Kuran-ı Kerim de; gaybı, Allah'tan (cc) başka hiçbir kimsenin bilemeyeceğini, peygamberlerle melekler dâhil, kendilerine vahiyle bildirilmedikçe gaybtan haber veremeyeceklerini açıkça bildirmesine rağmen(Enam/59) geçmişte ve günümüzde de Müslümanım diyen insanlarında fala ve falcılara rağbetinin azımsanamayacak oranda olduğu görüyoruz.
Fala bakma, dün olduğu gibi bugünde çok çeşitli şekillerde yapılır olmuştur. Gün geçmiyor ki yeni bir fal şekli çıkmamış olsun. Kahve falı, iskambil falı, el falı, bakla falı, su falı bunlar artık hemen hemen herkes tarafından tercih edilen ve yapılan fal çeşitleri olmasının yanında yiyeceklerle içeceklerle hatta insan uzuvlarıyla fala bakma çeşitlerinin çoğaldığını görüyoruz. Bunlarda yetmezmiş gibi Allah-u Teâlâya inananların cennete girmesine sebep olsun diye vahyettiği kuran-ı kerimle bile fala bakmak rutin hale gelmeye başladı. Allah-u Teâlâ kuranı kerimde fal ve fala bakmak haram demesine rağmen Müslümanım diyen insanlar tarafından kuran-ı Kerimle fala bakanlara teveccüh edildiğine şahit oluyoruz.
Sahihayn ' de nakledildiğine göre,bazı kimseler Hz. Peygamber' e kâhinler hakkında sual ederler.O'nun, "Ciddiye alınacak, ehemmiyetli bir şey değil" cevabı üzerine,"Ama ey Allah'ın Resulü,onlar bazen bir şey söylüyorlar,o da doğru çıkıyor" deyince,Peygamber(s.a.) şu kesin hükmü koyar: "O doğru sözcüğü bir cin "gayb"den aşırır da,onu, yakın ilişki içinde bulunduğu o kâhinin kulağına fısıldar. Kahinler de onu, yüzlerceyalan ile karıştırırlar, öyle söylerler.. [Bir doğruyu bin yalanla karıp karıştırırlar]"Buhari,Sahih, Bed'u'l-halk, 6 {IV, 79); Müslim, Sahih, Selam, 122-123,124,125 {IV, 1750-51).
Fal veya falcılıkbir bakıma insanların güven noktasında bir tercihte bulunmasıdır. Bir taraftan Allahın sözü, diğer tarafta insanın sözü. Allah-u Teâlâ gaybı ben bildirmedikçe yaratılan hiçbir varlık bilemez buyururken(Enam/59), bu söze karşılıkta bir yaratılan veya yaratılanlar hayır bende bilirim diyor. Hâşâ Allah-u Teâlâ yalan söylemeyeceğine göre geriye iki seçenek kalıyor. Ben gayb tan size haber veririm diyen falcılar kâhinler ya Allahtan vahiy alıyorlar. Yâda yalan söylüyorlar. Vahiy kapısı Hz Muhammet(sav) ile kapandığına göre(Ahzab/40) geriye tek bir seçenek kalıyor. Gaybtan-gelecekten haber veriyorum diyenlerin hepsi yalancının ta kendileridir.
Allah resulünün(sav) bir hadisinden o zamanda bile Allah(cc) yasak etmesine rağmen fala ve falcılara rağbet eden insanların olduğunu ve yaptıkları işi meşru zemine oturtturmak için bahaneler ürettiklerini anlıyoruz. İnanmadıklarını söyleyip can sıkıntısından veya herhangi bir sebepten fala bakan insanların yaptığı işin mahiyeti hakkında Allah resulü(sav) "Kim bir kâhine uğrar ve onun söylediklerini tasdik ederse Muhammed'e indirilenden beri olur, kim de kâhine gelir ve fakat söylediklerini tasdik etmezse kırk gün namazı (tövbe etmese) kabul edilmez." Buyuruyor ( Müslim, Selâm, 125; Ebû Dâvûd, Tıb, 21; İbn Mâce, Taharet,122; )
Yukarıdaki hadiste Allah Resulü her türlü fal bakan veya falcılara giden kişilerin iman ve inanç konusunda düşecekleri halleri iki grupta değerlendiriyor. En hafif olanı fala inanmadığı halde fala bakar veya falcıya giderse ibadetleri,hayırları hatasını anlayana tövbe edene kadar kabul edilmez. Hadisteki ikinci uyarı ise falcıya giden falcının dediğine itimat eden kişilerin Müslümanlıkla hiçbir bağının kalmayacağını haber veriyor.
Başta da dediğimiz gibi Allaha inanmak veya inanmamak bir tercih
meselesidir (kehf/29); İnandığını söyleyipte Allahın kurallarına uymak veya
uymamakta bir tercih meselesidir. İsteyen
Allah-u Teâlânın sözüne göre hayatını düzenler. İsteyen falcılara ve kâhinlere
göre hayatını düzenler. Bize de Dünyada Allahın sözünü, falcıların
kâhinlerin sözüne tercih edenlere ahrette birlikteliğiniz daim olsun demek
düşer.