HARFİN ÜÇÜ

  • SUR YAPIIIIIII

Kuranı kerimin ifadesiyle Allah-u Teâlâ’nınyarattığı canlılar içerisinde üç tanesi farklı konuma sahiptir. Farklı konuma sahip canlılar insanlar, melekler ve cinlerden oluşur. Yaratılış gayesi bakımından ikiye ayrılan bu canlıların birinci grubunu Allah-u Teâlâ’yı sürekli tesbih ve kusursuz itaat eden melekler oluştururken(Zümer/75), ikinci grubu ise yaratıcısına kullukla imtihan olunan belirli bir alanda özgürlüğe sahip olan insanlar ve cinler oluşturuyor(Zariyat/56).

  Cinlerde insanlar gibi sorumlu canlılar olmalarına vebizimle aynıevrende olmalarına rağmen onların dünyaları ile bizim dünyamız görünmezlik kalkanıyla ayrılmıştır.Her ne kadar cinleri göremememiz konusunda korkak canlılar olduğu ve Allahtan görünmezlik istedikleri gibi rivayetler varsadabu sözü destekleyen hiçbir Ayet, Hadis veya bilgi yoktur. Cinlerin görünmemesi, her şeyden önce onların yapısıyla, bizim gözümüzün frekansıylaonların görünme frekansının birbirini tutmamasından kaynaklanmaktadır.

   Allah-u Teâlâ tarafından halife olarak yaratılan insan, kendi dünyasındaki yaşantısından sorumlu olmasına rağmenzaman zaman yaratılış amacıyla alakalı olmayan da kendine yeni maceralar aramaktan geri kalmamıştır.Bir kısım insanların macera alanı özellikle gaybi konular olmuştur.Ahiret,hesap günü cennet, cehennem, cin, melek vs gaybi konulardan bir kaçı olmasına rağmen, bu konulardan en çok cin konusu insanların gündemini oluşturmuştur(Ahkaf/18).

Kuran-ı kerimin bildirmesi ile cinlerde insanlar gibi Allah-u Teâlâ’ya kullukla sorumludurlar(Zariyat/56). Lakin ilahi huzurdan kovularak şeytan vasfını alan bir kısım cinler(Araf/13), kovulmanın sebebi olarak insanı görüp kendisine düşman olmuştur. Bu düşmanlık kıyamete kadar ve insanı cennetten çıkarana kadar devam edecektir. Bu mücadeleden bazen insanlar kazançlı çıkmasına rağmen çoğu zaman cinler kazançlı!  Çıkacaktır(Araf/14-17).

   Cinlere karşı tek zaferi kuran-ı kerimin anlatımıyla insanlardan Süleyman peygambere nasip olmuştur. Kısa süren bu zafer Hz.Süleyman’ın(a.s) vefatıyla son bulmuştur(Sebe/14). Duası neticesinde Allah’u Teâlâ cinleriSüleyman (as) emri altına vermiştir. Bundan dolayı ben cin gördüm veya yakaladım diyenbir kişi, Allah-u Teâlâ’nın koyduğu kurala aykırı bir söz söylemiş olur(Sad/35). Yalancılıkla itham olunur. Cin gördüm diyen kişilerinhikâyelerebaktığımız zaman nedense cini tek o görmüştür veya yakalamıştır.Yüzyıllardır cin gördüm-görmüş veya yakaladım-yakalamış diyenlerin hiç birşahidi yoktur.Yakaladın da niye bıraktın sorusunun cevabı insan aklıyla dalga geçen yanıtlarla doludur.Hadi bir daha yakala veya bana da şu gördüğünü söylediğin cini göster dediğinizde hiçbir kişi tamam diyememiştir. Bir insan söylediğini ispatlama imkânı yoksa Yalancı olarak adlandırılır.

Cinlerle insanların ilişkisine baktığımız zaman insanlar istemedikçe cinlerin insanlarla diyalog veya kontak kuramadığını görüyoruz. Canı sıkılan herhangi bir cin gideyim de şu insanlara görüneyim onları korkutayım iznine sahip değildir.Allah-u Teâlâ insanlar istemediği sürece cinlerle münasebet kapısını kapatmıştır(Cin/6). O kapı da ancak insana iman karşılığında açılıyor. Allaha olan imanından vazgeçenler ancak bu kapıdan geçip fikirsel veya telepati şeklinde cinlerle kısmi irtibat kurabiliyorlar. Bu irtibat kuranın ifadesiyle fiziksel olarak değil sadece vesvese ve telkin yoluyla oluyor(Enam/112).

   Allah-u Teâlâ’nın adalet sıfatına inanan hiçbir mümin cinlerin canı istediğinde, istediği insana musallat olduğunu düşünemez. Eğer cinlerin keyiflerine göre insanlara zarar verebileceğini düşünen biri varsa Allah-u Teâlâ’yı kuranda kendini anlattığı şekilde tanımıyor demektir. Allah’u Teâlâ’yı kitabında anlatıldığı şeklinde tanımamak ise şirke kapı açmak demektir (Enam/130).Böylece açılan bu şirk kapısından insanların geçerek, şirke girdiklerini gören cinlerin sevinçlerini, hesap gününden öncebilmek–öğrenmek istememeleri ne acı.

Etiketler : HARFİN ÜÇÜ
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.