Yaratıcıya ve Dine inanmama akımı Dünyada olduğu gibi Türkiyedede azımsanmayacak kadar çoğalmaktadır. Bunun birçok sebebi olmakla birlikte, görsel medya temelini oluşturmaktadır. Eğlenmek, hoşça vakit geçirmek insan olmanın gereğidir. Hava, su, yemek nasıl insanın ihtiyacı ise, eğlenmekte aynı oranda bir ihtiyaçtır. Sinema ise eğlence hayatında azımsanmayacak bir yere sahiptir. Kimi insan romantizm filmlerinden, kimisi komedi, bir kısmı da gece rüyalarına girmesine hayatı kendisine zehir etmesine rağmen, korku filmlerinden hoşlanır. Korku filmleri insanın dünya hayatını alt üst etmesinin yanında, asıl yıkımı ahret hayatına yönelik yaptığı bir gerçektir.
Korku filmlerinin içeriğine baktığımız zaman, ağırlıklı olarak dini konulardan seçilmiş olduğunu görürüz. Gerek Müslümanım diyen insanların yaptığı filmlerde olsun, gerekse diğer dinlere mensup insanların yaptığı filmlerde Din temalı korku işlenirken, Müslüman korku filmleri toplum yapısından olsa gerek cin konusundan öteye fazla geçememiştir. Hıristiyan ve pagan kültürünün hâkim olduğu kişilerin yaptığı filmlerde ana tema olarak şeytan, cehennem, Cin,ölüler ve ruhlar kullanılmaktadır. Her filmde olduğu gibi bur tür filmlerde de iyi ve kötü karakterler mevcuttur. Hıristiyan ve pagan kültürüne mensup kişilerin yaptığı filmlerde, genelde Kötü karakteri şeytan, ölüler ve ruhlar oluştururken, iyi kahramanı ise hep Hıristiyan kültürünün bir parçası olan papaz,rahip ve haç objeleri oluşturmaktadır.
Bu kültüre sahip kişilerin yaptığı korku filmlerinde bir bakmışsınız şeytan cehennemden çıkıp dünyayı kasıp kavuruyor, insanlara zulmediyor. Bir bakıyorsunuz ölüler zombi şeklinde canlanıyor, bunlar yetmezmiş gibi ruhlar esir ediliyor veya dünyaya salınıyor. İnandığı Tanrıyı yarattığı insanla güreştirip de mağlup olan bir inanca (Tevrat Tekvîn, 32/22-32) sahip bir kültürün tüm bu kötülükleri, inandığı Yaradanın düzeltmesini beklemesi abes olur. Bir insanla (hâşâ) mücadele edemeyen bir Tanrının doğal olarak ruhlar âlemine de gücü yetmeyecektir. Bunun doğal sonucu olarak Şeytan, cin, ruh ve ölüler kafalarına göre hareket edecekler. İnsanlara ve dünyaya canlarının istediği zaman ve şekilde zulüm edebilecekler. Bu şekilde inanılan Yaratıcı şeytan ve diğerlerinin karşısında güçsüz kalınca İnsanlığı kurtarma işi yine bir insana kalacak. İşte tam bu arada elinde incili ve haçı olan bir papaz veya rahip sahneye çıkıyor. Rahip-papaz efendi Allahın (hâşâ)kontrol edemediği Şeytanı cehenneme geri yolluyor, tıpış tıpış ölüler mezarlara, ruhlar ise öbür âleme geri gönderiyor.
Şeytanın,papazın Allahtan (hâşâ) güçlü olduğu imajını veren korku filmlerini kendi seyretmekle kalmayıp evlatlarına seyrettiren bir anne baba, benim kızım benim oğlum kimin yüzünden satanist veya Hıristiyan oldu diye suçlu arama hakkı yoktur. Çünkü asıl suçlu aman canım, altı üstü filmdir bir şey olmaz diyen anne ve babalardır. Çocuklar Sürekli Allahı (hâşâ) aciz bırakan şeytan filmlerini izleye izleye zihinlerindeki Allah ve şeytan imajları, uzun bir zamanın sonunda değişime uğruyor. Zamanla güç dengesi Allahtan şeytana kayıyor. Bu değişimin sonucunda güçsüz Allaha inanmak yerine güçlü şeytan ve haç inancına doğru yöneliş başlıyor.
Korku filmleri seyrediyorum ben korkmuyorum benim inancıma bir şey olmaz diyen varsa söyledikleri insanın tabiatına ters bir söz. Bu şekildeki düşünceleri iki açıdan yanlış. Birincisi Allah-u Teâlâ İsra suresi 32 ayetinde zinaya yaklaşmayın buyuruyor.Allah-u Teâlâ neden "zina yapmayın" değil de "zinaya yaklaşmayın" diyor? Buradaki yaklaşmayın demek, zinaya götürecek sebeplerden,hareket ve işlerden sakının demektir. Bu ayetten hareketle demek ki, şirk unsuru içeren bu tür filmlerden uzak durmak gerekiyor. Yoksa seyredilmesi halinde kişiye göre değişen sürelerde muhakkak inancını bozup, şirk bataklığına çekecektir.
Yanıldığımızın ikinci delili ise günlük hayatımızda çokça yaşadığımız örneklerde görürüz. Allaha inanıp Müslümanım deriz, lakin hiçbir ayet, hadis ve dini delil olmamasına rağmen özellikle gece mezarlıklardan korkarız. Ölülerin canlandığına,ruhların göründüğüne inanırız. Cinleri insanların içlerine sokarız. Ondan sonrada benim inancım tam bana bir şey olmaz deriz. Biz böyle deriz ama bakalım Allah-u Teâlâ ne diyecek?