Günümüz tabiriyle, her çağın kendine göre bir trendi vardır. Lakin yaşadığımız çağının ise robotlar, sanal âlem ve hayvan sevgisi olmak üzere üç trendinin olduğuna şahit oluyoruz. Çağımız insanının gelecek hakkında en büyük korkularından biri, robotların insanların yerini alma endişesidir. Bir yandan Robotların devrinden korkarken, diğer yandan bile bile robotlara bağımlı bir hayatın alt yapısını hala hazırlamaya devam ediyoruz. İkinci olarak ise insanlarımız huzuru sanal âlemde görmeye başladı. Bugün gelinen noktada birçok şey sanal âlemde yapılmaya başlandı
Günümüz insanının üçüncü trendi ise, evcil hayvanlara olan sevgisin artmasıdır. Gün geçtikçe evini evcil hayvanla paylaşanların sayısı git gide artıyor. Her ne kadar zaman ve para kaybına neden olsalar da onlara olan derin sevgimiz değişmiyor. Başta İngiltere olmak üzere birçok ülkede 2008deki finansal kriz sırasında ve diğer ekonomik krizlerde, evcil hayvan harcamalarının neredeyse hiç etkilenmediği görülmüştür. Bu realite, evcil hayvanların artık bir lüks değil, ailenin sevilen ve ayrılmaz bir parçası olduğunu gösteriyor.
Öyle ki son yıllarda insanlar ve hayvanlar arasında kurulan bağ giderek artan ve önem kazanan bir etkileşim haline gelmiştir. Günümüzdeinsanları tedavi etmek için hayvanların kullanımı, hastalarda depresyonun azaltılması, motivasyonun arttırılması ve iletişimi teşvik etmek gibi birçok faktör evcil hayvanları,insanların yaşamlarının önemli bir parçası haline getirmiştir. Bunun yanı sıra gerek iş hayatının yoğun temposu gerek günümüz kişiler arası ilişki anlayışının değişmesi, gerekse teknolojinin gelişmesi ve bunun sonucunda insanların daha içedönük bir hayatı tercih etmeleri, insanların evcil hayvanları daha çok sahiplenmesine ya da var olan evcil hayvanlarına daha çok bağlanmalarına sebep olmuştur.
Eskiden insana hizmet edilsin diye bulundurulan hayvanlara, bugün insanlar hizmet etmeye başladılar.Önceleri kapının önünde kendilerine yer bulabilen kedi köpek gibi hayvanlar,bugün bırakın evi, insanların yatak odalarının başköşesinde yer almaya başladılar. Küçüklü büyüklü tüm hayvanlar bu devirde farkında olmaksızın gerek kanunlarla gerekse uygulamalarla insani haklarla donatılmaya başlandı.
Dün gündemimizde fazla yer etmeyen bu şekildeki hayvan sevgisinin bugün insan sevgisinin önüne geçmesinin birçok sıkıntısı vardır. Biz bugün bu sıkıntılardan birini olan dini boyutuyla incelemeye çalışacağız. Allah-u Teâlâ tüm yaratılanları insanların hizmetine verdiğini buyuruyor(Lokman / 20). Her şey insanın dünya hayatını en güzel şekilde yaşaması için dizayn edilmiştir. Bugün bakıyorsunuz ki meleklerin bile secde ettiği insan(Bakara / 34), yaşam konusunda dahi ilk tercihini hayvandan yana kullanıyor.
Olayı basit bir şekilde anlatalım; hayvana çarpmamak için kendisinin ve ailesinin ölümüne bile sebep olabiliyor. İşin şaşılacak tarafı bu davranış başkaları tarafından takdirle karşılanıp, merhamet göstergesi sayılarak yapılan davranış övülüyor. Bir hayvan canı eşrefi mahlûk olan insan canıyla en basit haliyle eşitleniyor. Hatta can tercihi yönünden hayvan tercih ediliyor. Hal böyle olunca hayvana duyulan merhamet hissi insandan esirgenmeye başladı. Bir hayvan için yüzlerce binlerce lira harcanırken ihtiyaç sahibi bir insana ufak bir mebla vermeyi zül görmeye başladık. Bir balinanın kıyıya vurduğunda hissettiği acıyı soğuktan ve açlıktan ölen bebekler için hissetmez olduk veya acıyı eşitledik.
Buradan hayvanlar açlıktan ölsün bizi ilgilendirmez diye bir sonuç çıkarmak ne kadar yanlışsa, açlıktan ölen milyonlarca insan varken, bir hayvana insan muamelesi yapmak, kuaförlere götürüp, bebekler gibi giydirerek, ailenin bir ferdi yapmakta o kadar yanlıştır.