Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taha Karaman, hasta haklarının, iyi hekimlik ve temel insan haklarından ayrı tutulamayacağını söyledi.
Ak Parti iktidarının sağlık alanında yaptığı yeni düzenlemeler ile birlikte hastanelerin sağlık üreten yerlerden çıkıp sağlık satan kurumlara dönüştüğünü ifade eden Prof. Dr. Taha Karaman “Sağlıkta Dönüşüm Programıyla; sağlık hizmeti sunumu devletin görevleri arasından çıkmıştır. ‘Sağlık haktır ve ücretsiz olmalıdır’ yerine, ‘paran kadar sağlık’ anlayışı almış, sağlığın piyasalaştırılması, hastanın müşteri, hekimin tüccar, hastanelerin işletme-ticarethane gibi görülmesine neden olmuştur.” şeklinde konuştu.
‘HERKES ÜCRETSİZ VE EŞİT SAĞLIK HAKKINA SAHİP OLMALI’
Uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programıyla; sağlık hizmeti sunumunun devletin görevleri arasından çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Taha Karaman, ‘sağlık haktır ve ücretsiz olmalıdır’ yerine, ‘paran kadar sağlık’ anlayışı almış, sağlığın piyasalaştırılması, hastanın müşteri, hekimin tüccar, hastanelerin işletme-ticarethane gibi görülmesine neden olmuştur. Hasta hakları bütünüyle yok sayılmıştır” dedi. Hastaların nitelikli ve sağlık hizmeti alabilmesi için uygulanan sağlık politikalarının değişim geçirmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Taha Karaman, hasta haklarının tam olarak gerçekleşebilmesi için “herkes için eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve ücretsiz sağlık hakkı” talebini yinelemekten ve mücadeleden vazgeçmeyeceklerini söyledi.
PARAN KADAR SAĞLIK ANLAYIŞI
Sağlık alanında yaşanan olumsuz gelişmeler nitelikli sağlık hizmetine ulaşmadaki eşitsizlikleri giderek artırmakta olduğunu dile getiren Başkan Karaman, ‘’Hasta hakları, iyi hekimlik ve temel insan haklarından ayrı tutulamaz. Sağlık alanında yaşanan olumsuz gelişmeler nitelikli sağlık hizmetine ulaşmadaki eşitsizlikleri giderek artırmakta, hastaların sık sık mağdur durumlara düşmesine neden olmaktadır. AKP iktidarının “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında yaşama geçirdiği politikalar, “özendirici ifadelerle” sunulanın aksine, sağlık birimini işletme, hastayı müşteri olarak görmektedir. Hasta haklarına uyuyormuş gibi yapılan düzenlemeler bu nedenle göstermelik olmaktan öteye gidememektedir. Sağlığı kar edilen bir alana, sağlık hizmetini alınan satılan bir metaya dönüştürmek hasta haklarına aykırıdır. Sağlıkta Dönüşüm Programıyla; sağlık hizmeti sunumu devletin görevleri arasından çıkmıştır. ‘Sağlık haktır ve ücretsiz olmalıdır’ yerine, ‘paran kadar sağlık’ anlayışı almış, sağlığın piyasalaştırılması, hastanın müşteri, hekimin tüccar, hastanelerin işletme-ticarethane gibi görülmesine neden olmuştur. Hastaların nitelikli sağlık hizmeti alabilmesi uygulanan sağlık politikalarının değişmesinden geçmektedir. Hasta haklarının tam olarak gerçekleşebilmesi için ‘herkes için eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve ücretsiz sağlık hakkı’ talebini yinelemekten ve mücadeleden vazgeçmeyeceğiz’’ açıklamalarında bulundu.
İLK KEZ LİZBON’DA ORTAYA ÇIKTI
26 Ekim Hasta Hakları Günü hakkında bilgilendirme yapmadan geçmeyen Başkan Karaman, hasta haklarının ilk kez 1981 yılında Lizbon’da yapılan 34. Dünya Tabipleri Birliği Genel Kurulu’nda yayımlanan Lizbon Bildirgesi ile benimsendiğini açıkladı. Başkan Karaman, ‘’47. Dünya Tabipler Birliği Kurultayında değişikliğe uğramış, 171. Konsey Oturumunda gözden geçirilip düzeltilmiştir. Ulusal düzeydeki yasal düzenleme Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi, Hasta Hakları Yönetmeliği, İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi gibi mevzuatlarda yer almaktadır. Türkiye’de hasta haklarının gelişimine baktığımızda somut olarak ilk kez hekimlik meslek örgütümüz Türk Tabipleri Birliği’nin bu konuyu ülke gündemine getirdiğini görürüz. 1993 yılında Bolu’da yapılan Tıbbi Etik Sempozyumu’nda gündeme getirilen Hasta Hakları kavramı, bu tarihten ancak 5 yıl sonra 1998’de yasalaşabilmiştir’’ dedi.
Ayşem SİCİM – Büşra BOĞAOĞLU