HZ İSA, GÖKYÜZÜNDEN İNEN SOFRA VE KURAN-I KERİM

  • imsa

Hz. Îsâ Kur’ân-ı Kerîm’de Îsâ, İbn Meryem ve Mesîh şeklinde zikredilen, kendisine İncil’in verildiği, Hz. Muhammed’i müjdelediği bildirilen, “Allah’tan bir ruh ve kelime” olarak tavsif edilen, ancak kul olduğu vurgulanan bir peygamberdir. Kur’ân-ı Kerîm’e göre Hz. Îsâ, resullerin en büyükleri olan beş “ülü’l-azm” peygamberden biridir. Kuran-ı kerimde Hz İsa’nın hayatı anlatılırken insanların kendisine inanması için Allah’ın izni ve yardımı ile birçok mucizeler gösterildiğinden bahsedilir. Buna rağmen çok az kişi kendisine iman eder. İman edenler ise havari olarak adlandırılır. Havariler iman etmelerine rağmen Hz İsa’dan kendilerine özel bir mucize göstermesini isterler. Özel olmasının yanında çokta ilginç olan bu olay Maide suresi 11-15 ayetler arasında şöyle anlatılır;

- Havariler: "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O da: "Eğer inanmışlarsanız Allah'tan korkup-sakının" demişti.

 (Bu sefer Havariler:) "Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahitlerden olalım" demişlerdi.

 -Meryem oğlu İsa: "Allah'ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Senden de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti.

 -Allah demişti ki: "Şüphesiz Ben bunu size indireceğim. Artık sonra sizden kim inkâr ederse, Ben onu gerçekten âlemlerden hiç kimseyi azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım."

 

   Biz bugün Rabbimizin hoşgörüsüne ve affına sığınarak yukarıdaki olayın bize verdiği mesajı Müslümanlar ve kuran-ı kerim versiyonunu yapmaya çalışacağız. İlk önce burada iki ana karakteri değiştireceğiz. Sofra yerine kuran-ı kerimi, havariler yerine de biz Müslümanları koyacağız. Hal böyle olunca da Hz İsa yerini de Hz Muhammed (sav) alacaktır. Ondan sonra bu kıssadan ne ders çıkarabiliriz ona bakacağız.

    Bir Müslüman olarak hepimiz Allaha inandığımızı söyleriz. Bunun yanında da insan olmamızın gereği olarak iç dünyamızda aynı havariler gibi inancımız konusunda mutmainlik yaşamak adına elle tutulur gözle görülür mucizeler veya deliller isteriz. Kuran-ı kerime baktığımız zaman bu isteğin normal olduğunu görürüz. Çünkü birçok insan ve topluluk peygamberlerinden mucize istemiştir. Kimisi Hz İsa kıssasında olduğu gibi kalplerin mutmain olması için mucize isterken, kimi zamanda ise peygamberleri zora düşürmek için mucize istenmiştir.

    Biz tüm iyi niyetimizle Müslümanlarında aynı havariler gibi kalplerinin mutmain olması gibi bir düşünce ile mucize beklentilerinin olduğuna inanıyoruz. Allah-u Teâlâ’da bu gerçeğe binaen kalplerimiz Allah, Ahret ve Hesap günü hakkında mutmain olsun diye bizlere kuran sofrasını indirdi. Nisa suresi 82. Ayetinde Hala Kur'an'ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı diyerek inananların kalplerinin mutmain olacağı kuran-ı kerim sofrasına davet ediyor. Bir insanın inanması adına ihtiyacı olan tüm delilleri bir sofra misali ona hitap edecek çeşitli örneklerle Allah-u Teâlâ onun önüne seriyor.

   Kalpleri mutmain olsun diye mucize isteyen havarilerine Hz İsa -Allah demişti ki: "Şüphesiz Ben bunu size indireceğim. Artık sonra sizden kim inkâr ederse, Ben onu gerçekten âlemlerden hiç kimseyi azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım uyarısını yaptığı gibi, Allah-u Teâlâ da her ne amaçla olursa olsun mucize görmek isteyenler için kuranı sofrasını, içinde her türlü misali vererek (Rum/58-Kehf/54), kalpleri mutmain olsun diye indirdi.

   Bu sofradan nimetlenmeyi Allah-u Teâlâ mecbur tutmamakla birlikte, gönderdiği Kuran sofrasından yüz çevirenlere ise havarilere dediği gibi Maide suresi 5.Ayetinde:-Ayetlerimizi inkâr edip yalanlayanlara gelince; onlar, alevli ateşin ehlidir diyor.