TÜKONFED Hukuk Komisyonu Başkanı Emekli Hakim İzzet Doğan, 10 Temmuz Dünya
Hukuk Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü kavramlarını
anmadan günün öneminin anlam kazanamayacağını dile getirdi.
**
Cenevre’de düzenlenen Hukuk Yoluyla Dünya Barışı konferansları dolayısıyla 10 Temmuz
1967’de yani 55 yıl önce ilan edilen ve tüm dünyada kutlanan Dünya Hukuk Günü, bu sene de
10 Temmuz Pazartesi günü kutlanacak. Türkiye’de ise Bakanlar Kurulu kararı ile 10 Temmuz
günü Dünya Hukuk Günü olarak ilan edildi. Günün anlam ve önemine ilişkin açıklamada
bulunan Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Hukuk Komisyonu Başkanı Emekli
İstanbul Hakimi İzzet Doğan, Dünya Hukuk Günü’nün hukukun üstünlüğünü, demokratik,
toplum için adaletli bir devlet anlayışını destekleyip öne sürdüğüne dikkat çekti.
HEDEF: DAHA DEMOKRATİK DAHA ADALETLİ BİR ANLAYIŞ
Tüm dünyada olduğu gibi bu özel günde hukukun üstünlüğünün, demokratik ve adaletli bir
devlet anlayışını ön plana çıkarılmasının amaçlandığına değinen Doğan, “Vatandaşlar
haksızlığa uğradıklarını ileri sürdüklerinde sokaklarda ‘hak, hukuk, adalet’ diye sloganlar
atmakta, siyasi parti liderleri ve aktivistler de hak, hukuk, adalet yürüyüşleri
düzenlemektedirler. Hak, hareket ve varlığın doğal kaynağıdır. Örneğin insan, yaşama
hakkına dayanarak yaşamını sürdürür ya da düşünce özgürlüğü hakkına dayanarak
düşüncelerini açıklar. Bir başka deyişle hak, kişilerin hukuk düzenince korunan tüm
çıkarlarıdır ve kişilerin lehlerine olan bir durumun kanunlar tarafından korunması, bu
korumaya uymayan kişilere karşı ise kanuni girişimlerde bulunulması gibi yetkiler verir”
dedi.
“HUKUK, NASIL DAVRANILMASI GEREKTİĞİNİ GÖSTERİR”
Hukukun ise toplum düzenini sağlayan ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların
bütünü olduğuna dikkat çeken Doğan, “Hukuk, her şeyden önce bir düzen demektir. Ancak bu
düzen, yerleşmiş ve eylemli olarak yaşanan bir düzen değildir. Hukuk, toplum içinde
insanların birbirlerine, yönetime ve doğaya karşı nasıl davranmaları gerektiğini gösterdiği
gibi, yönetimin de bireylere ve doğaya karşı nasıl davranması gerektiğini gösterir. Hukuk,
çıkar çatışmalarına çözüm getiren kurallardan, yasal düzenlemelerden oluşan bir bütündür.
Üçüncü kavram olan adalet sözcüğünün anlamı da davranış ve hükümde doğru olmak, hakka
göre hüküm vermek, eşit olmak, adil hüküm vermek gibi anlamlara gelir. Adaletli olmak, adil
davranmayı gerektirir. Adalet bir bakıma hak ve hukuk kurallarının uygulanması ile ulaşılan
sonuçtur. Adalet, vicdanın temelidir ve adaletin güçlüden değil haklıdan yana olması
zorunludur” diye konuştu.
“HAKİM VE SAVCILARIN İŞ YÜKÜ AĞIRDIR”
Dünya Hukuk Günü’nün son zamanlarda hep buruk olarak kutlandığını hatırlatan Doğan,
“Ben mesaiye göre çalışan bir hâkim ve savcı görmedim. Onların mesailerinin tek bir ölçütü
var, işleri bitinceye kadar... İşleri gece yarısı bitecekse, gece yarısına kadar; hafta sonu
bitecekse, hafta sonu da çalışırlar. Hukuku uygulayarak adaletin gerçekleşmesini sağlamak
isteyen hakim ve savcıların iş yükü çok ağırdır. Bu iş yükünün altından kalkmak için
akşamları eve dosya götürmek zorunda kaldıkları gibi hafta sonu dinlence günü de
çalışmaktadırlar. Elbette ki bu yoğunluk içinde aileleri ve özellikle çocukları ile yeteri kadar
ilgilenememektedirler” şeklinde konuştu.
