Son dönemde Huggy Wuggy isimli oyuncak ve oyun çocukların psikolojisini bozup saldırganlaştırırken uzmanlar aileleri bu oyuncak hakkında uyarıyor. Oyun içerisinde ‘kardeşinin boğazını sık’ gibi ifadeler de geçerken çocuklar bilinçsiz bir şekilde kendisind
Psikolog Hatice Hakantuğ şiddet içerikli oyunların, dizilerin ve medyanın çocuklar üzerindeki etkilerine ve tercih edilme nedenlerine değinerek ailelere de önemli tavsiyelerde bulundu.
Kardeşinin boğazını sıkan bir çocuğun medya gündemine gelmesiyle birlikte sık sık Huggy Wuggy oyununu oynadığı öğrenildi. Oyunda durmaksızın ‘kardeşinin boğazını’ sık cümlelerinin tekrarlandığını söyleyen yetkililer, ebeveynleri saldırgan davranışlara karşı uyardı. Saldırgan davranışların önüne geçebilmek için Psikolog Hatice Hakantuğ,‘’ Çocukların her yaşta davranış sorunlarının önüne geçebiliriz. Yeter ki aileler çocuklarına karşı ilgili, sevgi dolu ve pozitif iletişimde olsunlar. Yasaklar her zaman çocukların bu konulara eğilim göstermesine neden olur.’’ dedi.
SAĞLIKLI BİR GELİŞİM İÇİN 0-6 YAŞ ÖNEMLİ
Psikolog Hatice Hakantuğ, ebeveynlerin iş hayatında yaşadıkları yoğun tempo sebebiyle telefon ve televizyon gibi dijital ürünlere çocuklarını çok fazla maruz bıraktıklarını bunlarında çocuklar üzerinde olumsuz etkiler bıraktığını söyledi. Özellikle 0-6 yaş grubu arasındaki çocukların ilgi, sevgi, pozitif iletişimin yoğun olduğu bir evde büyümesinin sağlıklı olacağını vurgulayan Psikolog Hakantuğ, sosyal ortamlarda büyüyen çocukların saldırgan davranışlarının daha az olduğunun altını çizdi. Yeni çıkan ve var olan birçok saldırgan oyuna çocukların erişebilirliğinin kolay olduğunu kaydeden Hakantuğ, “yasak koymadan doğru iletişimle ve sınırlamalarla oyunların çocuklar üzerindeki davranışını yok edebiliriz ya da önüne geçebiliriz” dedi.
SEVGİYE DOYMUŞ ÇOCUK DAHA AZ ETKİLENİYOR
Çocukların ailelerinden gördükleri sevginin çok önemli olduğunu vurgulayan Psikolog Hakantuğ, sevgiye, ilgiye ve pozitif iletişime doymuş bir çocuğun oyunlarda gördükleri saldırgan davranışı daha az benimsediklerini ifade etti. Psikolog Hakantuğ, “0-6 yaş çok önemli bir dönem. Her şeyin temellerinin atıldığı yaş grubu aslında. Bu yüzden çocuk ne kadar çok sevgiyle ve pozitif yaklaşımla karşı karşıya kalırsa gelecekte ne kadar oyun oynarsa oynasın ve ne kadar olumsuzluk görürse görsün onun içinden sıyrılmayı becerebilir. Çünkü anne babalar ve ev ortamı onlar için büyük bir örnek teşkil ediyor. Biz ne kadar olumlu örnek olursak çocuğun ruh sağlığı da o kadar pozitif bir şekilde gelişecektir. Çocukların hayatını ebeveynleri ne kadar çok sosyal etkinliklerle doldurursa çocukların dizilere, internet oyunlarına ve sosyal medyaya ilgili o kadar çok azalır ve daha az maruz kalırlar.” Sözlerini kaydetti.
GÖRSELLER KORKU VE ŞİDDETİ UYANDIRIYOR
Tüm insanların görsel içeriklerden çok fazla etkilendiğini ama 0-6 yaş grubunun insan yaşamında en etkili dönemi olduğunu vurgulayan Psikolog Hakantuğ, “Olumsuz görsel içeren her şey benim için aynı. İnternet, diziler ve oyunlar. Kaç yaşınızda olursanız olun bu görsellerden etkileniyorsunuz ama bu görseller çocuklarda hem korkuyu hem şiddeti uyandırıyor. Özellikle 0-6 yaş arasındaki çocuklar en çok etkilenen yaş grubu. Saldırganlığı ve korkuyu tetikleyen oyunlar güncel yaşantımızda çok fazla var. Etkilenmemeleri mümkün değil. Bazı anne ve babalar tamamen yasaklıyor bu da çözüm değil çünkü yasaklandığı takdir de çocuk için daha cazip hale geliyor. Bunun yerine okul öncesi kurumların tercih ederek zamanlarını olumlu geçirmelerini sağlamamız gerekir dedi’’ dedi. 0-6 yaş arası ve özellikle 3 yaş döneminde çocukların inatçı kimliklerinin ortaya çıktığı aktaran Psikolog Hatice Hakantuğ, çocuklara ‘hayır oynayamazsın’ diyerek elinden telefon, bilgisayarı ve oyuncağının alınmasının inatçı kimlik durumunun daha çok ön plana çıkarttığını söyledi. Bunun tersine ebeveynlerin istemedikleri dijital aletleri çocuklarının gözlerinin önünde bulundurmamalarını ve sosyal aktivitelere yönlendirmelerini tavsiye etti.
