HZ MUSA, SAHABİLER VE MÜLTECİLER

  • SUR YAPIIIIIII

Hz Musa(a.s) Ulul azam olarak tanımlanan peygamberlerden biridir. Ulul azam peygamberlerden olmasının yanında kuran-ı kerimde hakkında en çok bahsedilen peygamberdir. Kuran-ı kerimde Hz Musa’nın doğumunda başlayarak ölümü hariç hayatının birçok evresinden bahsedilir.  Kuranda Hz Musa’nın hayatının bahsedilen kesitlerinden beklide en ilginci ve günümüz konjöktörüne mesaj olabilecek bölümü ise, Mısır’dan Medyen’e kaçması ve akabinde çaresizlik içinde ettiği duadır.

  Hz Musa mısırda Fravunun sarayında bir eli yağda bir eli balda misali yaşam sürerken, sebep olduğu bir olaydan dolayı tüm hayatı değişmiştir. Hz Musa istemeden bir kişinin ölümüne sebep olunca mısırdan kaçmak zorunda kalır. Mısırdan kaçmasına sebep olana bu olay ve medyen den ayrılana kadar geçen süreç Kasas suresi 15 ile 28 ayetleri arasında anlatılır.  

   Hz Musa bir ülkeden bir ülkeye kaçmak zorunda kaldığında, bırakın yanına mal, mülk, para almayı canını zor kurtarmıştı. Hz Musa’nın düştüğü bu hal, kendi dilinden Kasas suresi 24. Ayetinde şöyle dile getirilir.  …Sonra gölgeye çekilip, “Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım” dedi. Tabiri caizse Hz Musa; Rabbim benim kimseyi tanımadığım, kimsenin de beni tanımadığı bir yere mecburen geldim. Param yok, yiyeceğim yok, yatacak yerim yok diyordu.

   Hz Musa’dan sonraki devirlere baktığımızda mazlum insanlar için göçün varlığını süreklilik arz ettiğine şahit oluyoruz. Peygamber efendimiz ve sahabelerde aynı akıbetten kurtulamamışlardır. Peygamber efendimiz(sav) Medine’ye göç etmiştir. Sahabeler ise iki defa Habeşistan’a hicret veya göç etmek zorunda kalmışlardır. Bugün baktığımız zamanda insanların can, mal ve namus emniyetlerinin olmaması yüzünden farklı ülkelere göç ettiğine şahit oluyoruz. Birçoğu aynı Hz Musa (a.s) gibiler. Paraları yok, yiyecekleri yok, can emniyetinin sağlanacağı kalacak yerleri de yok. Bu insanlar, ister Müslüman olsun ister başka dinden olsun, tıpkı Hz Musa’nın duasında belirttiği gibi her türlü yardıma muhtaçlar.

   Dün Hz Musa sığınmacı idi. Ondan sonra ise sahabeler ülkelerini terk ederek hicret( göç) etmek zorunda kalarak sığınmacı olmuşlardı. Hz Musa’ya Medyen halkı kucak açmıştı, ondan sonrada sahabelere aynı dini paylaşmasalar da bile Habeşistan’lı Hıristiyan insanlar kucak açtılar. Bugün ise Suriyeli, Afganlı, ıraklı vs insanlar can mal endişesinden dolayı Türkiye’mizi tercih etmek zorunda kalıyorlar. Bu insanlar onca ülkelerin içinde Türkiye’yi ve bizleri seçtiyseler beklide bunun en büyük sebebi, Cafer Ebu talibin dediği gibi, burada zulme uğramayacaklarına inandıkları içindir.

   Hepimizin bildiği gibi Sahabelerin bir kısmı Habeşistan’a hicret ettiğinde, oradan kovulmasını sağlamaya gelenler olmuştu. Bu durum üzerine, Müslümanları temsilen Cafer b Ebu Talib Necaşi ile yaptığı görüşmede konuşmasını şu sözlerle noktalamıştı:  Birçok hükümdar arasından seni seçtik ve sana komşu olmayı tercih ettik. Senin yanında zulme uğramayacağımızı umarak geldik ey hükümdar!”  

   Şimdi ise Hz Musa’nın duasını yapan bu insanlar Cafer b Ebu Talib misali bizlere şunu diyorlar: Ey Müslümanlar:  Birçok Ülke arasından sizi seçtik ve size misafir olmayı tercih ettik. Sizin yanında zulme uğramayacağımızı umarak geldik ey TÜRKİYELİ MÜSLÜMANLAR!” Bu dua ve yakarışların kabulü için sebep olma sırası bugün bizlerde. Dün iki kız kardeş ve babası Hz Musa’nın yardımına koştular. Sahabelere ise Hıristiyan olmasına rağmen Neçaşi ve halkı kucak açtıysa; bizlerde bugün bu insanlara Hz Musa(as) veya Sahabe gibi kabul edip, elimizden gelenin en güzel şekli ile misafirperverliğimizi Allah(cc) rızası için göstermeliyiz.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.