KELİME-İ ŞEHADET ALLAHU TEÂLÂ İLE YAPILAN PAZARLIK

  • imsa

    Söylendiğinde karşılığı cennet olan kelime-i şahadet; İslam'a adım atmanın temeli ve İslam inancına girişi mümkün kılan anahtar hükmünde bir sözdür. Bu sözün kişiyi İslam inancına girişi mümkün kılması kelime-i şahadet sihirsel bir güç olduğundan mıdır? Yoksa kişiyi İslam inancına sokan bu sözün mahiyeti ve içeriğimidir? Çoğunlukla bu olgu bu konudaki hadislerin yanlış anlaşılmasından ötürü hep karıştırıla gelmiştir. Kuran ayetleriyle hakikat olan bizlere vaat edilen cennet bu sözü söyleyen herkese mi verilecektir? Yoksa sözün anlamını ve, manasını hakkıyla anlayıp içeriğini doldurup  bu uğurda gayretin  karşılığı olarak elinden gelen gayreti gösteren kişi yemi verilecektir?Genel hatlarıyla İslam alemine baktığımız zaman hakim olan görüş bu sözün bir sihirli kelime olduğu ve her söyleyenin bu sihirli söz sayesinde cennette hurilerle dolu bir hissesinin olacağıdır.

 

      Anlamı itibari ile bünyesinde şahitlik barındırmasının yanı sıra bir yandan da Allah-u Teâlâ ile yapılan pazarlığın adı konumunda olan kelime-i şahadetin manasına kitaplardan baktığımızda kısa ve öz olarak;"BEN ŞEHADET EDERİM Kİ ALLAH'TAN BAŞKA İLAH YOKTUR VE BEN YİNE ŞEHADET EDERİMKİ HZ. MUHAMMED (sav) ONUN KULU VE RASULÜDÜR." Şeklinde bir çeviri buluruz..Aslına bakarsak bu söz çok büyük bir yükümlülüğün altına "GÖNÜLLÜ" olarak girmenin ilanıdır. Bu gönüllü haykırış aynı zamanda kime? Kim için? ve nasıl bir şahitlik? Gibi soruların cevaplanmasını da zorunlu kılar.

        Şahitlik bilgi içermesi gereken bir kavram olmakla beraber aynı zamanda dünya hayatının ve ahiret hayatının şekillenmesi açısından da önemli bir yer tutar. Çünkü; KELİME-İ ŞEHADET’i söyleyen her kişi Allah-u Teala’ya "Allahım ben seni; senin anlattığın ve bildirdiğin şekilde tanımak, bilmek, öğrenmek niyetinde olduğum için bu sözü söylüyorum. Akabinde bu niyetimi fiiliyata yansıtıp elde ettiğim bilgi birikimimle dünyada senin rızanı kazanabilmek için elimden

geldiği kadar çalışıp çabalayacağım." demenin sözü nüde vermiş oluyor.

 

     Bu söz aynı zamanda Allah-u Teala ile bir pazarlık kapısı açılmasına vesile olmaktadır.Yaratan ve yaratılandan meydana gelen bu özel antlaşmanın-pazarlığın-ana maddesini ise ŞEHADET ETMEK teşkil ediyor. Ben şahadet ederim ile başlayan bu iddialı söz bir diğer taraftan da çok büyük risk içermektedir. Ya sözünde doğru olmak ya da yalancılardan olmak..Üçüncü bir şıkkı olmayan bir risktir bu. Ahitleşilen, pazarlık edilen -bizimde hayatımız dahil- her şeyin sahibi Allah-u Teala olduğuna göre; Allah-u Teala ile yapılan pazarlığın da iyi veya kötü şekilde karşılığı olacaktır. Bu karşılığın da O(cc)'nun şanına yakışan olması muhakkaktır.

CENNET ve CEHENNEM gibi...

Kendisinde Allah’a döndürüleceğiniz günden korkup sakının. Sonra her nefse kazandıkları eksiksiz olarak verilecek ve onlar zulme de uğramayacaklardır. (2/Bakara 281)

     O halde kısa süreli dahi olsa dünya telaşına,koşuşturmasına dur diyerek biraz

düşünelim hesap verme anımızı hayal edelim.Bir yanımızda cennet bir yanımızda cehennem ve karşımızda Allah-u Teala...Elimizde amel defterimiz. Allah-u Teala ile yaptığımız pazarlık, O'na verdiğimiz sözün ispatı olan amellerimiz  bizim yönümüzü hangi tarafa döndürecek? .Bu ameller(Dünya yaşantımız) bizim için  hangi tarafa köprü olacak?

Mumu, ahirette -Allahu Teala'nın önünde- sönen yalancılardan olmaktan daha beter ne olabilir ki?

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.