DENEYİMSİZ İSİMLER BÜYÜKŞEHİRE ATANIYOR
Son zamanlarda yargı kadrolarında yargıç boşluğu oluşması nedeni ile yeteri kadar deneyimi
olmayan genç yargıç ve savcıların iş yoğunluğu ağır olan büyük kentlere atanmaları nedeni ile
adaletin gerçekleşmesinde sorunlar oluştuğuna ilişkin yakınmalara şahit olduklarını söyleyen
Doğan, şunları kaydetti; “Aslında bu durum genç hakim ve savcılar içinde olumsuz bir
çalışma ortamı yaratmaktadır. Diğer bir sorunda gerek hakim ve savcıların ve gerekse yüksek
yargıda görevlendirilenlerin ehliyet ve liyakat ilkesine uyulmadan görevlendirilmeleridir.
Elbette ki ehliyet ve liyakat uyulmadan atananlardan adaletin sağlanması beklenemez.”
SİYASİ DAVALAR İÇİN BAĞIMSIZLIK VURGUSU
“Özellikle siyasi nitelik taşıyan davalar için siyasilerin olur olmaz açıklamalarda
bulunduklarını gördüğümüz gibi sosyal medya aracılığı ile dile getirilen yakınmaların yargıda
karşılık gördüğüne de tanık olmaktayız” diyen Doğan, her davada fakat özellikle siyasi
davalar da hakim ve savcıların tarafsız ve bağımsız davranmalarının zorunlu olduğunu
hatırlattı. Doğan, şu ifadelere vurgu yaptı; “Anayasa Mahkemesi önceki Başkanı Haşim
Kılıç’ın dediği gibi; ‘Yargının tarafsızlık ve bağımsızlığının test edildiği yer kuşkusuz siyasi
davalardır’ (Karar, 11 Kasım 2019)”
“GÜÇLER AYRILIĞI İLKESİ BENİMSENMİŞTİR”
En büyük sorunlardan bir tanesini de Anayasa Mahkemesi’nin temel haklar alanındaki
kararlarının yerel mahkemeler tarafından Anayasanın buyurucu düzenlemesine karşın, etkili
bir şekilde uygulanmamasının oluşturduğunu dile getiren Doğan, “Tüm demokrasilerde
olduğu gibi bizim Anayasamızda güçler ayrılığı ilkesini benimsemiştir. Güçler ayrılığı, devlet
organları olan, yasama ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları bir devlet yönetim
modelidir. Buna göre devletin her biri birbirinden ayrı ve bağımsız güçlerdeki kol ve
sorumluluk alanlarına ayrılmış olup, her bir güç bir diğeri ile güç ve sorumluluk alanları
bakımından bir çatışma yaşamaz” ifadelerine yer verdi.
KÖTÜYE KULLANILMAYA ELVERİŞLİ GÜÇ: YÜRÜTME
Ancak örnek teşkil edilebilecek bu sistemde yargının, yasama ve yürütme organından
bağımsız mahkemeler tarafından görevlerini yerine getirebilir hale geldiğinin altını çizen
Doğan, şöyle devam etti; “Yargıçların bağımsızlığı ise yasama ve yürütme organına bağlı
olmadan Anayasa ve hukuka uygun olarak vicdani kanılarına göre karar verebilmelerini
sağlar. Güçler ayrılığı ilkesinin tam olarak benimsemez sulandırırsanız yürütme organına
üstünlük sağlamış ve fırsat tanımış olursunuz. Hiç kuşkusuz en kötüye kullanılmaya elverişli
güç yürütmedir.”
HUKUK DEVLETİ VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ KAVRAMLARINA DİKKAT!
Dünya Hukuk Günü’nde hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünü anmadan günün öneminin
anlaşılamayacağının altını çizen Doğan, şöyle konuştu; “Hukuk Devleti, ‘insan haklarına
saygı gösteren, bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini
yükümlü sayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız
yargının denetimine bağlı olan devlet’ demektir. Hukukun üstünlüğü ise hukuk kurallarının ve
toplumsal çıkarların kişisel çıkarların ve diğer her şeyin üstünde tutulması anlamı taşır.”
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDE HER BİREY KANUN ÖNÜNDE EŞİTTİR”
Hukukun üstünlüğünün, yöneticilerin ülkeyi keyfi bir şekilde değil hukuk kurallarına göre
yönetmesi için gerekli olduğuna değinen Doğan, “Hukukun üstünlüğünde her birey hukuk
önünde eşit sayılır. Demokratik bir devletin temelini, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti
olmak oluşturur. Bu sayede yasalar toplumdaki her kesimden insana eşit uzaklıktadır ve eşit
olarak uygulanır. 10 Temmuz Dünya Hukuk Gününüz kutlu olsun. Herkes için hukuk! Herkes
için adalet! Herkes için adil yargılama! Tüm hukukçuların Dünya Hukuk Günü kutlu olsun”
şeklinde konuştu.