İnsanların söylemlerinin isteklerinin arkasındaki, asıl düşüncelerinin, beklentilerinin neler olduğunu, gelişen olaylar üzerinden anlatan Bakara Suresi 246 251 ayetlerindeki Talut ile Calut kıssasına kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bir önceki yazımızda bakara 247. Ayette sergilenen davranışların arka planını inceleme çalışmış ve o günkü bazı Müslümanların konuşmaya gelince Müslümanlığı kimseye bırakmayıp, lakin iş icraata gelince yapmamak adına bin bir mazeret sürerken düştükleri hali, iblisin takındığı tavır ile benzerliğini anlatmaya çalışmıştık
Bu yazımızda ise kıssaya kaldığımız yerden devam edeceğiz. Peygamberde savaş isteyip sonrada bu emre uymamak adına takva kılıflı iblis mantığıyla seçilen komutan için (hâşâ) Allahın yanlış karar verdiğini söyleme cesaretini gösteren bu insanlara Allah-u Teâlâ merhamet edip azap etmiyor. Bu şekilde ki patavatsız davranışına karşı bakara suresi 248. Ayetinde Peygamberleri şöyle cevap veriyor: Allah onu seçip size üstün kıldı. Ona hükümdarlık için gerekli geniş ilimle birlikte, iktidarını yürütebileceği sağlam bir yapı bahşetti. Allah hükümdarlığı kime dilerse ona verir. Allahın lütfü çok geniş, ilmi sonsuzdur. Peygamberleri devamla şunu söyledi: Tâlûtun hükümdar olduğunun alâmeti, size meleklerin taşıdığı sandığın gelmesidir. O sandığın içinde Rabbinizin size bağışladığı bir gönül huzuru ile Mûsâ ve Hârûn ailesinden kalan şeyler bulunmaktadır. Eğer gerçekten mümin iseniz bunda sizin için kesin bir delil, bir işaret vardır.
Hatırlayacağımız gibi Âdem babamızın yaratılışı sırasında meleklerde şaşırma-anlamama veya itiraz (ne derseniz deyin) sonucunda söyledikleri Orada fesat çıkaracak ve kanlar dökecek birini mi yaratacaksın? Hâlbuki biz, seni övgüyle tespih ve takdîs ediyoruz sözünden dolayı onlara da kızmadığına şahit oluyoruz ve Ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim diyerek Allah-u Teala meleklerin olayı daha iyi anlamaları için, meleklerle âdem babamızı yarıştırıyor ve meleklere Haydi, doğru söylüyorsanız bunların isimlerini bana haber verin buyuruyor.
Peygamberleri onlaraAllah onu seçip size üstün kıldı. Ona hükümdarlık için gerekli geniş ilimle birlikte, iktidarını yürütebileceği sağlam bir yapı bahşetti. Allah hükümdarlığı kime dilerse ona verir. Allahın lütfü çok geniş, ilmi sonsuzdur demesine rağmen, Talutun Allah (cc) tarafından komutan atanmasına şaşıran-anlamayan veya kabul etmeyen İsrail oğulları Allah tarafından cezalandırılmayıp yanlışların farkına varmaları için bir fırsat daha verilir.
Kalpleri hâlâ Allahın verdiği kararın doğruluğuna mutmain olmadığının farkına varan peygamber onlara Tâlûtun hükümdar olduğunun alâmeti, size meleklerin taşıdığı sandığın gelmesidir. O sandığın içinde Rabbinizin size bağışladığı bir gönül huzuru ile Mûsâ ve Hârûn ailesinden kalan şeyler bulunmaktadır der. İnek kesme emrinde düştükleri durum gibi bir pozisyona düşen İsrailoğulları, Meleklerin getirdiği sandığı görünce artık hiçbir şekilde aleni olarak itiraz edemediler.
Günümüzde de birçok Müslümanın veya Müslüman kisvesini kullanan kişilerin, başta kuranın aslının korunması veya emirlerinin günümüz de geçerliği konusunda anlamama, şaşırma veya kabul etmeme şeklinde olmak üzere aykırı söylemlere sahip olduğuna şahit oluyoruz. Akıl, ilim ve bilim noktasında kendini üstün görerek Allaha rakip olmaya çalışan bu mantığa sahip insanlara da Allah-u Teâlâ kızmıyor. İlk önce Allahın lütfü çok geniş, ilmi sonsuzdur buyurarak insana acizliğinin farkına varması ve meydan okuduğu ilmin sınırlı olduğu hatırlatılıyor.
Bu hatırlatmalara rağmen hâlâ Allahın inanç ve ibadet konularında yanlış-eksik hüküm verdiğini iddia edenlere de, Eğer kulumuza (Muhammede) indirdiğimiz (Kuran) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allahtan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin) diyerek hatalarını görmeleri adına çok güvendikleri akıllarına, ilimlerine ve bilimlerine 1400 yıldır meydan okuyor. Kıyamete kadar meydan okumaya da devam edecektir.