HZ. PEYGAMBER'IN HURAFEYE BAKIŞI-3
İlk iki bölümünü geçen haftalarda paylaştığımız Hz peygamberin hurafeye bakışını konu alan ve üç bölümden oluşan İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı görevlisi Prof. Dr. Saffet SANCAKLI’NIN çalışmasının üçüncü ve son bölümünü sizlerle paylaşacağız.
Bazı günlerle de ilgili hurafeler çok yaygındır. Örneğin, salı günü iş yapılmaz ve yolculuğa çıkılmaz. Salı günü başlanan işler başarıyla sonuçlanmaz. Salı günü yolculuğa çıkanlar sağ salim ulaşmak istedikleri yere ulaşamazlar. Halk arasında söylenen "Salı sallanır" ve "Salı günü başlanan işler uzar" deyişleri bu günün uğursuz kabul edildiğini göstermektedir. Ayrıca cuma günü iş yapmanın doğru olmadığı anlayışı çok yoğun olmamakla birlikte bazı bölgelerde mevcuttur. Hâlbuki Kur'an ve Sünnet'te cuma günü iş yapmayı yasaklayan bir husus bulunmamaktadır. Tam aksine mü'minlerden cuma namazından sonra yeryüzünde dağılıp rızıklarını temin etmeleri istenmektedir.
Cuma günü iş yapmanın iyi olmadığı anlayışı kadınlar arasında daha yaygındır. Bazıları da cumartesi yorgan dikmenin, pazar günü iş yapmanın, arafe günü dikiş dikmenin, iki bayram arasında nikâh kıymanın (evlenmenin) uğursuzluk getireceğine inanmaktadır. Bazıları da ikindiden sonra uyumayı, akşam (gece) tırnak kesmeyi günah olarak telakki etmektedir. Elden makas veya sabun almanın ayrılık getireceğine de inanılır. Gece ev süpürülürse fakirlik getirir. Cuma akşamı ev süpürmek kıtlık getirir. Cuma akşamı ev süpürülürse meleklerin kanadı kırılır. Misafirin ardından ev süpürmek iyi değildir. Ev süpürülürken süpürge birine dokunursa süpürgeye tükürülür. Gece tırnak kesmek ömrü kısaltır.
İslam dininin en önemli özelliklerden birisinin temizlik olduğunu unutmamak gerekir. 'Temizlik imanın yarısıdır. ", "Allah temizdir, temizi sever, etrafınızı temiz tutun ... " buyuran Hz. Peygamber, söylediklerini bizzat kendisi uygulamış ve çevresindekilere örnek olmuştur. "Elbiseni temizle’’ (74/4) "Allah çok temizlenenleri sever "(2/222), "Ey Âdemoğulları, her mescide gidişinizde güzel ve temiz elbiselerinizi alıp, giyinin gibi ayetlerden ilhamını alan Hz. Peygamber temizliğin önemine dikkat çekmiştir. Dolayısıyla bu naslardan temizlik uygulamasının dini bir vecibe olduğunu anlıyoruz, bunun gündüzü-gecesi olmaz.
Yaygın hurafelerden biri de türbe ve yatırları ziyaret edip, oralarda meftun bulunanlardan yardım beklemektir. Türbeler ve ziyaret yerlerinde yapılanların bir kısmı peygamber uygulamalarıyla bağdaşmadığından İslam'a aykırıdır. Bir nevi ölüye tapınma olan bu gibi ritüellerin İslam diniyle hiçbir alakası yoktur. Bugün kabirlerde, türbelerde, yatırlarda ve kutsal sayılan yerlerde işlenen hurafeler İslam dininin tevhid inancını zedeleyen uygulamalardır.
Oysa Hz. Peygamber, Müslümanları şirk hastalığından korumak ve tevhid akidesini yerleştirmek gayesiyle İslam’ın ilk dönemlerinde kabir ziyaretini bile bütünüyle yasaklamıştır. Daha sonra Müslümanların tevhidi ve şirki iyice öğrenmeleri ve muhtemel tehlikenin ortadan kalkmasıyla kabir ziyareti serbest bırakılmıştır. Resulüllah bu hususta "Size kabir ziyaretini yasaklamıştım, artık kabirleri ziyaret edin; çünkü onlar size ölümü ve ahreti hatırlatır" buyurmak suretiyle kabir ziyaretinin hangi amaçla yapılması gerektiğini de ortaya koymuştur. Kabir ziyaretleri kabirde yatan kişinin bir gün diri olduğunu ve kendisine takdir edilen sürenin dolmasıyla ölümün onu sevdiklerinden ayırdığını, kendisinin de mutlaka bir gün öleceğini ahirette dünyada
yaptıklarının hesabını vereceğini ... düşünmek, böylece masiyetleri terk edip taatlere yönelmek gayesiyle yapılmalıdır. Hz. Peygamber'in, "Lezzetleri parça parça eden ölümü çokça hatırlayınız hadisi, kişinin kendisine ölümü düşündürecek yerleri zaman zaman ziyaret etmesinin önemini ortaya koymaktadır.
Nazar değmesi yahut göz değmesi hususuna Hz. Peygamber devrinde de inanılıyordu. Bu hususta Resülüllah, "Göz değmesi haktır. Değiştirilmesi mümkün olmayan kaderi değiştirecek güçte bir şey olsaydı, bu göz değmesi olabilirdi. Yıkanmanız (abdest almanız} istenirse abdest alın "buyurmuşlardır. Böyle durumlarda Allah'ın elçisi, nazar değen kimsenin ibadet maksadıyla
abdest almasını tavsiye etmiştir. Ayrıca Felak, Nas süreleri nazil olduktan sonra Resulüllah'ın insanların göz değmesinden ve cinlerin şerrinden korunmak amacıyla bu iki süreyi okuduğu rivayet edilmektedir.