Geçen hafta meydana gelen İzmir depreminde hayatını kaybedenlere ALLAH(cc)dan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun ve bu elim felaketten binaların dayanıklılığı adına ders çıkarmamamız gerektiğini idrak etmemizin nasip olmasını niyaz ediyorum. Bu konuda daha önceleri imar affeder ama deprem affeder mi şeklinde ifadeler kullanmıştım. Olayın vahameti ortadayken ve artık hiçbir söze hacet kalmadan anlatmışken daha ne diyebilirim ki. İnşallah doğru dersler çıkartırız da böyle felaketler karşısında insanlarımızın üzülmeyeceği sonuçları elde etmiş oluruz.
Bu gün, dünyayı felakete sürükleyen Amerikan seçimlerinin açıklanacağı gün oluşu ve şu mu kazansa bu mu kazansa iyi olur yorumlarının biteceği gün oluşu ayrı bir önem arz etmektedir. Amerikan seçimlerini kimin kazanacağının ve hatta ehveni şer ifadesinin bir anlam taşımadığını anlayamadıysak söylenecek söz kalmıyor. Geçmişte, Obama nın isminin başındaki Hüseyin ekinden dolayı Müslüman biri Amerikan başkanı oldu diye yaygara yapıldığını unutmayalım. Sonuç diğer başkanlardan farklı olmamıştı, çünkü seçilen başkanın inisiyatifinin neredeyse hiç olmadığını anlamalıyız. Bu seçimlerle ilgili daha önce kanaatimi bildirmiştim. Küreselcilerin karşısında İsrail devletinin Araplar tarafından tanınmasını sağlayan Donald Trump iyi bir köle olduğunu göstermiştir. Sizce bu seçimler için bu yeterli gelmeyecek mi?
Ulusalcılığın ne kadar işe yaramaz olduğunu göstermek adına,mevcut sistemin devamından fayda umanlar yeni değişiklik için erken diyebilirler. Amerikanın başına kim gelirse gelsin dünyanın felakete doğru gidişini arttırmaya katkı sağlayacağından emin olmalıyız. Onların insanlığın faydasına düşünecek kadar insan olmadıklarını anlayamamışsak zekâmızı gözden geçirmemiz gerekmektedir.
Dünyanın bu bozuk gidişatına dur diyebilecek tek ülkenin Türkiye olduğunu hepimiz biliyoruz. Şeytani akıl da bunu çok iyi bildiği için Arap devletlerinin idarecilerini tehdit ederek Türkiye düşmanlığında buluşturmaktadırlar. Arap diktatörlerde, halklarını Türkiye düşmanlığına yönlendirecek her türlü oyunu hiç çekinmeden sergilemektedirler. Aslında kendi halkları tarafından yeteri kadar sevilmeyen ve seçim olsa seçilemeyecek olan yöneticiler, Türkiye örneğini halklarının gözüne kötü gösterme çabasında oldukları çok açıktır. Böylece Türkiyeyi yalnız bırakarak olası hedeflerine engel olabilecek tek ülkenin de önünü kesmek istiyorlar. Korkarım biz akıllı davranmazsak onlar hedeflerine ulaşmak için daha tahrikkâr işlere imza atmaya devam edeceklerdir. Sadece Arap halklarıyla da yetinmeyerek Türk Cumhuriyetlerinin halklarına da etki edecek girişimlerde bulunacakları ortadadır.
Bütün bunların karşısında dik durabilmek adına Türk Cumhuriyetlerine, Arap halklarına ve Müslüman ülke halklarına, ümmetçi bir bilinci yakalamalarına katkı sağlayacak radyo, TV ve sosyal medya araçlarıyla ulaşılması gerektiğini unutmamalıyız. Eğer dünyanın ve insanlığın zalimler elinde uzun süre hırpalanmalarına göz yummak istemiyor ve kendi halkımızla birlikte tüm mazlumların kurtarıcısı olma fırsatını yakalamak istiyorsak dünya mazlumlarını birleştirici adımlar atmalı ve atmaya devam etmeliyiz.
Hem içte hem dışta, ahlakı ve adaleti önceleyen işleri yapan bir Türkiye olursak, bunu da dünyada uygulayıp savunan bir ülke olarak, yeni bir süper güç olmamız için önümüzde kendimizden başka hiçbir engel kalmayacaktır.