Adı gazeteci ve köşe yazarı olan bazı kimselerce son günlerde,partimizi ve şahsımı yıpratmaya dönük bir takım yalan yanlış ifadelerin yazılıp çizildiğini ibretle izlemekteyiz.
Adı gazeteci ve köşe yazarı olan bazı kimselerce son günlerde, ABB Başkanı Sn.Muhittin Böcek'in malum sağlık sorunu üzerinden partimizi ve şahsımı yıpratmaya dönük bir takım yalan yanlış ifadelerin yazılıp çizildiğini ibretle izlemekteyiz. Gazetecilik etiği ile uzaktan yakından ilgisi olmayan malum zevatın bu girişimlerinin ne maksada hizmet etme dürtüsüyle yapıldığını, bunların arkasında kimlerin olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. İşin bu kısmı bir tarafa, kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına bu açıklamayı yapmak bir zorunluluk halini almıştır.
Açıkça ifade etmeliyim ki, dedikoduların odağını teşkil eden konularda söyleyeceklerimiz nettir. Grup toplantımızda, iddia edildiği gibi "Şubatta Başkanlık bize geçecek" gibi bir ifadem söz konusu değildir. Bu dedikoduyu ortaya atanlar, bunu ispat etmelidirler. Edemezlerse, en hafif ifadeyle haysiyet ve şeref yoksunu olduklarını tescillemiş olacaklardır.
Biz hastalık üzerinden siyaset yapmayız. Ortada son derece insani bir durum söz konusudur. Bu süreçte Sn.Muhittin BÖCEK'e hep sağlık diledik. En büyük emelimiz onun bir an evvel sağlığına kavuşmasıdır. En başından beri tedavisine yardımcı olmak için elimizden ne geliyorsa yaptık,yapıyoruz, yapacağız. Kaldı ki, Antalyamızın Bakanları, Sağlık Bakanımız ve tüm Milletvekillerimiz süreci ilk günden itibaren yakinen takip etmektedir, tedavi konusunda ilgilerini bir an olsun eksik etmemiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız da tedavinin kusursuz ilerlemesi konusunda bizzat her türlü desteği vermektedir. Bu hususlar da kamuoyu tarafından bilinen bir gerçektir.
Ne yazık ki son derece zor bir süreçten geçiyoruz. Dünya amansız bir salgının pençesindedir. Her an hepimizin bu hastalığa yakalanma riskinin olduğu bir ortamda yaşıyoruz. Bu süreçte insani değerlerimiz; şifa arayan, hayata tutunmaya çalışan herkese kayıtsız şartsız destek vermemizi gerektirir. Bizim bu noktada dimdik durduğumuz da izahı gerektirmeyecek kadar açıktır.
Bu süreçte ne yazık ki türlü türlü siyasi hesaplarla suyu bulandırmaya çalışan siyasetçilerin olduğu, onlara çanak tutan sözüm ona gazetecilerin dedikodu mahsulü mesnetsiz haberlerle itibar cellatlığına soyunduğu da bir başka gerçektir. Süreç ilerledikçe her türlü çirkefliğe müracaat edeceklerine, suret-i haktan görünüp diğer taraftan türlü türlü fitne ateşi yakacaklarına hep birlikte şahit olacağız.
Biz; bu süreçte vakarımızı koruyarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bize yakışanı yapmaya devam edeceğiz. Elbet bu günler de gececek ve gerçekler bir bir ortaya çıktığında, şimdi çirkin siyasi hesaplar yapanlar utanç denizinde boğulup gidecekler.
Gündemi gereksiz meşgul eden bu dedikodular hem Antalya'nın moralini bozuyor hem de hep birlikte moral vermek durumunda olduğunuz Böcek Ailesini üzüyor. Bizi esas üzen budur.
Gazeteciliği; meslek etiğinden uzak, dedikodularla itibar cellatlığına dönüştürenlerin şimdi kamuoyuna birçok ispat borcu olduğunu bir kez daha ifade ediyor, onları ispata davet ediyoruz. Bu davetimiz yine karşılıksız kalacak. Bunu da biliyoruz. Zira son iki aylık süreçte yazdıklarını hiçbir surette ispat edemedikleri gibi yine "öyle duydum, öyle diyorlar,öyle konuşuluyor" gibi ifadelerle utanmadan, sıkılmadan pişkinliğe devam edecekler. Yine en büyük kötülüğü mesleklerine edecekler. Tüm Antalya olarak birlikte takip edelim.
Yazarın adı hiç bir yerde geçmiyor. Unutuldu mu yoksa nasılsa herkes tanır bu resimdeki kişiyi duygusu mu bilmiyorum. Unutulduğunu ve sehven olduğunu düşünmek istiyorum.