Hz Musadan sonra İsrail oğullarına peygamber olarak gönderilen Hz İsanın hayatı,doğumundan ölümüne kadar başlı başına mucizelerle doludur. Hz İsanın babasız olarak dünyaya gelişi Şüphesiz, Allah Katında İsa'nın durumu, Âdemin durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi (Al-i İmran/ 59) şeklinde dile getirilmesine rağmen, babasız olarak dünyaya çocuk getiren Meryem annemiz toplumun tepkisiyle karşılaşır. Bunun üzerine Meryem validemiz kendisinin iffetli olduğuna bebeğin şahitlik edeceğini söyler. Bunun mümkün olmadığını düşünenler Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"(Meryem/29). Meryem validemiz ona (çocuğa) işaret etti. Bebek "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı" (Meryem/30) der.
Hz İsa İsrail oğullarına Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim(Ali İmran/50) ve "Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah'ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer Mü'minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır" der. Söylediği mucizelerinin hepsini milletin gözü önünde yapar. Tüm bu mucizeler karşısında İsrail oğulları her zamanki gibi ikiye bölünür. Bir kısmı her peygamberlere karşı takındıkları tipik inkârcı mantıklarıyla hareket ederek, "Bu ancak açık bir büyüdür" İtirazında bulunurlar( Maide/110).
Diğer bir kısımda bu kadar mucizeler karşısında abartılı davranıp Hz İsaya yarı ilahlık atfetmeye başlarlar. Bunu üzerine Allah-u Teâlâ Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın elçisi ve kelimesidir. "üçtür" demeyiniz. (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek İlah'tır. O, çocuk sahibi olmaktan Yücedir (Nisa/171) buyurur. Tüm bu uyarılara rağmen Hz İsa, onlarda inkârı sezince, dedi ki: "Allah için bana yardım edecekler kimdir?" (Al-i İmran/52). Bu çağrıya, az sayıdaki iman eden Havariler: "Allah'ın yardımcıları biziz; biz Allah'a inandık, bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza şahit ol" dediler(Ali İmran/52).
Hz İsanın Peygamberliğine inanan az sayıdaki Havariler Hz İsadan özel bir mucize isteğinde bulunurlar. Havariler: "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahitlerden olalım" demişlerdi. Bunun üzerine Hz İsa Allah-u Teâlâya Havarilerin bu isteğini ileterek Allah'ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Senden de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın(Bakara/114) şeklinde dua eder.
Sonuçları felakete sebep olabilecek isteğe Allah-u Teâlâ şöyle karşılık verir. Şüphesiz Ben bunu size indireceğim. Artık sonra sizden kim inkâr ederse, Ben onu gerçekten âlemlerden hiç kimseyi azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım"(Bakara/115).
Hz İsa tarafından hayatlarının değiştirilmesine tahammül edemeyen İsrail oğulları, hainlerin yardımıyla onu öldürmeyi planlarlar. Bunun için Hz İsanın peygamberliğini kabul etmeyen Roma hükümeti ile iş birliği yaparak tuzak kurarlar. Onların Allahın elçisine tuzak kurduğunu sananlar hakkında, İsâ'ya tuzak kurdular; ama Allah onların tuzaklarını boşa çıkardı. Çünkü Allah, tuzak kuranların tümünün üstündedir (Ali İmran/54) buyrulur. Bu tuzağın keyfiyetini anlayamayan inkârcılar, yanlış kişiyi öldürmelerine rağmen, Hz İsayı öldürdüklerini sandılar.
Biz Allahın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesihi öldürdük demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler(Nisa/157).