Doç. Dr. Yusuf MACİT’İN Peygamber efendimizin insanlarla olan iletişimini çok güzel bir şekilde anlattığı 2004 yılında on dokuz mayıs ilahiyat fakültesi dergisinin 16. Sayısında yayınlanan HZ. MUHAMMED’İN BAZI İLETİŞİM İLKELERİ adlı tezinden alıntılara dokuzuncu bölümüyle devam ediyoruz.
12-0rijinaliteye Önem Vermesi
Sözlü anlatımdan daha çok Hz. Peygamberin kişiliği, yaymaya çalıştığı değerleri bizzat şahsında temsil edişi, her türlü yapmacık ve rolden uzak samimi yaşantısı, gönül alıcı tutum ve davranışları insanları etkilemiştir. Hz. Muhammed, bir Peygamber olarak hep aksiyoner olmuş, insanları iyiye yönlendirmiş, hoş olmayan eğilimleri önlemeye çalışarak, iyi olanların yapılmasını sağlamıştır. Yine o, çevresindeki kişilerin silik şahsiyetli değil, aksiyoner ve bilinçli kişilerden olması için çaba harcamıştır. Bu arada, başka kültürlerin olumsuz etkisini azaltarak, kendi orijinal modelini oluşturmaya gayret etmiştir. Nitekim onun sünnet olarak algılanan örnek davranışlarının yeni ve orijinal bir özellik taşıması gerektiği ifade edilmektedir.
Bilindiği gibi insanın bir özelliği de taklitçi olmasıdır. Bu husus Kur'an'da da vurgulanmaktadır: "Onlara 'Allah'ın indirdiğine ve Resule (itaate) gelin!' dense, 'Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter!' derler. Babaları hiçbir şey bilmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsa da mı?" Ayette inkarcıların kınanan bu taklitçi tutumuna karşılık Allah, inananlara hitap ederek: "Ey İnananlar, siz kendinize bakın, siz doğru yolda olduğunuz takdirde sapan kimse size zarar veremez .. .'' buyurmuştur. Hz. Peygamber de asıl örnek alınacak olanı, imanın bir parçası ve gereği olarak göstermiştir ki, Kur'an'ın şu ayetini bu bağlamda değerlendirmek gerekir: "De ki: 'Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayan, esirgeyendir.''
Orijinal olma, örnek ve model bir toplum oluşturma Hz. Peygamberin özellikle üzerinde durduğu bir nokta olmuştur. Ezan'ın başlangıcında yapılan tartışmalar bizi bu kanaate götürmektedir. Hz. Peygamber görünüşte bile olsa, başkalarının model alınmasını hoş bulmamıştır. Örneğin, Mekke'de iken onun saç modeli Mekkeli müşriklerden farklı, Medine'deki saç modeli ise, orada egemen olan Yahudi kültürünün saç modelinden farklı olmuştur. Böylelikle o, Müslümanların Müslüman olmayan unsurlarla birlikte yaşadıkları bir toplumda bir "kimlik bilinci" geliştirmek istemiş, kendi değerlerine güveni olan her toplumda olduğu gibi, yeni oluşturduğu Müslüman toplumun üyelerinin birbirini tanıyacağı kültürel değerleri benimsetme gayreti içinde olmuştur.
13-0rtak Noktaları Ön Plana Çıkarması
Hz. Peygamber, iyi bir iletişim kurabilmek için, bir ilke olarak insanlarla ortak noktalarda buluşma çabası içinde olmuştur. O, daha önce gelmiş peygamberler silsilesinin devamı olarak kendisini farklı bir konumda görmemiş ve peygamberler arasında bir ayının yapmamıştır. Hatta o, öncekilere iman etmekle kalmamış, birini diğerinden üstün tutmayı da reddetmiştir. Bir Kur' an ifadesi olarak "Ehl-i kitap" üzerinde ısrarla duran Hz. Peygamber, Yahudi ve Hıristiyanları, Allah'ın birliği formülüyle İslam adı altında birleştirmeyi ümit etmiştir.
Bu konu ile ilgili olarak Kur' an' da: "De ki: 'Ey Kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin: Yalnız Allah'a tapalım, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; birimiz, diğerini Allah'tan başka tanrı edinmesin'. Eğer yüz çevirirlerse: 'Şahit olun, biz Müslümanlarız'! deyin." "İçlerinden zulmedenleri hariç, Kitap ehliyle ancak en güzel tarzda mücadele edin ve: 'Bize indirilene de, size in dirilen e de inandık. Tanrımız ve tanrınız birdir ve biz O'na teslim olanlarız' deyin" buyrulmuş ve böyle temel bir ortak referans çerçevesinde buluşulması istenmiştir. Hz. Peygamber, ehl-i kitapla iletişimini, söz konusu öneriler doğrultusunda ortak değer ve inanç temeli üzerine kurulu diyaloglarla gerçekleştirmiştir