Antalya, sadece turizmiyle değil, aynı zamanda doğal güzellikleriyle de ön planda olan bir şehir. Ancak bu doğal güzellikler, ne yazık ki şehrin düzeniyle oynayan usulsüz uygulamalarla tehdit altında. Konyaaltı Sahili'nde Şehir Plancıları Odası tarafından tespit edilen usulsüzlükler kamuoyuna açıklandı. Ancak Antalya'nın bir başka yüzü olan Lara Falezleri ve Eski Lara Yolu’ndaki işgaller konusunda sessizlik hakim.
Konyaaltı Sahili’nde 6 metrekarelik bir alan için verilen izinlerin, nasıl olduğu belirsiz bir şekilde 100 metrekareye çıktığı görülüyor. Sözde sahili düzene sokmak adına yapılan düzenlemelerin ardından, özellikle restoran ve kafeler tarafından yaya yoları ve yeşil alanlar dahi işgal edilmiş durumda.
Şehir Plancıları Odası, bu usulsüzlükleri maddeler halinde raporlayıp yetkililere sunmuş. Ancak raporun etkileri, denetim ve yaptırımların eksikliği nedeniyle sınırlı kalıyor. Konyaaltı için sergilenen bu hassasiyetin, Lara Falezleri ve Eski Lara Yolu’ndaki benzer durumlar için neden gösterilmediği ise bir soru işareti.
Eski Lara Yolu, Antalya’nın doğal falez yapısıyla bir hazine niteliği taşıyor. Ancak bu hazinenin üzerine öyle yapılar inşa ediliyor ki, hem falezlerin doğal yapısı tehdit altına giriyor hem de kamuya ait alanların özel kullanıma açılması ile şehir silueti zarar görüyor.
Falezlerin içine oyularak yapılan, asansör sistemiyle erişim sağlanan özel eğlence merkezleri, kamuoyunun ve yetkililerin dikkatinden özellikle mi kaçırılıyor? Konyaaltı’nda raporlanan işgallerin benzerlerinin burada da olduğu bilinirken, bu bölgeye neden dokunulmuyor? 6 metrekarelik bir alan özel izinlerle 100 metrekareye çıkarılıyor, ancak buna dair ne bir denetim ne de bir yaptırım gözlemleniyor. Bu sessizlik ve kayıtsızlık, farklı bir hesaplaşmanın işareti mi?
Konyaaltı Sahili’ne odaklanan şehir plancılarının ve yetkililerin, Lara tarafındaki usulsüzlükleri görmezden gelmesi, şehrin geneline yayılan bir çifte standart sorununu güzler önününe seriyor. Antalya gibi bir turizm cennetinde, kamu yararına açık alanların, özel işgallerle gasp edilmesine karşı ortak bir tutum geliştirilmesi gerekiyor.
Antalya’nın geleceği, doğal alanların ve kamuya ait sahillerin korunmasına bağlı. Konyaaltı Sahili’nde şehir plancılarının ortaya koyduğu çabalar, Lara tarafında da aynı hassasiyetle sürdürülmelidir. Ancak bu çabalar sadece raporlarla sınırlı kalmamalı; etkin denetim ve yaptırımlarla desteklenmelidir. Antalya, turizmiyle olduğu kadar doğasıyla da dünya çapında tanınan bir kent. Bu doğal mirası korumak hepimizin sorumluluğu.