ÇOCUKLARA ETKİLERİ NELER?
Korku ve saldırgan içerikli oyunların, dizilerin ve videoların çocuklar üzerinde çok fazla etkisinin olduğunu söyleyen Psikolog Hakantuğ, birbirini tekrarlayan oyun ve videoları izleyen çocukların otistik bulgularda gösterdiğini ama ailelerin gerekli özverisiyle birlikte geçici olduğunun da altını çizdi. Psikolog Hatice Hakantuğ, ‘’Bazı çocuklar ürkek ve korku yapılı oluyor. Korku içerikli oyunlar ya da diziler çocukların gece korkularını tetikleyebilir, günlük yaşantısını da sıkıntı yaşatabilir. Alt ıslatma, sosyal fobi, okula gitmeyi istememek ve ayrılık anksiyetesi gibi etkiler yaşatabilir. Çok uzun süreli aynı oyunu oynayan çocuklarda dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu, uyku bozukluğu ve otistik bulgular gelişebilir. Şiddet içerikli oyunlarda yüzünden de davranış sorunu gelişebilir yine çocukta. Hep şiddet içerikli oyunlara ve dizilere maruz kalan çocuklar tabi ki okul ortamında da diğer çocuklara bunu yansıtabilir. Bazı çocukların yansıtmadıklarını gözlemlediğimiz zamanlarda oldu burada bir tarafın yansıtıp diğer tarafın yansıtmamasının sebebi de 0-6 yaş döneminde çocuğun ne kadar çok pozitif iletişimle ve sevgiyle büyümesiyle ilgili. Böyle büyüyen çocukların dış etkenlerden ve sanal alemlerden etkilenme olasılığı azalıyor. Ama çocuk ne kadar çok boş bırakıldıysa ve evde ne kadar çok iletişimsizlik, sevgisizlik hakimse ya da anne baba iletişiminde kopukluk varsa bu çocuğa da onun ilerideki alışkanlıklarına ve davranışlarına yansıyor. Otomatikman çocuk ailede ya da evde bulamadığını sanal alemde ve dışarıda arıyor. Ararken bazen de yanlışlarla karşı karşıya kalabiliyor. Oyunlarla birlikte agresif ve saldırgan davranışları benimseyebiliyor ve okulda sergileyebiliyor.'’ ifadelerini kullandı.
OYUN YOKSA ÇİZGİ FİLMDEN ETKİLENİYOR
Çocukların 30 yıl önce çizgi filmlerden şimdilerde ise internetten gördükleri oyunlardan etkilendiklerini ifade eden Psikolog Hatice Hakantuğ, hayatın her döneminde çocukları etkileyecek görsellerin olduğunu bunun sadece sosyal ortam ile önüne geçilebileceğinin tekrar altını çizdi. Psikolog Hakantuğ, ‘’Çocuklar sosyal medya nedeniyle kontrolsüz bir ortamın içerisindeler. Aileler maalesef ki bazen bunun farkında olamayabiliyorlar. 30 yıldır bu meslekteyim önceden internet yoktu ama çocuklar izledikleri çizgi filmlerden ya da anne ve babanın izlediği çatışmalı dizilerden etkileniyorlardı. Tabi bu hayatımıza internetin ve sosyal medyanın girmesiyle katlanarak artmaya devam ediyor. Eve baktığımızda telefonlar zaten anne ve babaların elinde daha doğrusu hepimizin hayatının içinde. Televizyon, bilgisayar ve telefonun olmadığı ev yok artık. İster istemez burada birini kısıtlasanız öbürüne karşı bir ilgisi olacak çocuğun. Burada önemli olan çocuğun gününü doldurmak, olumlu diyalog içerisinde olmak, kısıtlamak yerine onunla sohbet ederek oradaki yanlışlarını ya da etkilendiği yerleri ortaya çıkartarak zararlarını çocuğumuza geri bildirim olarak iletmemiz.‘’ açıklamalarında bulundu.
PSİKOLOGLAR SALDIRGAN DAVRANIŞLARDA NASIL YAKLAŞIYOR?
