullanılmıştır.Ancak ayet, bireylerin ecellerinden değil, toplumların tabi oldukları sosyolojik bir yasadan bahsetmektedir.
En çok tartışma konusu yapılan bir diğer ayet ise Fatır-11 ayetidir. "Bir canlıya ömür verilmesi de onun ömründen azaltılması da mutlaka bir kitaptadır. Şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır." Ayetteki kitap Lafzından hareketle ömrü uzun olacaksa uzun olanın, kısa olacaksa kısa olanın ömrünün apaçık şekilde kitapta yazılı olduğu bildirilmektedir. Buradaki kitap lafzı Yüce Allah'ın konuya ilişkin koyduğu yasalar olarak yorumlanmadığı için doğal olarak herkesin yaşam süresinin böyle bir kitapta kaydedildiği sonucunavarılmıştır. (İkinci bölüm sonu)