Allah” , göndermiş olduğu son mesajda bir taraftan mevcut muhatabının zihin dünyasına hitap ederken diğer taraftan vahyin gelecekteki muhtemel muhataplarına yönelik mesajları da içerisinde barındıracak şekilde Kur’an’ı inşa etmiştir demiştik ve örnekler vermiştik. Örnekler üzerinden konuya devam edersek: Kur’an’da kadınlara yönelik adaletsizlik olarak görülen şahitlikle ilgili ayetin, Kur’an’ın tutarlılığının ortaya konulması acısından antroposentrik yaklaşım bağlamında ele alınması gereken bir ayet olduğu söylenebilir. Ticarette borç yazımı sırasında çağrılacak şahitlerle ilgili olan “Ey İnananlar! Birbirinize belirli bir sure için borçlandığınız zaman onu yazınız... Erkeklerinizden iki şahit tutun; eğer iki erkek bulunmazsa, şahitlerden razı olacağınız bir erkek, biri unuttuğunda diğeri ona hatırlatacak iki kadın olabilir. Şahitler çağırıldıklarında çekinmesinler... Katibe de şahide de zarar verilmesin; eğer zarar verirseniz, o zaman doğru yoldan cıkmış olursunuz” ayetine erkeğin kadından ustun kılındığına yönelik eleştiriler yapılmaktadır.
Ayette şahitler için tavsiye edilen iki erkektir. Eğer iki şahit erkek bulunamazsa bir erkek ile biri diğerine hatırlatmak üzere iki kadın şahidin bulundurulması tavsiye edilmiştir. Bu durum erkek-kadın ayrımcılığı olarak görülmektedir. Ayette anlatılan olay ticaretle ilgilidir. O dönemde yapılan ticari işlemlerde muhataplar arasında çıkacak herhangi bir anlaşmazlıkta, ticaretle uğraşmadıkları için konuya tam hâkim olamadıklarından, anlaşmazlıkla ilgili durumları birbirilerine hatırlatmak amacıyla iki kadın çağrılmasının uygun olacağı dile getirilmiştir. Dönemin şartları gereği (kısmen de olsa günümüz için de geçerli olmak üzere) bu durum, kadınlar için daha büyük risk içermektedir. Şahitlik için iki kadının olması, hatırlatma ve cesaret acısından birbirlerine destek vermeleri için daha tutarlı görünmektedir. Kur’an’da şahitlikle ilgili gecen diğer bir ayet ise zina ile ilgili olan ayettir. İlgili ayetten hareketle bir erkek, iki kadın şahit getirme olayının sadece ticarete has olduğunu gösteren bir delil olduğu söylenebilir. “Kadınlarınızdan zina edenlere, bunu ispat edecek aranızdan dört şahit getirin…” ayetinde zina olayı ile ilgili bir şüphe durumunda kadın-erkek ayırmaksızın, dört şahit getirilme şartı konmuştur. Borç ayetindeki şahitlikte geçerli olan bir erkek-iki kadın şahit getirilmesi mutlak olsaydı, zina olayında şahitlik oranının da iki erkek-dört kadın şeklinde olması gerekirdi.
Sonuç olarak, herhangi bir olay için şahitlik yapıldığında mevcut sosyo-ekonomik ve kültürel bağlam göz önüne alınmalı ve en uygun çözüm getirilmelidir. Yukarıdaki ayet aynı zamanda şunu da göstermektedir ki, eğer şahitlik yapacak olan kadınlar, ticaretle uğraşan ve güçlü konumda olan bir durumda olsalardı, bir erkek-bir kadın şahit yeterliydi. Bu durum, şartların değişmesi ile Kur’an’ın ruhuna ve adalete uygun olarak şahitlikle ilgili hükümlerin de yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Yukarıdaki izahlar neticesinde şer’i hükümlerin ancak yeni bir vahyin gelmesi sonucunda değişebileceği ile ilgili eleştiri yapılabilir. Ancak dinde; Allah’ın varlığı ve birliği, cennet-cehennemin vakiliği, nübüvvet, adalet, doğruluk vb. temel öğelerin değişmeyeceği; şeriatın ise bunun aksine değişebileceği Kur’an’ın bütününden çıkarılabilmektedir.
İnsanlara hedeflerini aktarırken antroposentrik üslubu kullanan Kur’an, insanın olgunlaşmasını sağlayacak şekilde örneklemelerden yararlanmıştır. İnsanların problemlerine çözüm olabilecek örnek yaşantılara kendi bünyesinde yer veren Kur’an, Muhammed’in (a.s.) yaşantısında inananlar için güzel örneklerin olduğunu dile getirerek onun yaşamından örnek alınabilecek bilgilere vermiştir. Muhammed’in (a.s.) tecrübe etmediği durumları Kur’an, diğer peygamber ve Salih kimselerin yaşantılarından getirdiği örneklerle tamamlamıştır. “İbrahim’de ve onunla beraber olan kimselerde gerçekten sizin için güzel örnekler vardır” ayetinin bu durumu dile getirdiği söylenebilir.
Bu örneklerden hareketle, Kur’an’ın hem tarihsel olguları hem de tüm insanlığın ihtiyaçlarını gözeten bir kitap olduğuna yönelik yaklaşımını cennet tasvirlerinde de görmek mümkündür. Kur’an, bir taraftan indirildiği toplumun zevkine hitap eden yiyeceklerin en güzellerinin cennette var edileceğini belirtirken; diğer taraftan tüm insanların ortak duygularına ve zevklerine hitap edecek ifadelere de yer vermiştir.
*Bu yazı: Dr / ÖĞRETMEN NEVZAT ÇİÇEK’in Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisinin 2022/2 ayında yayımlanan “KUR’AN’IN İFADE BİCİMLERİ: teosentrik, antroposentrik ve edebi sanat dili yaklaşımlarına yönelik bir sentez denemesi’’ adlı makalesinden alıntılanmıştır.