EĞİTİMDE GELİNEN SON NOKTA

  • SUR YAPIIIIIII
Geçen haftaki yazımın ana konusu eğitimdi, aynı hafta Sayın Cumhurbaşkanımızdan eğitim konusunda itiraf gibi bir açıklama geldi.
Özetle açıklama şöyleydi: Batı dünyası tıptan sosyolojiye kadar pek çok alanda ilhamını bizim köklerimizden almıştır. Buna karşılık biz kendi köklerimizi tamamen unutarak veya dışlayarak onun türevlerini esas kabul etmek suretiyle iki asırdır kendimize yol ve yön bulmaya çalışıyoruz. Bir başka ifadeyle fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz.
Sonuçta, ülke ve millet olarak kendimizi kontrolsüz bir Batılılaşma fırtınasının içinde bulduk. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek için çıkılan yolun en sığından, en bayağısından, en çarpığından bir Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması, Cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır.
Yapılması gereken kendi medeniyet birikimi ve hedeflere uygun nesiller yetiştirmektir. Türkiye’nin 2053 vizyonunun ana fikrini bu konu oluşturmalıdır. Ülkemizin geçmişten bugüne eğitim öğretim sistemi, çocuklarımıza sadece maddi bilgi yükleme üzerine kuruludur. Her okul seviyesinde öğretime ağırlık verilirken, eğitim kısmı ihmal edilmiştir. Bu değişim sıradan bir müfredat tadilatının ötesinde topyekûn bir eğitim öğretim reformunu gerektirir.
Okul öncesinde ve ilkokulda tek ihtiyacımız olan, değerlerini iyi bilen, inancına, kültürüne, tarihine, diline sahip çıkan, ailesine ve toplumuna karşı sorumluluklarını özümsemiş insanlar yetiştirmektir. Ortaokul dönemini çocuklarımızın zihni ve fiziki kabiliyetlerini keşfetmeye, onları geleceğe, doğru alanlarda hazırlamaya yönelik bir anlayışla şekillendirmeliyiz.
Lise dönemini artık ruhu zenginlemiş, kendini tanımış, yapabileceklerini bilen gençlerimizin somut alanlara yönelecekleri bir eğitim öğretim süreci olarak tasarlamalıyız. Yükseköğretimi ise her safhasıyla milletimizin fikri iktidarının üretim merkezleri haline dönüştürmeliyiz. Bunu başardığımızda, kendimizle birlikte tüm insanlık için aydınlık bir geleceğin kapısını açmış olacağımızdan ben şüphe duymuyorum.
Samimi bir muhasebe ile geçtiğimiz 18 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum. Genç bir nüfusa sahibiz hamdolsun ama medeniyet tasavvurumuzu layıkıyla hayata geçiremiyoruz. Diyerek eğitim alanındaki başarısızlığı özetlemiş oldu.
Hâlbuki dört yıl önce gazeteye yazdığım ilkyazı eğitimle alakalıydı, kısaca hatırlatmak isterim. Bilinçli ve akıllı yapılacak her türlü mücadelenin eğitimden geçtiği aşikârdır. Dolayısıyla Milli Eğitimimiz, gerçekten milli olmak zorundadır. Bunun için büyük bir seferberlik ilan edilmeli ve bu mücadele halkın tabanına kadar yayılıp, halkın bilinçlenmesi sağlanmalıdır.
Dolayısıyla kendi özümüze, kendi kültürümüze ve kendi inancımıza sahip çıkacak bir metot belirlemek ve yeniden diriliş için eğitimden başlamak gerekmektedir. Günü kurtarmak için uğraşan idarecilerimizden ziyade elini taşın altına koyabilen risk alabilen ve özveriyle çalışan idarecilere ihtiyaç olduğu açıktır. Diyerek cumhurbaşkanımızın geçen haftaki eğitimde gelinen sürecin yaptığı özetini, tam dört yıl önce kaleme almıştım.
Yaklaşık 25 yıllık eğitim gönüllüsü geçmişimle de daha sonraki yazılarımda da çözüm tekliflerini sıralamayı da ihmal etmemiştim. Çözüm tekliflerimi özetle kısaca hatırlatacak olursam.
İlkokulda sadece okuma yazma ve dört işlemle birlikte çocuklarımıza ahlak, edep, saygı, sevgi, kültür ve adabı muaşeret öğretilerek, ilgi ve merakları tespit edilmeli. İlkokulda tespit edilen ilgi ve merak alanları doğrultusunda ortaokulda ilgi ve merak alanlarına yönlendirilmeli ama daha sonra ilgisinin daha etkin olduğu alan tespit edilince, ortaokulda alan değiştirme esnekliği olmalıdır. Liseyi ilgi ve merak alanlarının geliştirilmesi ve uygulamalı hale getirilmesi ile hayata hazır hale gelen çocuklarımız üniversite eğitimlerinde, üniversiteyi bitirip ne yapacağını bilmez bir nesil olmaktan kurtarıp, alanında uzman bir nesil yetiştirmeliyiz. Diye özetlemiştim.
Çocuklarımızı ve gençlerimizi kendilerine, ailelerine, millete, ümmete ve insanlığa faydalı nesiller olmalarını sağlayıp, böylece bölgemizde ve dünyada belirleyici güç olma iddiamızın altını doldurmuş olabilelim. Artık, günah çıkaran değil, bilinçli bir nesil için bilinçli bir idarenin eğitim alanında işbaşı yapması gerektiği daha nasıl anlaşılabilir veya anlatılabilir?
 
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.