Bugün sizlerle İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı görevlisi Prof. Dr. Saffet SANCAKLI’NIN İslami İlimler dergisinin, 2015 yılı güz döneminde yayımlanan çalışmasızının ilk bölümünü paylaşacağız.
İslam dininin gönderiliş amacı, tüm batıl inançları ve görüşleri ortadan kaldırıp, yeryüzünde tevhit inancını ve uygulamasını ikame etmektir. Günümüz insanını dini yönden en çok meşgul eden hususlar olarak karşımıza çıkan hiç kuşkusuz bid'at, hurafe ve uydurmalardır. Bugün aynı zamanda din adına en çok mücadele edilmesi gereken hususların başında da bunlar gelmektedir. Bunlar aynı zamanda İslam'ın temel ilkelerine aykırı şeylerdir. Bugün itibarıyla toplumumuzda var olduğu ifade edilen 1400 kadar hurafe söz konusudur.
Hurafe kelimesi, Arapça "harefe-yahrufu" fiilinden türeyen bir isimdir. Hurafe sözlükte saçma, uydurma, anlamsız boş şey, gerçek olmayan söz, tutarsız düşünce, asılsız inanç, masal ve boş şey anlamına gelir. Dini bir terim olarak ise hurafe, hiçbir hakikate dayanmayan, tamamen vehim ve hayalden ibaret olan, boş ve batıl inançlar ve düşünceler ile bunlara bağlı olarak yapılan davranışları ifade eder.
Günümüz toplumunun yaşadığı önemli problemlerden birisi de hurafelerin insanımızı çepeçevre kuşatmış olmasıdır. Ülkemiz insanları arasında maalesef Kur'an ve sünnetle örtüşmeyen, dini inancımızla bağdaşmayan inanış, kanaat, uygulama ve davranışlar, batıl, asılsız ve hoşa giden uydurma sözler, mantıki bir dayanağı ve gerçekliği bulunmayan birçok inanç ve uygulama şaşırtıcı bir şekilde kendini göstermektedir. Müslümanlar, bazen eski inanışların bir devamı olarak, bazen cehaletten, bazen başka kültürlerin etkisinde kalarak İslam'ın kabul etmediği adetlere yönelmiştir. Özellikle de çaresiz kalan, umudunu yitiren insanlar can simidi olarak bu tür yanlış davranışlara sapmaktadırlar.
Günümüz toplumuna bakıldığında insanların İslam'ı temel kaynaklarından ve ehlinden öğrenmemeleri sebebiyle bir takım hurafelerin yerleşmiş olduğunu görüyoruz. Dinlerin pek çoğu, kendi mensupları tarafından zamanla içerisine sokuşturulan hurafeler sebebiyle asliyetini ve berraklığını kaybetmiştir. Hurafeler, insanın inanç, ibadet ve sosyal hayatının çeşitli alanlarında kendilerini göstermektedirler. Özellikle gaipten haber verme, günler, ölüler, kabirler, muska ve tılsımlar, fal açma, büyü bakma, medyuma gitme ve benzeri hususlar hakkındaki hurafeler, insanlar arasında hayatiyetini devam ettirmektedir. Hurafelerin, sosyal hayatta şaşırdığımız ve tahmin edemediğimiz konularda bile insanlar arasında yayıldığını duymakta ve görmekteyiz.
Hurafeler, hangi gaye ve maksatla uydurulursa uydurulsun, gerek İslam dininin bünyesinde ve gerekse Müslümanların yaşayışında büyük yaralar açmakta ve tahribatta bulunmaktadır. Müslümanların başına gelen bu felaket, dinlerinden değil, dinlerini öğrenmemelerinden kaynaklanmaktadır. Gerçek bilinmediği, örtbas edildiği zaman sahte olanlar ve safsatalar hâkim olmaktadır. Hurafeler, hakikatin zıddı olan anlayış ve uygulamalardır. Bu tür şeylerin akıl ve bilimle hiçbir ilgisi yoktur. Örneğin, göz değinesi haktır, fakat nazardan korunmak için nazarlık takmak bir hurafedir ve dolayısıyla caiz değildir. Çünkü şifa sadece Allah'tan istenmeli ve tedaviye başvurulmalı daha sonra Allah'ın takdirine rıza gösterilmelidir. Hurafeler aynı zamanda saf ve cahil bazı insanların sömürülmesine ve paralarına göz dikenlerin türemesine, haksız kazanç elde edenlerin oluşmasına sebep olmaktadır. (Bölüm sonu)