Son zamanlarda babamın rahatsızlığı nedeniyle hastanenin yolunu sık sık tuttuğum için sağlıkta gerçek anlamda nasıl çağ atladığımızı bir kez daha görme fırsatım oldu.
Çalışan eleştirilir. Sağlık alanında tabiiki her şey 4x4lük değil ama çok büyük yol alındığı ortada.
Çok uzak zamana geriye gitmeye gerek yok. Şöyle 10 yıl öncesine kadar gitseniz yeterli.
Hastanelerde uzun uzunca oluşan kuyrukları, hastaların koridorlarda nasıl perişan olduğu zamanları, doktorların (görevini layıkıyla yapanlar hariç) hastaları nasıl hor gördüğü yılları şöyle bir gözden geçirin.
Daracık hastane koridorlarında çektiğiniz eziyet sonrasında zar zor muayene olduktan sonrasını bir düşünün.
İlacı hastanenin dip noktasında küçücük alanda oluşturulan sözde eczaneleri hatırlayın.
Şimdiki adıyla Atatürk Devlet Hastanesi eski adıyla SSK hastanesinin alt katında küçük bir bölmede açılan küçük bir pencereden derdinizi anlatmaya çalışır varsa şayet ilacı almayı başarırdınız. Yoksa birkaç gün sonra yeniden ilaç almak için hastanenin yolunu tutar ya da özel eczaneden varsa cebinizde para almak zorundaydınız.
Ameliyat olayına hiç girmek dahi istemiyorum.
Aylar hatta yıllar sonrasına randevu verilirdi. Teknoloji de o günkü koşullara göre ülkemizde ne yazık ki geride olduğu için istenilen başarılar elde edilemiyordu.
Zaman hızla akıp geçerken gelişen teknoloji ile birlikte sağlıkta bakış açısı da değişince hayatımızda ciddi anlamda çok şey değişti.
Hastanelerin fiziki yapısı değişirken şehir hastaneleri ile sağlıkta dönüşüm sağlıkta devrime dönüştü.
Özel hastanelerden küçük bir katılım payı ile muayene olunması, hangi hastane ya da doktor olursa olsun yazdığı reçetelerin özel eczanelerden ya ücret ödemeden ya da cüzzi miktarlarda ücret ödeyerek ilaç alınmaya başlandı.
Geçmişte olduğu gibi cebinde parası olan değil herkes sağlıktan faydalanmaya başladı.
Hastaneler teknolojiye de ayak uydurdu. Doktorlar da kendisini büyük ölçüde geliştirdi.
Bugün geldiğimiz noktada sağlık alanında pekçok sayıda isim yapmış doktorlarımız var.
Yabancı doktorların ülkemizde hizmet vermesi gündemde iken Türk doktorlarımızın başarısı ile sanırım bu proje rafa kalktı.
Ömer Özkan ve Alper Demirbaş Antalyada ilk akla gelen başarılı doktorlarımızdan. Ben bu iki ismin yanına Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli Kalp ve Damar bölümünden Op. Dr. Kadir Sağdıçı da eklemek istiyorum.
Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır.
Zira öylesine zor bir ameliyatı başarı ile gerçekleştirdi ki
İlk muayene için kapısını çaldığımız andan itibaren hastası ile o kadar yakından ilgilendi ki
İnanın ben bile şaşırdım
Teşhisi koyar koymaz hemen ameliyat dedi. Gerekli işlemler yapıldı ve yaklaşık 5 saat 10 dakika süren başarılı bir ameliyatı ekip arkadaşları ile birlikte gerçekleştirdi.
Hatta kendi cep telefon numarasını vererek sürekli iletişim halinde olmamız gerektiğini iletti.
Telefon ile şayet ameliyatta ya da hasta bakmıyor ise sürekli olarak ulaştık.
Geçtiğimiz gün kontrol için gittik ve acile sevk etti.
Acilden kırımızı alana geçtik ve doktor Umut hanım babamın hastalığı ile ilgilenmeye başladı.
Doktor Umut hanım gerekli tetkikleri yaparken Op. Dr. Kadir Sağdıç hocamız arayarak babamın durumunu ve yapılan işlemleri sordu.
Kadir hoca Umut hanım ile konuştu ve gerekli muayene yapılmaya devam etti. Doktor Umut hanım dahi Op.Dr. Kadir Sağdıç hocanın beni gsm numaramdan arayarak durumu sormasına şaşırmış olacak ki Kadir hocayı nereden tanıyorsunuz? diye sordu. Ben de Tanışmıyoruz. Kadir hoca hastası ile ilgileniyor dedim
Böylesine başarılı, işini gerçek anlamda yapan, hastası ile yakından ilgilenen doktorları gördükçe Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün Beni Türk hekimlerine emanet edin sözünün ne derece doğru olduğunu bir kez daha görmüş oldum.
İyi ki sizin gibi insanlar var. Teşekkürler Kadir Sağdıç hocam
(Not: Beni tanıyanlar bilir. Ben gittiğim yerlerde gazeteciliği kullanmayı sevmem ve kullanmam da. Ne Kadir hocama ne de Acilde görev yapan Umut hanıma mesleğimi söylemedim. Gazeteci olduğun için ilgilenmiştir diye düşünenler içindi not. Diğer yandan çok şükür babamın sağlık durumu iyi)