Psikologların anormal davranışlar sergileyen çocukların üzerinde önce gözlem yaptığını daha sonrada ebeveynleri ile konuşarak çözüm olanakları sunduklarını çocuklara ise kötü davranışlarını iyi yöne çekebilecek öğretilerde bulunduklarını kaydeden Psikolog Hakantuğ, ‘’Oyunlar yüzünden çocuklar üzerinde saldırgan davranışa neden olan durumlar gördüğümde çocuğun, sınıf içerisinde ve arkadaşları arasındaki durumlarını tespit ediyorum. Daha sonra bir psikolog olarak aileler ile görüşüyorum. Çocukların evin içerisinde dijital ortama ne kadar çok maruz kaldığını öğreniyorum. Sonrasında da ailelere pozitif iletişimi anlatıyorum ve çocuğun sosyal ilişkilerinin artmasına yönelik ebeveynlerine önerilerde bulunuyorum. Çocuklara ise, yaş grubuna göre yaptığı davranışın yanlış olduğunu ve doğru davranış şekillerini aktarıyorum. Isırma, itme, boğaz sıkma gibi davranışların oluşmaması için okul öncesi ortamlarda hamlelerimizle çocukların davranışları kontrol altında tutuyoruz. Çünkü çocuğa bu davranışı unutturmamız lazım. Her yanlış davranışı iyi yöndeki bir davranışla değiştiriyoruz. Çocuklar için özellikle kreş gibi sosyal ortamlar internet bağımlılığının ya da alışkanlığının önüne geçmede büyük bir rol oynuyor. Çünkü çocuk burada durmadan akranlarıyla sosyal ilişkide oluyor, grupça bir şeyler yapmayı öğreniyor. Çocuk evde kaldığında ise, televizyon ve internet gibi dijital ağlara daha çok maruz kalıyor ve ben algılısıyla büyütülüyor. Herkes onun istediğini yapıyor.’’ dedi.
0-6 YAŞ KADAR ERGEN ÇOCUKLARDA ETKİLENİYOR
Saldırgan içerikli oyun, video ve dizilerin sadece çocuklar üzerinde değil ergenler üzerinde de etkilerinin olduğunu anlatmadan geçmeyen Psikolog Hakantuğ, yine pozitif ve karşılıklı iletişimle ergenlik çağındaki çocukların davranışlarını düzeltebileceğimizi söyledi. Ailelere uyarıda bulunan Psikolog Hakantuğ, ergenlik dönemindeki çocukların hep aynı oyunları oynanamamasını, ailelerin gerekirse oyunları çeşitlendirmesini hatta birlikte oynamaları gerektiğini de ifade etti. Psikolog Hatice Hakantuğ, ‘’Çocukluk çağında olduğu gibi ergenlik döneminde de ayrı sorunlar ortaya çıkıyor. Çünkü bu seferde çocuğumuz gelişim çağında oluyor ve o dönemde çocuk zaten birçok sorunla başa çıkıyor. Ergen çocuklarımızın da özellikle hep aynı oyunu oynamamasına dikkat etmeliyiz. Durmadan aynı oyunu oynayan çocuklar oradaki karakterleri benimsiyorlar ve özdeşim kuruyorlar ve oyundaki karakterleri taklit ediyorlar. Çocukların eskiden özdeşim ve iletişim kurduğu kişiler ailelerindeki bireylerdi ya da okuldaki ilkokul öğretmenleriydi. Ama maalesef günümüzde yoğun iş temposu, ailelerin iletişimlerinin azalması, sosyal medya ağlarının yoğunlaşması sebebiyle çocuklar farklı ortamlardaki kişilerin ya da olguların davranışları taklit edebiliyorlar. Çocuk, sürekli kiminle iletişim kuruyorsa ve kime maruz kalıyorsa o kişiliğe bürünüyorlar. Ben bu noktada velilerime hep şunu söylüyorum; evet, biz izletmiyoruz, oynatmıyoruz ama süreklide başlarında da değiliz. Bizi bir şekilde kandırabilir ve oyunu oynayabilirler. Çünkü çocuklar interneti ve teknolojik aletleri bizden daha iyi biliyorlar ve kullanıyorlar. Bu yüzden ergenlik çağındaki çocuklara yasak koymak yerine olumlu diyalog ile birlikte zaman sınırlaması getirilmeli ve hep aynı oyunları oynamalarının önüne geçilmeli, oyunlar çeşitlendirilmeli gerekirse aileler çocuklarıyla vakit geçirebilmek ve ne oynadıklarını algılayabilmek için zaman zaman birlikte de oynamalı. Küçük yaştaki çocuklarda olduğu gibi ergen çocuklar için en doğrusu günlük yaşantıyı doldurmak, sanal alemi olabildiğince yasaklamak yerine sınırları birlikte belirlemek. Olumsuz yönlerini çocuğa sunmak ve çocuk ile birlikte oyunlar hakkında ortak bir karar almak.’’ sözlerini aktardı.
Ayşem SİCİM