İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDE GELİNEN SON NOKTA

  • SUR YAPIIIIIII

Bir avukat kardeşim, ‘’İstanbul sözleşmesini ilk olarak bana getirselerdi ve bunu oku biz bu sözleşmeyi onaylamayı düşünüyoruz deselerdi, hukukçu olmama rağmen okuduğumda kelimelerin arasındaki gizlenmiş toplumu bozucu ifadeleri fark etme şansım olmazdı’’ dedi. Ne zamanki uygulamalarla ve İstanbul sözleşmesiyle elde edileceği vaat edilerek yapılan reklamların birbiriyle uymadığını gördük ki bunun için üç-beş yıl geçti. Milli Eğitim Bakanlığının ve bazı bakanlıkların programları içerisine ve uygulamalarına toplumsal cinsiyet eşitliği ifadeleriyle ve uygulamalarıyla yer alınca, sözleşmenin topluma verdiği zarar geçte olsa halkımızın gündemine de girdi.

Bu arada çok azda olsa, milleti bu sözleşmenin yanlışlığı konusunda uyandırmaya çalışan kimseler olduysa da Akparti düşmanlığıyla veya vatan hainliğiyle suçlanmayı göze aldılar. Geçenlerde Sayın Numan Kurtulmuş beyin bir TV’de ‘’İstanbul sözleşmesini İngilizce ve Türkçe olarak defalarca okuyan ve üzerinde çalışan birisi olarak İstanbul sözleşmesinin imzalanması gerçekten yanlıştı’’ dedi ve nedenlerini de açıklamaya çalıştı. Bu günlerde de Akparti taraftarı diye bilinen STK’lar bu sözleşmenin ne kadar yanlış olduğunu açıklamaya başladılar.

Benim açımdan Sayın Cumhurbaşkanımızın, bu sözleşme halkın tabanında rahatsızlık oluşturmaktadır, gerekirse iptal edilebilir mesajı verene kadar, bu kesimlerden böyle seslerin çıkmadığını görmek üzücüydü. Ama bu konuda tüm cesaretleriyle yılmadan bu sözleşmenin bizim toplumumuza uygun olmadığını ötekileştirilmeye rağmen anlatmaya çalışanları da kutluyorum.

Bu sözleşmeyi savunanlar hala şunu söylemeye devam edecekler, ev içi ve toplumsal olarak kadına şiddeti önlemek için imzalanmıştır. Peki, siz şimdi bu sözleşmeyle bunu başarabildiniz mi? Bu sözleşmenin topluma yarardan çok zararı olduğunu söyleyenlerin kadına şiddeti reva gördüğünü mü söylüyorsunuz? Şiddetin tümü değilde kadına yapılanı mı kötüdür? Sadece pozitif ayrımcılık kılıfına soktukları kadına yönelik şiddet ifadesi, haksız yere yapılan şiddetin her türlüsü ve kime yapılırsa kötüdür gerçeğinin üstünü örtmek için midir?

Şunu unutmamak lazımdır, hiçbir kural herkes için tamamen faydalı olmadığı gibi tamamen de zararlı değildir. Bu ifadeyi şu ayet ışığında düşünelim. ‘’Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Bu ikisinde insanlar için büyük zarar ve bazı faydalar vardır; zararları da faydalarından büyüktür. Sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: İhtiyaç fazlasını. Allah sizin için âyetlerini işte böyle açıklıyor ki düşünesiniz.’’ (Bakara 219. Ayet)

Bu temel kural üzerinden bakarak özellikle bizim toplumumuz için İstanbul sözleşmesinin uygulamaları faydadan çok zarar mı getirmiştir. Piyasada dolaşan bazı istatistikler böyle göstermektedir. Öyleyse zararlı şeylerin kadına şiddete hayır ambalajıyla süsleyerek veriliyorsa bu bir kandırmacadır ve asıl inanca ve geleneklere ihanette budur. Toplumsal cinsiyet eşitliği ibaresinin yanlışlığını fark edip yumuşatmak adına toplumsal cinsiyet adaleti ifadesini kullanmakta bana göre aynı kategoridedir. İdare edenlerle idare edilenlerin hiçbir zaman eşit olmayacağı gibi tümden eşitlik bir ütopyadır.

Eğer, bu bir gaz alma operasyonu değilde İstanbul sözleşmesi iptal edilecek olursa, sözleşmenin iptali yeterli değildir. Bu güne kadar uygulamalarla yerleştirilmiş olan yanlışlarında kökünün kazınması gerekmektedir. Şuan her ne kadar İstanbul sözleşmesi iptali temenni niteliğindeyse de bu temenni ortamının gelmesini sağlayan mağdurların, ileri görüşlü halkın, bunu kalemiyle göstermeye çalışanların ve bu konuda çalışma yapan akademisyenlerin tümünü gayret ve azimlerinden dolayı tebrik ediyorum.

Her zaman şunu söyledim. ‘’STK olmak arkaya adam devşirmek olmamalıdır. Ayrım yapmadan insanlara ve içinde bulunduğun topluma faydalı iş yapmaktır.’’ İslam’ın temel karakterini kavrayamayanların insanlığa faydadan çok zarar vermesi muhtemeldir. İslam’ı kullanarak kendi hedeflerine gitmeye çalışanların varlığı dün olduğu gibi bu günde gözden kaçmamaktadır. STK’lar olarak yaşadığımız yerin insanca yaşanabilir olması için tüm aksaklıklar üzerinde çalışmak, arkamıza alacağımız binlerce kişiden hem dünyamız için hem ahiretimiz için daha kazançlıdır. Ey STK’lar, ey cemaatler, ey vakıflar, ey cemiyetler ve ey tarikatlar kurtuluş olarak eteğinizi göstermeyin ki millet, ALLAH’u Teâlâ’nın ipine sarılsın.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.