Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu üyesi ve Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği gönüllüsü Avukat Aylin Onursev, İstanbul Sözleşmesinin kadına yönelik şiddeti önlemede çok mühim bir yeri olduğunu ifade etti.
Türkiyenin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 1 Temmuzda resmi olarak ayrılacağı İstanbul Sözleşmesi için ünlü isimler ve kadın dernekleri sosyal medyada kampanya başlatıldı.
19 Mart tarihli resmi gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmıştı. 1 Temmuzda resmi olarak çıkılacak olan sözleşme için ünlü isimler ve Türkiyedeki kadın derneklerinden tepki gelmeye başladı. Gazeteci Melis Alphanın başlattığı sosyal medya eylemine gazeteci Şirin Payzin, yazar Ece Temelkuran ve oyuncu Ayşenil Şamlıoğlundan da destek videosu geldi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDEN ÖNEMLİ?
Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu üyesi ve Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği gönüllüsü Avukat Aylin Onursev, İstanbul Sözleşmesinin kadına yönelik şiddeti önlemede çok mühim bir yeri olduğunu ifade etti.
Onursev, Bu karar, sözleşmeyi ve 6284 sayılı yasayı uygulamamak için zaten direnmekte olan tüm kamu görevlilerine bahane oluşturuyor. Bu durum şiddet uygulayan erkekleri teşvik ediyor, şiddete maruz kalan birçok kadının devlet mekanizmalarına başvurma cesaretlerini kırıyor, kamuda görevini yerine getirmeye çalışan az sayıdaki yargı ve kolluk görevlisinin de elini kolunu bağlamak gibi olumsuzluklara neden oluyor. İstanbul Sözleşmesi, özellikle kadına karşı şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve onlarla mücadele konusunda, bir insan hakları antlaşması olarak, sözleşmede sözü edilen hakların bu ana akımlaştırılması yükümlülüğünün yerine getirilmesini de hedefler diye konuştu.
KADINLARIN YAŞAM HAKKI GÖRMEZDEN GELİNİYOR
Onursev, 1 Temmuzda İstanbul Sözleşmesinden Türkiyenin resmi olarak ayrılacağını ve bu karardan acilen dönülmesi gerektiğini vurguladı. Onursev, İstanbul Sözleşmesinin yazılmasına kaynaklık eden Nahide Opuz davasıyla birçok kadının yaşadıkları büyük benzerlik göstermektedir. Nahide Opuz, kendisine ve ailesine şiddet uygulayan, tehdit eden kocasını devlet makamlarına tam 36 kez şikâyet etmesine rağmen onu koruyamayan Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı 15 Temmuz 2002de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) dava açmıştı. Dava sonucunda AİHM, Türkiyenin vatandaşını koruyamadığına karar vermiş ve Türkiyeyi mahkûm etmişti. AİHMin Nahide Opuz kararı üzerinden 19 yıl geçmiş olmasına rağmen görüyoruz ki devlet hala kadınların yaşam hakkını görmezden gelmeye devam ediyor. İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmak bütün yurttaşların sorunluluğudur ifadelerini kullandı.
Haber: Yalçın KÜÇÜK